Mehmet Akif  Hakkında Şok Gerçek Ortaya Çıktı

Mehmet Akif Hakkında Şok Gerçek Ortaya Çıktı

Cumhuriyetin ilanından sonra polis tarafından izlenen Milli Şair Mehmet Akif'in yurt dışında da adım adım takip edildiği ortaya çıktı.

Takibi ortaya çıkaran belgelere göre Akif’in bütün yolculuklarını izleyen görevliler merkeze rapor veriyordu.

Milli Mücadele yıllarında vatanı için mücadele verenlerin bir kısmı cumhuriyetin ilanından sonra büyük bir kırılma yaşadı. Düşman için verilen mücadele, 1923’ten sonra ülkede ‘ters düşülen’ aydın kesime karşı verilmeye başlandı. Bu mücadelede en çok zarar gören isimlerden biri de İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy oldu. 1925 yılında ülkesini terkedip Mısır’a yerleşen ve 11 yıl sonra hasta ve kırgın olarak Türkiye’ye dönen Akif’in o yıllarda neden Mısır’a gittiği tartışması günümüze kadar cevabı bilinmeyen bir soruydu. 

TAKİP MISIR'DA DA DEVAM ETMİŞ

Türk Edebiyatı Dergisi’nin Aralık sayısında hazırladığı dosyada bu konuyu belgeleriyle ortaya koyan Selçuk Karakılıç’ın yazdıklarına göre; Akif, yeni yönetimle fikren ters düşünce polis tarafından izlenmişti. Bu durumdan son derece rahatsız olan Akif, ‘bir hain gibi’ takip edilmeyi hazmedemediği için ülkesini terketme kararı almıştı. Ancak istihbarat yurt dışında da Akif’i izlemeye devam etmiş, hakkında tuttuğu raporları Ankara’ya göndermişti.

HÜZÜN İÇİNDE GİTTİ

İki defa Mısır’a giden Akif, 1925’te ise ailesini de yanına alıp dönmemek üzere ülkesini terk etmişti.  Akif’in kırgın bir şekilde Mısır’a gitme sebebini Şefik Kolaylı yıllar sonra Ankara Halkevi’nde yaptığı bir konuşmada şöyle anlatıyordu: “Bir cumartesi günü idi, yanında Prof. Fazlı Yegül de vardı. Yarın Mısır’a gideceğini ve arzı vedaa geldiğini söyledi. Çocuklarının tahsil ve terbiye çağı olduğunu, şimdi Mısır’a gitmekle çocukların tahsillerinin sekteye uğraması muhtemel bulunduğunu ileri sürerek kararından vazgeçmesinde ısrar ettik. Akif, büyük bir hüzün ve teessür içinde dedi ki: Arkamda polis hafiyesi gezdiriyorlar. Ben, vatanını satmış ve memlekete ihanet etmiş adamlar gibi muamele görmeye tahammül edemiyorum ve işte bundan dolayı gidiyorum.”

RAPORLAR BAKANA GİDİYORDU 

Ancak Mısır’a gittikten sonra da durum Akif için pek değişmedi. On bir yıl Mısır’da yaşayan Akif’in son zamanlarında hastalığı artmış ve tedavi için Lübnan’a gitmişti. Bu yolculuk sırasında Beyrut, Kudüs, Lübnan ve Antakya’daki dostlarını da ziyaret etmiştir. Bu yolculukla ilgili hakkında tutulan rapor Kudüs’ten gelmiş ve şu ifadelere yer verilmişti: "Burada cumhuriyet lehtarı fakat laikliğin aleyhtarı çok mutaassıp bir şahsiyet olarak tanınmaktadır.” Lübnan’da bir ay kaldıktan sonra, Fransız hâkimiyeti altındaki Antakya’ya giden Akif’i polis izlemeye devam etmişti. Hastalığı iyice arttıktan sonra son nefesini vermek için geldiği İstanbul’da, hakkında dönemin İçişleri Bakanı Şakra Kaya’ya rapor verilmeye devam ediliyordu. Bir raporda önceki yıllara dair şu bilgilere yer verilmişti: “Uzun müddet Mısır’da ikametten sonra yurda dönen şair Mehmet Akif’in Mısır’da ve bilhassa geçen sene Antakya’ya seyahati esnasında inkılâp ve rejimimiz aleyhinde çok kötü sözler sarf ettiği ve hilafet propagandası yaptığı ve ayrıca 150’lik, firari vesair muhalif eşhasla da sıkıca temasta bulunduğu haberi alınmıştı.”

Gölgeler kitabı ülkeye sokulmadı

Safahat’ın yedinci kitabı olan Gölgeler’i Akif Mısır’da tamamladı. Bu kitaptaki şiirlerde Akif yaşadığı kırgınlığı, vatan hasretini aktarmıştı mısralarına. Kitap, Kahire’de Osmanlıca olarak basılıp Mehmet Akif’e gönderildi. Ancak şiirler eski harflerle basıldığı ve ‘’muhteviyatının irticai propagandalarla dolu’’ olduğu için Gümrük’te tutuldu. Derhal vaziyete el koyan Dahiliye Vekaleti ise 3 Eylül’de Valilik’ten gümrükte bekletilen kitabın şehre çıkarılır çıkarılmaz müsadere edilerek sonucunun bildirilmesini istediği belgelerle yıllar sonra gün yüzüne çıkarıldı.

Kaynak : Yenişafak