Mısır'da 25 Ocak Alarmı

Mısır'da 25 Ocak Alarmı

Mısır genelinde düzenlenen darbe karşıtı gösterilerde polisin müdahalesi sonucu yedi kişi şehid oldu...

Mısır'da 25 Ocak alarmı

Mısır, devrimin üçüncü yılına askeri yönetimin yoğun güvenlik tedbirleri ve devrim hareketleri arasındaki çatlaklarla giriyor...

Mısır’da 25 Ocak Devrimi’nin üçüncü yıldönümü öncesinde, şiddet olaylarının artması nedeniyle, endişeli ve gergin bekleyiş başladı. Halk “Vıst el Beled” olarak isimlendirilen Tahrir, Ramses ve Atabe gibi bölgelere 25 Ocak öncesi fazla gitmemeyi tercih etti.

Devrimin üzerinden üç yıl geçmesine rağmen şehit ve yaralıların haklarının yargı yoluyla alınamaması, devrimi gerçekleştiren 6 Nisan gibi hareketlerden bazılarının üye ve yöneticilerinin hapsedilmesi gibi gerekçelerin, 25 Ocak eylemlerine katılımı artırmasından endişe ediliyor.

Ülke yönetimine yakın bazı siyasi partiler, devrimin üçüncü yıldönümünü, ülkenin farklı şehirlerinde kutlamayı planlıyordu. Ancak siyasi aktivistler, bazı gençlik ve değişim hareketleri, devrim sürecinin henüz devam ettiğini bu sebeple kutlamaların olmayacağını açıkladı.

25 Ocak öncesinde Mısır yönetimi de teyakkuza geçerek muhtemel gelişmeler için önlemler aldı. Bu konuda atılan adımlar, güney illerine tren seferlerinin durdurulması ve 250 bin güvenlik görevlisinin başkent Kahire’de konuşlandırılmaya başlanması gibi, daha çok güvenliği merkeze alan adımlardan oluşuyor.

Bu bağlamda ülke Cumhurbaşkanı Adli Mansur ve İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim, bazı gençlik grup ve hareketlerine mensup gençlerle bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptı. Cumhurbaşkanı Mansur’un gençleri kabulünde, yedi ay önce ilan edilmiş olan “Yol Haritası” maddeleri arasında yer alan gençlerin devlet müesseselerine kazandırılması maddesinin uygulamaya geçirilmesi çağırısında bulunduğu duyuruldu.

İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim ise, başka bir genç grupla bir araya geldi. Bakanın güvenlik güçlerinin ferdi olarak üniversitelerde yaptıkları hatalardan dolayı özür dilediği belirtildi. Bakan ayrıca gençlere; “Bütün birimlerde insan hakları temsilcilerinin olduğunu ve hata yapan güvenlik güçlerinin tekrar hizmet için eğitime tabi tutulduğunu” söylediği de kaydedildi.
İbrahim, tutuklamalar esnasında İhvan ile alakası olmayan gençlerin de yanlışlıkla gözaltına alınmış olabileceğini ifade ettiği, bu konuda bir komisyon oluşturularak, bu tür hataların önüne geçilmesinin mümkün olacağını söylediği de Mısır medyasında yer aldı.

Gençlerin Ahmed Duma ve 6 Nisan Hareketi lideri Ahmed Mahir’i hapishanede ziyaret etmek istediği, İbrahim’in de buna olumlu yaklaştığı konuşuluyor. Görüşme esnasında Ala Abdulfettah’ın adının gündeme gelmemesi ise dikkat çekti.
İçişleri Bakanı ve gençler arasındaki görüşmede gündeme gelen konular arasında “gösteri kanunu” da vardı. Sözkonusu kanun gençler arasında ciddi bir infiale neden olmuştu. Bakanın kanunun Şura Meclisi gösterilerinin yapıldığı dönemde çıktığını, bunun bir hata olduğunu dile getirmesi de gözlerden kaçmadı.

Bakanın söylediği en önemli cümle ise; “İçişleri Bakanlığı ve diğer kurumlar Mübarek ve Mursi zamanına geri dönülmesine izin vermeyecek” şeklindeydi.

Mısır yönetiminin en önemli isimlerinin özellikle gençlerle bir araya gelmesinin iki önemli nedeni var. Birincisi, 25 Ocak Devrimi’nin üçüncü yıldönümünün yaklaşması. İkincisi ise, anayasa referandumuna gençlerin katılımının az olduğu söylentileri. Yönetime yakın çevreler her ne kadar gençlerin referanduma katılımının az olduğunu kabul etmese de onlarla görüşerek, muhtemel gerginlikleri gidermeyi hedefledi.

Mısırlı bazı entelektüeller, referanduma gençlerin katılımın az olmasının dikkate alınması gerektiğine vurgu yaparak, yönetimi uyarmış ve gençler ile irtibata geçilmesini tavsiye etmişti. Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanının bu nedenle gençlerle bir araya geldiği söylenebilir.

22 Ocak’ta Tahrir Meydanı’nın hemen yakınındaki Talat Harb Meydanı’nda 6 Nisan ve Devrimci Sosyalistler eylem yaparak, yönetimi protesto etti. Eylemcilerin bazı taşkınlıklarına rağmen, polisin müdahale etmemesi dikkat çekti.

POLİSE SALDIRILAR VE TERÖR EYLEMLERİ

25 Ocak öncesinde ülkenin farklı bölgelerinde polise karşı saldırılar düzenlendi. Devrim’in yıldönümünden iki gün önce Beni Suveyf’te bir kontrol noktasına yapılan silahlı saldırıda beş polis hayatını kaybetti, iki polis yaralandı.

Bir başka şiddet eylemi ise Devrim kutlamalarından bir gün önce gerçekleştirilen Kahire Emniyet Müdürlüğü önünde gerçekleştirilen bombalı saldırıydı. Söz konusu saldırıda dört güvenlik görevlisi hayatını kaybederken, 76 kişi de yaralandı. Giza’da bir emniyet müdürlüğü ve Kahire metrosunda da bir patlama olduğu belirtildi.
İhvan ve Meşruiyeti Destekleme İttifakı saldırıları kınadı. Ancak bazı uzmanlar saldırılar konusunda İhvan’ı suçlamaya devam ediyor.

25 OCAK EYLEMLERİNE KATILIMLAR

Devrimin üçüncü yıldönümünde kutlamalar için sokaklara çıkanlar olacağı gibi, yönetimi protesto eden gruplar da eylem yapacak. İki tarafın karşı karşıya gelmesi durumunda taraflar arasında çatışmaların yaşanabileceği öngörülüyor.
İhvan, Vasat Partisi ve Nur Partisi dışındaki Selefi Hareketler’in desteklediği “Meşruiyeti Destekleme İttifakı” mensuplarının yanı sıra, 6 Nisan ve Devrimci Sosyalistler gibi grupların da 25 Ocak’ta eylem yapmak için sokaklara çıkması bekleniyor. Gösterilere katılacak gruplar 18 gün boyunca eylemlerine devam edeceklerini de duyurdu.

AHMED EL HARARA’NIN TUTUMU

Bir gözünü devrim esnasında diğer gözünü ise Muhammed Mahmud olaylarında kaybeden devrimin sembol isimlerinden Doktor Ahmed Harara’nın açıklamaları da gündemdeydi. Harara’nın eylemlere katılıp katılmayacağı ile ilgili Mısır medyasında farklı söylentiler yer aldı. Harara’nın İhvan ile uzlaşma çağırısı yaptığı, bir yabancı televizyon kanalına; “devrimi gerçekleştirmek için gerekirse Mısır’ı Suriye yapmaya hazır oldukları” şeklinde bir söz söylediği iddia edildi.
Facebook hesabından bir açıklama yapan Harara, söylentileri reddederek, hiçbir yere böyle bir açıklama yapmadığı, bu tür söylentileri Mübarek rejimi kalıntıları veya İhvan taraftarlarının çıkardığını söyledi. Mısır devriminin hedeflerinin; “ekmek, özgürlük ve toplumsal adalet” olduğunu dile getiren Harara, “bunlardan hiç biri Mübarek ve Mursi zamanında gerçekleşmedi. Zannımca Sisi dönemindede gerçekleşmeyecek” dedi.

25 Ocak’ta eylemlere katılmayacağını ifade eden Harara’nın, gerekçe olarak İhvan’ın gösterilere destek verecek olmasını göstermesi dikkat çekti. Harara ikinci gözünü kaybettiği Muhammed Mahmud olaylarında İhvan’ı, “askerle işbirliği yaparak kendilerini yalnız bırakmakla” suçluyor.

BÜYÜK BİR KATILIM BEKLENMİYOR

Mübarek döneminde olduğu gibi büyük bir halk ayaklanması beklenmiyor. Bazı siyasi aktivistler, halkın desteğini alacaklarını hesap ediyor. Ancak üç yıl önceki Mübarek dönemi ve şimdiki şartlar karşılaştırıldığında, tahminlerin tutmayacağı görülüyor.
Mübarek döneminde geniş halk tabakaları ve fakir bölgeler eylemlere katılmış, 28 Ocak Cuma Öfkesi gösterilerinde ise halk Tahrir Meydanı’na yürümüştü. Ayrıca Mısır halkının tamamına yakını o dönemde Mübarek’in karşısında yer almaktaydı.

Mısır Televizyonu, Ahram, Ahbar ve Cumhuriyet gibi yarı resmi kurumlar dışındaki Mısır medyası, gelişmeleri yerinde ve bağımsız bir şekilde değerlendiriyordu. Uluslararası medya da yine eylemleri canlı yayınlayarak dünya kamuoyuna yansıtıyordu. Obama ve diğer bazı liderler Mübarek’i görevini bırakmaya çağırmıştı.

Mısır ordusunun tutumu da son derece belirleyici oldu. Ordu bağımsız kalmayı ve taraflara eşit uzaklıkta durmayı tercih etti. Öte yandan 28 Ocak Cuma öfkesinde Kahire’deki polis karakollarının büyük bir bölümü ateşe verilmiş, polis de çalışamaz hale gelmişti.

Ancak Devrim’in üçüncü yıldönümünde şartlar daha farklı. Meşruiyeti Destek İttifakı ve Devrim ve Değişim Hareketlerinin zannettiği gibi bir halk desteği bulunmuyor. Mısırlılar ikiye bölünmüş durumda. Devlet kurumlarının tamamı yönetimi destekliyor. Ülke elitleri ve en fakir tabakalar General Sisi’yi bir kahraman olarak görüyor. Özellikle başkent Kahire’nin “Divie” gibi çok fakir bölgelerinde General Sisi’yi destek oranı çok yüksek.

Ordu ve polis yönetimin yanında yer alıyor. Ülkede yaşanan patlamalar ise halkı daha fazla devlete sahip çıkma yönünde motive etmiş durumda. Patlamalar ayrıca, eylemlere katılmak için sokağa çıkmayı düşünenleri de korkutuyor.
Meşruiyeti Destek İttifakı ile diğer devrim hareketleri arasında da büyük bir çatlak bulunuyor. Ahmed Harara’nın tutumu da bunu destekler yönde.

Bu sebeplerden Devrim’in üçüncü yıldönümü olan 25 Ocak 2014 eylemlerinde büyük bir halk ayaklanması beklenmiyor. Ancak buna rağmen, güvenlik güçlerinin eylemcilere karşı sert müdahale edebileceği tahmin ediliyor.

TAHRİR VE RABİA MEYDANLARI KAPATILDI

Bu arada eylemler öncesinde, Tahrir ve Rabia Meydanları gibi simgesel özelliklere sahip olan bölgeler güvenlik güçleri tarafından kapatıldı.

Abdullah Aydoğan Kalabalık/ Dünya Bülteni