Nureddin Şirin

Nureddin Şirin

Muhammed Mursi'yi Savunurken Bunları da Konuşacak mıyız?

Mısır"ın seçilmiş meşru cumhurbaşkanı silahlı kuvvetlerin haince bir darbesi ile devrildi.

Üç yıl önce Tahrir Meydanı tarihin en alçak diktatörlerinden Hüsnü Mübarek"in devrilişi müjdelerken, bu kez, Mısır tarihinde yapılan ilk özgür seçimler sonucu seçilen Dr. Muhammed Mursi, sözde bir "temerrud" (isyan) muhalefeti üzerinden ABD"nin sadık uzantıları olan Mısırlı generaller tarafından devrilişini havai fişeklerle kutladı.

İki Tahrir"di bu...

Bir tarafta; "diktatörleri deviren onurlu Tahrir." Diğer tarafta ise, "darbecilerin meşru cumhurbaşkanını devirmesini oyunlarla, danslarla ve havai fişeklerle karşılayan kirli bir Tahrir"

Dr. Muhammed Mursi, Salı gecesi yaptığı konuşmada "meşruiyetin korunmasının bedeli benim kanım ise, ben bu kanı hiç tereddüt etmeden vermeye hazırım" demişti.

Darbecilere boyun eğmeyen, geri adım atmayan göğsünü tanklara siper edinen bir Mursi...

Bu duruşu ile kalplerde ayrı bir yer edinen Muhammed Mursi, bugün Mısır"da cumhurbaşkanlığından gayri meşru yollarla indirilirken, buna en çok sevinenlerin başında Suudi Arabistan Kralı Abdullah ile Birleşik Arap Emirlikleri Kralı Zayed Al Nahyan geldi.


Suud kralının bu tebrik mesajının yayınlanmasının ardından sosyal medyada bir çok kişinin ağzından dökülen ilk kelime "şerefsiz kral" oldu"

Haklı ve yerinde bir tepkiydi bu kuşkusuz.

Çünkü ortada gerçekten tam bir "şerefsizlik" vardı"

Ama biraz durup düşünmemiz gerekirdi; bu Suudi Arabistan, bu Birleşik Arap Emirlikleri ile daha düne kadar aynı fotoğraf karesi içinde görünüyorduk.

Bakınız daha 2 ay kadar önce (5 Mayıs 2013) tarihli haber kaynaklarında, Türkiye"nin de içinde bulunduğu ve adına "4+1 Savunma Paktı" dendiği bir beşli ilişkiden söz ediliyordu..

Türkiye"nin, Suudi Arabistan-Birleşik Arap Emirlikleri-Ürdün ile birlikte dörtlü bir pakt oluşturduğu, buna siyonist İsrail rejiminin de katılmasıyla adının "4+1 Savunma Paktı" konduğu belirtiliyordu.

Kuzey Afrika vee Ortadoğu'daki devrimleri "Arap Baharı" olarak tanımlayan Batı, bu yeni paktın adını da "Yeni Ortadoğu" "Ilımlılar Ekseni" olarak koyuyordu..

Yeni doğan bu paktın, "askeri savunma işbirliği" çevresinde çalıştığı, bu projeye göre; siyonist İsrail rejiminin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri"nde radar ve balistik füze savunma sistemlerinin kurması, Ürdün"ün ise İsrail"in Arrow hava savunma sistemleri ile korunması öngörülmüştü.


Siyonist İsrail rejimi hep bu ülkelerde radarlar kurup erken uyarı paylaşımı yapacak, hem de Ürdün"ü kendi hava savunma sistemleri ile koruyacaktı"

Türkiye"de kurulan "Füze kalkanı" ve getirilen "Patriot füzeleri" de bu projenin bir parçası idi..

Bugün "şerefsizler" diye andığımız bu krallar ile ortak stratejik iliştiler içine girdiğimiz bir sırada, kaderin cilvesine bakınız ki, bu krallar, Mısır"da Muhammed Mursi"yi deviren darbecileri anında tebrik eden "soytarılar"dı..

Biz bunlara "şerefsizler" diyoruz da, peki adama sormazlar mı; "sizin bu şerefsizlerle işiniz ne? Niçin onlarla stratejik ilişkilere girdiniz, niçin onlarla "ılımlılar ekseni" adı altında yeni bir pakt oluşturdunuz? Bu paktı oluştururken hedefiniz neydi?..."

Ve yine adama sormazlar mı; "bu şerefsizliklerin kiri size hiç bulaşmadı mı?" diye"

İşte burada susup yutkunuyoruz"

"Suriye Dostları" tezgahının aslında bizi nasıl kirli ilişkilerin içine sürüklediğimizi, kendileriyle dostluk ve ortaklık kurduğumuz bu şerefsiz kralların, Muhammed Mursi"nin devrilişini kutladıklarında daha iyi anlıyoruz"

Ama bu krallara şerefsiz demekle "nankörlük" yapmış da olmayalım..!

Onlar değil mi otel lobilerinde, vakıf ve dernek salonlarında oturup konuştuklarımız? Birlikte plan ve program yaptıklarımız? Onlar değil mi, Petro-dolarlarıyla cihada fon oluşturduklarımız? Onlar değil mi, birlikte devrim ve zafer marşları yazdıklarımız?

Onlar değil mi, Çamlıca Sevda tepesinde kendilerine yapacağımız bir köşk karşılığında kendilerinden milyarlarca dolar aldığımız?

Eğer yine de bunlar bize rahatsızlık vermiyorsa, kalkıp bu kralları "şerefsiz" diye anma hakkımızın olmadığını belirtmemiz gerekiyor. Eğer illa da bunların "şerefsiz" olduklarını söyleyecek olursak, bu "şerefsiz"lerin içinde bulunduğu resmi yırtıp atmamız ve çiğnememiz gerekiyor.

Böylesi "şerefsiz"lerle birlikte cihad emek, böylesi "şerefsiz"lerle birlikte devrim yapmak, böylesi "şerefsiz"lerle birlikte savunma oluşturmak, böylesi "şerefsiz"lerle birlikte "yeni bir eksen" kurmak, hiç de "şereflice" (!) bir şey olmasa gerek"

O halde gelin "şeref" ile "şerefsizlik" arasına kalın bir çizgi çekelim ve bu "şerefsiz"lerle bir daha buluşmamak üzere yolumuzu ebediyen ayırdığımızı gösterelim.

İşte "şereflice" olan da budur...

 

velfecr

Bu yazı toplam 3406 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar