'Muhsin Yazıcoğlu'nun Ölüm Emrini FETÖ Verdi'

'Muhsin Yazıcoğlu'nun Ölüm Emrini FETÖ Verdi'

Yeni Şafak gazetesi yazarı ve istihbarat uzmanı Bülent Orakoğlu, bugün çok konuşulacak Muhsin Yazıcıoğlu ve FETÖ iddiasında bulundu.

Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünün FETÖ'yle bağlantısını analiz eden Orakoğlu, "Gülen'in, Muhsin Yazıcıoğlu'nun da öldürülme emrini de Hava Kuvvetleri İmamı'na vermiş olması kuvvetle muhtemeldir" diye yazdı.

ORAKOĞLU'NUN YAZISINDAN BAŞLIKLAR ŞÖYLE;

2009 yılında Yazıcıoğlu ile birlikte 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazası süsü verilmiş bir suikastla karşı karşıya olduğumuzu daha önceki yazılarımda ifade etmiştim. Ancak helikopter havada iken, olay mahalline 28'5 Km uzaklıktaki 2 adet F-16 ve 1 adet F-4 savaş uçaklarının da aynı bölgede eğitim çalışmalarını yoğunlaştırmaları, üç savaş uçağının helikopterin uçuş güzergâhının olduğu bölgede havada olması nedeniyle helikopteri kasıtlı bir şekilde jetlerin düşürme ihtimali uzmanlara göre oldukça güçlü görünüyordu. Ancak Hava Kuvvetleri'ne ait 3 savaş uçağının neden Muhsin Yazıcıoğlunu hedef seçtiklerinin cevabı o süreçte verilemediği için kamuoyunda bir kesim bu olayı bir kaza olarak değerlendiriyordu.

Yazıcıoğlu suikastındaki tereddüt ve çekinceleri ortadan kaldırmıştı. Dönemin savcısı Ferhat Sarıkaya'ya Şemdinli davasında eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ı sanık yapma emri veren terörist başı Gülen'in, Muhsin Yazıcıoğlu'nun da öldürülme emrini de Hava Kuvvetleri İmamı'na vermiş olması kuvvetle muhtemeldir.

Yazıcıoğlu bulunduğu helikopterin düşüşünden 48 saat sonra helikoptere ulaşıldığının açıklanmasına rağmen helikopterin düşüşünden yalnızca 160 dakika sonra Hava Kuvvetleri'ne mensup iki helikopterin kaza mahalline indiği helikopterden çıkan iki askerin helikopterin dış bir etki ile düşürülüp düşürülmediğini ortaya çıkaracak cihazları (Karakutu) helikopterden aldıklarına dair görüntülerin dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e gönderildiği ve Cumhurbaşkanlığı DDK'nun olayı araştırdığını biliyoruz.

FETÖ militanları tarafından, helikopterin dış bir etki ile düşürülüp düşürülmediğini ortaya çıkaracak cihazların ortadan kaldırılması ile helikopterin düşüş sebebinin tespit edilmesi önlenmiş oluyordu. Üstelik cihazları çalan kişilerin mahkemede susma haklarını kullanarak kendilerine bu emri veren üstlerine güvenerek deşifre etmemeleri ve birkaç ay içinde tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmaları korunduklarının en açık belirtisi olarak görünmekteydi.