Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

MÜ’MİNİN KIŞ MEVSİMİNE BAKIŞI

“Kış mevsimi mü’minin ilkbaharıdır. İbadetle ihya eden için gecesi uzun, oruç tutan için gündüzü kısadır” nebevi beyanına binaen bu mevsimi kalplerimizin ilkbaharı haline getirmenin yollarını aramalıyız. Kış mevsiminin o uzun gecelerinde tefekkür edip, düşünce mesaisi yapmayan bir mü’minden, bu ameli başka ne zaman gerçekleştirmesi beklenebilir ki? İşte tam da bu sebepten dolayı gece kulunu huzuruna çağıran Cenab-ı Allah ona “Gece kulluğunda Kur’ân’ı da açık açık, tane tane oku”buyurarak Kur’an-ı Kerim kıraatiyle tefekküre davet etmektedir. Hal böyleyken bu uzun geceler gereksiz ve boş uğraşlara kurban edilmemelidir. 

İlkbahar, tabiatta bir canlılık, bir dirilik demektir. Kış mevsimi de bir mü’minin iç dünyasının baharı olduğundan canlılık ve diriliği gönül âlemine getirmektedir. Kış mevsiminde aldığı enerji ve güç, mü’minin iç dünyasını nefis ve şeytana karşı mücadelesinde kuvvetli hale getirmekte, günahlara galip olması için ona güç vermektedir. Kar, soğuk gibi hadiselerin çok fazla yaşanmadığı bir iklimde doğup büyüyen Efendimiz (s.a.v.), kış mevsimi dendiğinde akla ilk gelmesi gerek şeylerin soğuk hava şartları değil, kısa gündüzler ve uzun geceler olduğunun altını çizmiştir. Dolayısıyla kış mevsiminin sıcaklık derecesinin hiç düşmediği iklimlerde veya soğukluğun en fazla hissedildiği bölgelerde idrak edilmesi arasında hiçbir fark kalmamış olur. Zira bu mevsimin alâmeti farikası soğuk hava şartları değil mü’minin iç dünyasına güç vermesi, tamir ve tezyine vesile olmasıdır. Yüce Allah’ın kudret elinde bulunan gece ve gündüzlerimiz O’nun iradesiyle kısalmakta ve uzamakta, böylece nefsimizle baş başa, insanlardan ve riyadan uzak, samimi geçireceğimiz geceler istifademize sunulmaktadır.

Sizlere kış mevsiminde monotonluğu ortadan kaldıracak bazı somut öneriler sunmak istiyorum;

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hayat mücadelesini okumak ve hatta bu konuda çocuklarımıza hazırlamaları için ödevler vermek ve onlardan dinlemek, böylece kış boyu belki her akşam sadece yarım saat ayırarak tüm Peygamberlerin tevhit mücadelelerini ailecek okumak ve tahlil etmek, kış akşamlarını değerlendirmek için en güzel alternatiflerden biri olacaktır. 

Yine kış akşamlarında en az bir sayfa Kur’an-ı Kerim okunmalı, bu kıraat gerekirse ailenin her ferdi tarafından sırayla ve yüksek sesle gerçekleştirilmeli; böylece evin bir mektep haline gelmesi için ilk adım atılmış olacaktır. Bu ibadet, çocuklarımızın heyecan duymalarına belki ömürleri boyunca unutamayacakları bir tecrübe yaşamalarına vesile olacaktır. Bu gibi ailecek yapılacak faaliyetler TV ekranları karşısında saatlerin öldürülmesinin önüne geçecek ve ev halkının birlikte olduğu ortak zamanların da kaliteli hale gelmesini sağlayacaktır. 

Aile fertlerinin tamamı Suriye’den gelen kardeşlerimize imkânlarına göre küçük hediyeler almalı, STK’lar aracılığıyla veya bizzat takdim etmeli, bu yolla çocuklara muhacirlerle paylaşma ve kardeşlik ahlakı öğretilmelidir. 

Özetle kış mevsimi mü’min için yoğun bir kulluk ve manevi canlılığa vesile olmaktadır. Birçok canlının uykuya yattığı dönemde mü’min, uyanıklığı ve diriliğiyle dikkat çekmektedir. Yani mü’minin diriliği kış mevsiminde kendini gösterecektir. Mü’min, Kur’an kıraati, sohbetlere katılım, evrad-ü ezkârıyla kışı kalbinin ilkbaharına dönüştürebilir. 

O halde bu konuda ümmetinden ümitli olan, hassaten kış mevsimi geldiğinde onlardan beklentisi büyük olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in beklentilerini boşa çıkarmamalı, akşamlarımızı TV karşısında heba etmemeliyiz. Akşam eve gelen bir baba ekranları takip etmekten bırakın gece ibadetini ev halkına dahi vakit ayırmıyor, çocuklarıyla ilgilenmiyorsa varın yüklendiği vebali siz hesap edin. Vesselam...

yeniakit

Bu yazı toplam 1108 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar