Nasıl Müslüman Oldum? Hidayet Öyküleri

Nasıl Müslüman Oldum? Hidayet Öyküleri

Müslüman olduğumda yazdıklarım

Zeki

Müslüman olduğumda yazdıklarım;

Ne muhteşem bir geceydi! Çok gergin olacağımı sanıyordum ama Kelime-i Şahadeti çok güzel söyledim. Mağrip namazıydı ve imam yanıma yaklaşıp "Heyecanlı mısın?" diye sordu. "Hayır" dedim. Namazdan önce mi sonra mı kelime-i şahadeti getireceğimi sorduğunda aklımda kelebekler uçuşuyordu. Namazdan sonra olacağını söyledim. Sonra da düğün töreninden önce mi sonra mı diye sordu. Sonra söylemek istediğimi söyledim. Mağrip namazında yalnızca namazın rükünlerini; kıyam, rükû, secde gibi bölümleri yerine getirdim. Okumayı bilmiyordum. İmam Şakil`in karşısında oturdum ve bana bir kız kardeşin nasıl peygamberin eşlerini örnek alması gerektiğinden söz etti. Sonra imam erkek ve kız kardeşe birbirlerini kabul edip etmediklerini sordu. Sonra herkes "Maşallah" dedi. Sonrasında İmam arkadaşlara dönerek uzun süredir yanımızda James adlı bir arkadaş var ve o da kelime-i şahadet getirecek dedi. İmamın yanı başında oturdum, mikrofonu beraber kullandık ve ondan sonra şu cümleleri tekrar etmeye başladım: "Eşhedu En La İlahe İllallah we Eşhedu Enne Muhammeden Resulullah". Tanıklık ederim ki kendisine ibadet edilecek hiçbir ilah yoktur ancak Allah vardır ve yine tanıklık ederim ki Muhammed Allah`ın son elçisidir. Yine diğer peygamberler hakkında da bir şeyler söylediğimi hatırlıyorum ama Arapça sözler aklımda değil. Sonra tüm kardeşler gelip tek tek bana sarıldılar, içlerinde imamın 4 yaşında olan kardeşi de vardı ve o da bana sarılmak istiyordu. Sonuçta 30 civarında kişiyle kucaklaştık. Hepsi bana iyi dileklerde bulundu ve aileye hoş geldiğimi söylediler. Kardeşlerden biri bunu nasıl kutlayacağımı sordu. Dürüst olmak gerekirse daha önce bunu hiç düşünmemiştim. Ama onun getirdiği bir şeyleri yedik ve inşallah onunla hep iletişim içinde olacağız. İşa namazı için geri geldik ve yeni ailemle oturup sohbet ettik, herkesin bana iyi davranacağına inanıyordum ve bu kadar muhteşem sonuçlanacağını düşünmemiştim. Yanımdaki arkadaşlardan ileriki günlerde kelime-i şahadet getirmeyi düşünen biri daha vardı. Gelip bana bundan söz etti. Şimdi daha mutluyum, daha rahatım ve yakında Arapça öğreneceğim, böylelikle namazlarımda Arapça sûreleri okuyabileceğim. İnsanların çoğu hala beni James diye çağırıyor ama şimdi artık adım Zeki.         

2. Firdes

Gerçekten de nereden başlayacağımı bilmiyorum. 40 yaşında bir kadınım. Müslüman bir toplumda doğdum çünkü ailem Kıbrıs Türklerindendi. Ailem 1960lı yıllarda İngiltere`ye taşınmış ve oranın kültürüne adapte olmuş. Ama dinlerini değiştirmemişler. Dolayısıyla Kıbrıs Türklerinin dinlerini nasıl kaybettiklerini çok iyi biliyorum!

Bu nedenle İslam`ın ne olduğunu bilmeden yetiştirildim, bana bayramımız olduğu söylenmişti ama ne bayramı olduğunu bilmiyordum ve birkaç sene sonra Noel Ağacı almaya başladık ancak bir gün yaşımın büyümüş olduğunu söylediler. Babam ve ailedeki birçok erkek çok kibirli ve kadınların peşinden koşan kimselerdi. İki yaşındayken babamım edindiği İngiliz kız arkadaşını hatırlıyorum. Sonraları başkalarıyla ilişkileri oldu, bunlardan biri de annemin üvey kardeşiydi. 13-14 yaşlarında bir çocuk olarak isyan etmeye başladım. Bir kız olduğum için bana ikinci sınıf muamelesi yapıyordu, bu nedenle isyanım arttı. Benim de bir gücüm olduğunu ona kanıtlamak için daha çok bir erkek gibi hareket etmeye başladım. Beni Kıbrıs`taki kuzenimle evlendirme gibi bazı bahisler geçiyordu... Bu nedenle daha fazla isyan etmeye ve kendimi Türk olan her şeyden uzak tutmaya başladım. Maalesef buna her türlü inancı da dâhil etmiştim. Hiçliğe inanmaya başlamıştım, ölecektim ve her şey bitecekti... Babamın yaptığı gibi mutsuz bir evlilik yaşamamak, hatta çocuk sahibi bile olmamak istiyordum. Artık otuzlu yaşlara ayak basıyordum. Kendime daha fazla soru sorma dönemim başlamıştı. Maneviyatı merak ediyor, hayattaki varlığımı sorguluyordum. Uzatmadan söylemek gerekirse birkaç yıl önce daha fazla bilgi edinmek için İncili okumaya başladım. Böylece insanlarla daha iyi tartışacaktım (Dinin şeytani bir şey olduğuna inanıyordum). Ama böyle inanmaya devam edemedim ve bu nedenle Kur`an`ı okumaya başladım. Bu süre zarfında iyi huylu bir İngiliz ile tanıştım. Sonraları onunla evlendim.

Kur`an`da okuduğum birçok şeye inanmaya başladım. Sorularımın çoğunun cevabını alıyordum. Her gün daha çok inanmaya başladım. Artık inancımı inkâr etmek istemiyordum. Adımın anlamı Cennet olduğuna göre artık cehenneme gitmek için uğraşmamın anlamı yoktu. (Evet, adım Firdews ama Türkçe alfabede w sembolü olmadığı için adımdaki v harfi de İngilizceye uymadığı için Firdes olarak yazılıyor). Bunun benim için bir işaret olduğuna inanıyordum. Fas`ta yaşayan ve amel sahibi bir Müslüman olan kuzenime artık Allah`a inanmaya başladığımı ve Müslüman olduğumu söyledim. O zaman Müslüman olmayan biriyle evliliğimin haram olduğunu öğrendim. Üzülmüştüm ama şunun da farkına varmıştım ki dinim gittikçe zayıflamıyor, zaman geçtikçe güçlenip kuvvetleniyor ve inşallah bir gün kocam da Müslüman olacak.

Şimdi daha mutlu ve daha iyi biriyim, çünkü hakikati buldum. Elimden geldiğince bunu sürdürmek istiyorum. Geçen yıl ilk kez Ramazan ayı oruçlarını tuttum. Alkolü ve haram yiyecekleri bırakmamın üzerinden iki sene geçti. Keşke geçmiş hayatımda bunları yapmasaydım dedim ama onlar artık cahili hayatımda kaldığı için ve Allah bana hidayet ettiği için ona minnettarım.

Daha öğreneceğim ve hayatımda değiştirmem gereken çok şey var. Müzik endüstrisinde çalışıyorum. Makyaj yapıyorum, başörtüsü örtmüyorum. Ama kalbim İslam ile dolu. İnşallah daha büyük değişiklikler olacak. Hayatımda ilk kez çocuk istiyorum ve umarım benim için geç değildir.

Çok suçlu hissettiğim bir husus şu ki daha günde beş vakit namaz kılamıyorum. Birincisi bana namaz kılmayı gösterecek kimse yok. Ama bana namaz kılmayı öğretecek bazı siteler gördüm. Namaz seccademi satın aldım, hazır. İşim konusunda ne yapacağım hususunda henüz emin değilim. Çünkü buradaki 200 kişi içinde tek Müslümanım.

Paylaşmak istediğim daha çok şey var. Kız ve erkek kardeşlerimin bana yardımcı olmasını istediğim birçok konu var. Ailem dindar kimseler olmadığı için kendimi yalnız hissediyorum, bazen kimden yardım istemem gerektiğini bilmiyorum. İnşallah bu sitede yeni arkadaşlar edineceğim. Forumun bu bölümünü tasarladığınız için çok teşekkür ediyorum. Benim gibi insanlar bu gibi forumlarda daha çok şey paylaşırlar diye düşünüyorum.

Rabbim bize verdiği hidayeti daimi kılsın.        
                              
3. Hediye

Sih bir ailenin çocuğu olarak İslam ile tanışma hikâyemi anlatacağım. Dört yaşındayken en iyi arkadaşım Müslüman bir çocuktu. O yaşlardan itibaren diğer dinlerden olduğu gibi İslam dinine mensup kimselerden arkadaşlarım vardı ve bu nedenle dinler hakkında genel bilgilere sahiptim. Koleje gittiğim yıllarda 18 yaşında olan Müslüman bir arkadaşım öldü. O günden sonra inancımı tamamen kaybettim ve cevapları aramaya başladım. Üniversiteye gittiğimde yanlış bir hayatım vardı ama doğru yol üzere olduğumu sanıyordum. Sonra Müslüman kızlarla tanıştım ve onlarla arkadaşlık kurdum. Böylece İslam ile ilgili bilgilerim artmaya başladı. Sonraki bir buçuk yıl boyunca işaretler belirmeye başladı. Üniversitedeyken bir gün bir yerde bir kitap buldum. Kimsenin dikkat etmeyeceği bir yerde bulunuyordu ve kimse böylesi bir kitabı böylesine özensiz bir yere bırakmazdı. İslami bir kitaptı ve beni şoke etmişti. Bu kitap bugün hala yanımda. Bunun Allah`tan bir işaret olduğunu düşündüm. Beni bir yere yöneltmeye çalışıyordu. Bu noktadan sonra bir şeylerin farkına varmaya ve kendi içimde değişmeye başladım. Meydana gelen olaylar hakkında farkındalığım arttı. Tarif etmesi güç ama daha rahat ve daha mutlu hissetmeye başladım. Sahte değil gerçek bir mutluluk yaşıyordum. Oruç tutmaya başladım. Geçen yıl da namaza başladım, öğrenmeye başladım ve hala öğreniyorum. Anlatması özel olan birçok şey oldu. Ama bir şekilde hepsinin üstesinden geldim. Demek istediğim Allah`ın bana taşıyamayacağım yükü yüklemeyeceğini öğrendim. Yaşadığım her şey kısmetimdi ve beni doğru yola yöneltiyordu. Adım olan Hediye armağan anlamına geliyor. İnsanlara bana uygun gelecek bir isim önermelerini söylüyordum çünkü onu değiştirmek istiyordum. Bu ismi sevmiştim ama emin değildim. Aylar sonra yakınımdaki biri bana dükkânlarındayken bir adamın gelerek babasına bir hediye verdiğini söyledi. Babası adama hediyenin ne anlama geldiğini sorduğunda o da armağan anlamına geldiğini söylemiş. Bu kişi bu olayı anlatırken birkaç ay önce kendisine o sözcükten söz ettiğimi hatırladı. Bundan dolayı şoke oldu ve hayretler içinde kaldı. Ona bu hediye sözcüğünü kullanan kişinin kim olduğunu sorduğumda adının Mevlevi (Müslüman bir öğretmen) olduğunu söyledi.

Hikâyem böyle. Bu yola böyle girdim ve iki yıldır tanıştığım bazı önemli arkadaşlarım bana yardım ederek öğrenmemi sağlıyorlar. Daha gidecek uzun bir yol var ve ben buradayım. İnanıyorum ve mutluyum.

Tecrübemle ilgili anlatabileceğim çok şeyler var ve zamanım olursa devam ederim.

Allah Hafız. (Hediye)

4. Rosheen

Katolik bir annenin (İrlandalı) ve Katolikliği seçen İngiliz bir babanın çocuğuyum. Babamın neden Katolikliği seçtiğini bilmiyorum ama sanırım sıkı bir Katolik olan anneannemi memnun etmek için bu yolu seçti. Çocukken düzenli olarak kiliseye gittim ve oradan nefret ettim. Evde çizgi film izlemeyi tercih eden bir çocuk olarak kiliseye gitmek bana saçma geliyordu. Çocukluk anılarım içerisinde bir pazar günü kiliseye gitmek için zorlanmam aklıma geliyor. İrlanda`da tatildeydik ve ziyafet için iki gün üst üste kiliseye gitmemiz gerekiyordu.

Daima bir ve tek olan Tanrıya inandım. Hayatımın bazı bölümlerinde onun varlığını sorguladım, birçok insanın yaptığı gibi. Babamın annemle çok yoksulluk yaşadığı günlerin birinde yoldan geçerken Tanrıya dua edişini ve aniden yolda beş pound bulduğunu anlatışını hala hatırlarım. O zamanlar beş pound ile birkaç günlük mutfak masrafı karşılanıyormuş.

9 yaşlarındayken Londra`da Regents Park Camiinin köşesine yakın St Johns Koruluğuna gidişimizi hatırlıyorum. Parka her gidişimizde altın renkli kubbeyi görür ve hayranlıkla seyrine dalardım. O zamanlar bu mekânın şimdiki konuşmamın konusu olacağını bilemezdim tabii.

Okulda diğer dinler hakkında bilgi sahibi olamadık. Bir Katolik okulundaydım ve din dersinde yalnızca Katoliklik eğitimi alıyorduk ve diğer dinlerden hiç söz edilmezdi. Diğer dinlerin varlığından haberdardım ve yaşıtlarımdan bazı şeyler öğreniyordum.. Et yediğim için aptal olduğumu söyleyen Sih inancına mensup bir kızı hatırlıyorum örneğin... Ben de ona en iyisini bizim bildiğimizi söylemiştim. Verdiğim cevapta Tanrının hayvanları bizim hizmetimize sunduğunu söylemiştim...

Üniversitedeki yıllarım boyunca depresyon yaşıyor ve kendime zarar veriyordum. Hayatımın korkunç dönemlerinden biriydi ve yarı hasta gibiydim. Tüm gece yatakta uyanık kalır ve neden böyle hissettiğimi düşünürdüm. İncili okumaya çalışır ama ondan bir şey kapmazdım.

İki yıl sonra erkek arkadaşımla evlendim. Eşim amel açısından zayıf bir Müslüman. İçki içiyor ve domuz eti yiyordu. Sonraları domuz eti yemeyi ve içki içmeyi bıraktı. Gerçekte hiçbir zaman din hakkında konuşmadık. Annem çoğunlukla ondan memnun değildi ve ileride doğacak çocuğumuzu vaftiz ettirmem için bana yalvarırdı.

Her neyse. Ben ve eşim yine ailemizi sürdürme kararındaydık ama üç yıl boyunca çocuğumuz olmadı. Bir düşük olayı yaşadım. Depresyona girmiştim ve bu olayın olduğu akşam içki içtim. Sonraki gün uyandığımda alkolün zararlı bir şey olduğunu anladım. Hastalıklara derman olmadığını anladım ve terk ettim. Ve artık hayatımın anlamını araştırmaya ve İslam`ı öğrenmeye başladım. Geçen yıl rüyalarımda hicaba girdiğimi görüyor ve mutlu oluyordum.

İslam`ı öğrenmek bende müthiş bir duygu oluşturdu. İki iyi Müslüman arkadaşım var ve benim daha önce hep yaptığımın aksine daima olaylara olumlu yönden bakıyorlar.

Sonra domuz eti yemeyi bıraktım. Eşim buna şaşırmıştı. Araştırmalarım hakkında onunla hiç konuşmadım. Sonra 28 Mart günü sabah uyandım ve bugün artık Kelime-i Şahadet getirmeye karar verdim ve beni bundan vazgeçirecek kimse yok!!! İki arkadaşımın buna şahit olmasını istedim. Ama bu arkadaşlarımdan biri birlikte St Johns Koruluğuna ve Regents Parkı Camiinin yanına gitmeyi tavsiye etti. İşte biz de öyle yaptık ve maşallah ben artık bir Müslüman`ım.

Hikâye uzun ve söyleyecek çok şey var ama devamını artık anılarıma yazayım!

5. Abd ul-Muntaqim

Esselamun aleykum değerli Müslüman kardeşlerim ve bacılarım!

2002 yılında ABD ordusuna kaydoldum. Kolejden sonra maddi durumum kötüydü ve Temel Eğitim için USAF`a gittim. Yaklaşık olarak 5 hafta sonra müracaat sırasında kendimle ilgili eksik bilgi verdiğim anlaşıldı. Temel Eğitimi bırakarak ailemin yanına döndüm. Vaktimi uyuşturucu ve benzeri şeylerle geçiriyordum. Evden ayrıldım, parasız pulsuzdum. Büyük bir şehirde geçici bir iş buldum ve diğer üç kişiyle birlikte küçük bir evde kalmaya başladım. Bütün bunların neden başıma geldiğini düşündüğüm ve ağladığım günlerden sonra bu yaşantıdan kurtulmaya karar verdim.

Meselenin Öncesi... Temel Eğitimden ayrılmadan önce arkadaşlarımdan biri kötü durumlara karşı hazırlıklı olmak için duyarlılığımı azaltmam gerektiğini söylemişti. Bu nedenle ölüm ve benzeri olayların çokça bulunduğu videolar falan izliyordum. Temel Eğitime gittiğimde hepimiz nereye gideceğimizi biliyorduk. (Hava Kuvvetlerinde gidebileceğiniz iki yer vardı; ya silahınızı düşmanın kafasına dayayacaktınız ya da düşmanın eline geçecektiniz). `Müslümanları öldürmekle` ilgili birçok konuşma yapılıyordu. Dolayısıyla İslam ile ilgili ilk deneyimimin İslam`ı düşman olarak bilme olduğunu sanırım söylemeye gerek yok.

Meselenin daha öncesi... Şansım yaver gitti ve şehirde bir iş buldum. Kendime bir apartman dairesi kiraladım. Ama hala uyuşturucu benzeri şeyler kullanıyordum. Bir süre sonra bana düşman olarak gösterilen din hakkında kendime bazı açıklamalar yapmaya başladım. Şiddet içerikli videoları izlemeyi bırakıp bu insanların gerçekte kim olduklarını araştırmaya başlayınca şaşkınlığım arttı. Bu insanlar ordudan arkadaşlarımın söylediği gibi çocukları falan öldürmüyorlardı. Onlar bize saldırmıyordu, biz onlara saldırıyorduk. 11 Eylül ile ilgili de birçok soru işareti vardı. Birkaç haftadan sonra yaptığım araştırmalar neticesinde Müslümanların düşmanlarımız olmadığını, mübarek ve dindar kimseler olduğunu anladım. Aradan uzun bir süre geçmeden yaşadığım bölgede Müslüman birini veya Müslümanlara ait bir mescit bilmediğim için kendi evimde kelime-i şahadet getirdim. Şükürler olsun sonraki haftalarda işyerimde çalışan Suriyeli bir eczacı bana İslam hakkında doyurucu bilgiler verdi. Yanlış olan tüm işlerden el ayak çektim, hatta babamın bana verdiği altın zincirimi de çıkardım. Elhamdülillah. Allah beni zalim bir kimse olmaktan koruyarak beni bir mümin kıldı. Allah kullarına pek şefkatlidir.

Üç yıldan sonra buradayım, imanım ve takvam kuvvetli. Rabbim bana ihsan etti. O işyerinden ayrıldıktan, evlendikten ve bir çocuk sahibi olduktan sonra da hala Suriyeli o eczacıyla kardeşliğimiz devam ediyor.

Bu hidayet örnekleri, ummah.com adlı web sitesinde bulunan `Bize hikâyeni anlat` adlı bölümden Süleyman Kaylı tarafından İnzar için tercüme edilmiştir.