Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Memleket İşleri

Yine bir CHP-Paralel koalisyonunun sonucu ile karşı karşıyayız. CHP her zamanki vizyonsuzluğu ile günü kurtarma siyaseti yapmaya devam ediyor. Sığ suların siyaseti de diyebiliriz biz buna. Şimdilerde kol kola gezdiklerinin yarın bir gün onları da arkadan bıçaklayacaklarını, yeni koalisyonlara yelken açacaklarını göz ardı ediyorlar. CHP, öngörüsüzlük geni taşımanın ötesinde, bunu tembellikten de yapıyor. Orada bir yapı var nasıl olsa, paralel maralel onlara yaslanıp gündem oluşturmaksızın hazır lokmanın ağzına uzatılmasının lüksünü yaşıyor. Ne ekersen onu biçersin şiarını ve çalışmadan yani bir şeyin çilesini çekmeden bir başarı elde edilmeyeceğini görmezden geliyor.

Bu sefer konu dershaneler. Kapatılmak üzere olan dershaneler. Önce CHP tarihçesi ile ilgili kısa bir önbilgi, balık hafızalı milletimize bir hatırlatma, hiç bilmeyen gençlerimize bir anektodal delille desteklenmiş bir tesbit: bakınız siyasi tarihimize, CHP’yi ve SHP, DSP gibi farklı versiyonlarını, ya da siyasi ruh ikizlerini diyelim, hepsini, milletin yoluna engel koymakta birbiri ile yarışırken, halktan yana değil onun tam karşısında dikilen güç abides statükodan yana duruş sergilerken, mazlumun değil, zalimin sesi olurken, özgürlüklerin karşısında duvar örerken, milletten yana atılan her adımın hemen akabinde geri çekmek üzere ayak dayatırken, sağ gösterip sol vururken, burada şimdi bir şey söyleyip orada sonra söylediğinin tam tersini yaparken bulursunuz.

Biri kadın diğeri erkek iki CHP’li milletvekilinin ant içme töreninde yukarı kaldırıp sıktıkları yumrukları da tam bu duruşu anlatır bir sembol aslında. Güya neymiş… ezilenden yana olmanın sembolüymüş, “gerçekten mi(!)” diyesi geliyor insanın ve eklemesi “şaka olmalı”… Ezilenden yana bir entelijansiya’cılık bunlarınki. Ezilenin yakınından uzağından geçmez, bilmez, anmaz iken retorikal bir halkçılık onlarınki. Ezilenden yana olan ezer mi hiç… Ezilenden yana olan bir CHP neden halkın, milletin, vatan evladının önünü açacak her atılımda koşa koşa Danıştay’a, koşa koşa Anayasa Mahkemesi’ne gider, “iptaaaal istiyoruz” naraları eşliğinde…

Ezilenden yanaymış (!) Otuz küsur sene başörtüsü yasağı ile ezilen, mağdur edilen, evinden, barkından, işinden, gücünden, vatanından olan kızlar, kadınlar, çocuklar, aileler varken ezenden yana olmak değil Ezen olmak nasıl izah edilir CHP’ce? Tekrar edeyim, ezilenin yanında olmak şöyle dursun, ezenin yanında olmak da değil “ta kendisi” olmak nasıl içe sindirilir CHP tarafından? Haydi diyelim başörtüsü dinin gereği olduğu için ve CHP de dinle problemli bir siyasi parti olagelmiş olduğu için mecburen(!) başörtüsü yasağından yana tavır sergiler durur, kadın nüfusunun yüzde altmış dokuzunu ilgilendiren bir meselede ezilenden değil ezenden yana tavır alırdı, peki diğer hak ihlallerinden muzdarip gruplara, mesela Kürt kökenli vatandaşlara, mesela dini azınlıklara, mesela elektrik, su, yol gibi temel ihtiyaçları giderilemeyen doğu, güneydoğunun sakinlerine neden sahip çıkmazdı?  Siz cevap vermeden ben söyleyeyim: CHP’nin ezilenden yana olma, mazluma sahip çıkma gibi bir derdi hiç bir zaman olmadı da ondan! Bilakis nerede bu ve benzeri gruplar hak talebinde bulundu veya bir itiraz geliştirdi CHP hemen kara bir bulut gibi çöktü üstlerine. Öyle ki, bu kimi zaman Sabiha Gökçen’in kullandığı uçaktan Alevilerin üzerine boşaltılan bombalar şeklinde oldu, kimi zaman varlık vergisi adı altında yahudi ve hıristiyanların belini büken ırkçı yaklaşım şeklinde oldu.

Şimdi sıra eğitime ket vuran dershanelere sahip çıkmakta, CHP’den başka ne beklenir…

yeniakit

Bu yazı toplam 871 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar