Makedonya'da ne var ne yok?


Sultan Reşad 1911'de Üsküp'te bir üniversitenin temelini atmış, fakat araya Balkan Harbi girince çalışmalar durmuş. Ardından Cihan Harbi ve imparatorluğun dağılışı"

Gel zaman git zaman, 2006 yılında Türkiye'den bir vakıf, bir grup iş adamımızın desteğiyle, Üsküp Uluslararası Balkan Üniversitesi'ni kurdu. Şu anda 150 kadar öğrencisi var. Yarısı Türkiye'den, yarası Makedonyalı ve Kosovalı.

Osmanlı döneminde telgrafhane olarak inşa edilen nefis idare binasında rektör Prof. Dr. Hüner Şencan'la tanıştık. Güzel adam. İdealist. Dinamik. Kıvılcımlar saçıyor. Gelecek sene inşaallah ilk mezunlarını verecekleri için çok heyecanlı. Sultan Reşad'ın Üsküp'te üniversite kurma teşebbüsünün yüzüncü yıldönümüne denk geliyor. Ben de heyecanlandım.

Uluslararası Balkan Üniversitesi'ne Cenâb-ı Hakk'tan bereket yağmuru diliyorum.

***

Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği Genel Merkezi'nde kadîm dostum Süleyman Baki'yi ziyaret ettim. Kendisi, hem Ensar Yardım Derneği'nin hem de bu çatı örgütün başkanı. "Ne var ne yok?" diye sordum, "Burmalı Cami Platformu"ndan bahsetti. Müslümanların 80 küsur teşkilatı (Türk, Arnavut, Boşnak, Roman, Torbeş), 1492 yılında Osmanlılar tarafından inşa edilen ve 1925 yılında Sırplar tarafından yıkılan Burmalı Cami'nin yeniden inşa edilmesini temin etmek için güçlerini birleştirmişler. Bu güç birliğini her alanda görmek isteriz.

***

Makedonya'da Türkler nüfusun yüzde 3.8 ilâ yüzde 5'ini oluşturuyorlar (rivayetler muhtelif). Ne var ki 120 sandalyeli Makedonya parlamentosunda sadece bir Türk var; üç Türk partisinin en büyüğü olan Türk Demokratik Partisi (TDP)'nin lideri Kenan Hasib. Koalisyon hükümetinde de bu partiden bir bakan yer alıyor; Devlet Bakanı Hadi Nezir.

Makamında görüştüğümüz Hadi Bey'den, parlamentoda Türklere 4 kişilik bir kontenjan ayrılması için yoğun gayret sarf ettiklerini ve bu konuda Makedon Başbakan'dan prensipte söz aldıklarını öğrendim.

İyi fikir. İnşaallah gerçekleşir.

***

Nüfusun yüzde 27 ilâ yüzde 35'ini oluşturan (rivayetler yine muhtelif) Arnavutlar, parlamentoda 29 milletvekili ile temsil ediliyorlar. En büyük Arnavut partisi olan Demokratik Bütünleşme Birliği'nin 18, diğer iki Arnavut partisinin toplam 11 sandalyesi var.

Kalkandelen'de (Tetova), koalisyon hükümetinin büyük ortaklarından olan Demokratik Bütünleşme Birliği Genel Başkanı Ali Ahmeti ile bir araya geldik. "10 yıl önce yaşanan ve Ohri Çerçeve Anlaşması'yla nihayete eren savaş, Arnavutlara ve diğer Makedon dışı unsurlara somut olarak neler kazandırdı?" diye sordum, çarpıcı bilgiler aldım:

"Polis teşkilatında Makedon olmayanların sayısı 170 idi, şimdi 2000. Orduda Makedon olmayan rütbelilerin sayısı 64 idi, şimdi 1500. Genel olarak kamu hizmetlerinde Makedon olmayanların oranı yüzde 3 (daha ziyade öğretmen) idi, şimdi bunu yüzde 18'e çıkarmak üzereyiz""

Ahmeti, Arnavutların Makedonya devletiyle bütünleşmeye hevesli olduklarını, bu yolda çok mesafe de alındığını, fakat bazı makamlara (cumhurbaşkanlığı, meclis başkanlığı, başbakanlık, içişleri bakanlığı, savunma bakanlığı, genelkurmay başkanlığı) Arnavutların yaklaştırılmamasının güvensizlik olarak algılandığını, entegrasyon sürecinin tamamlanabilmesi için Arnavutların bu makamlara da gelebilmesi gerektiğini söyledi.

***

Logos-A'ya da uğradım tabii. Mehmed Akif'i, Necip Fazıl'ı, İsmet Özel'i, Ali Bulaç'ı, Ahmet Davutoğlu'nu Arnavutçaya kazandıran efsanevi yayınevinin başında bulunan sevgili ağabeyim Adnan İsmaili güzel bir haber verdi: Arnavutların Müslümanlaşmasına ilişkin çalışmaları ve Osmanlı karşıtı tezlerle mücadelesi ile tanınan Kosovalı ilim adamı Necad İbrahimi'nin bütün eserlerini basmaya hazırlanıyorlarmış.

Yugoslavya döneminde İbrahimi'nin kitapları yasaktı. Hakikate olan bağlılığı yüzünden 7 yıl hapis yattı, dünyanın işkencesini gördü. Hâlâ o işkencelerin fiziki sonuçlarıyla mücadele ediyor. Cenâb-ı Allah yâr ve yardımcısı olsun.

Keşke Türkiye'nin de bir Logos-A'sı olsa ve İbrahimi'nin kitaplarını Türkçe okuyabilsek.

***

Makedonya'ya kadar gidip de Şerif Elezi'yi ve ailesini ziyaret etmemek olur mu?

Birçoğunuzun "Saraybosna Sevgilim" adlı amatör belgeselimden "pastacı-filozof" olarak tanıdığınız Şerif Elezi, Bosna direnişinin gizli kahramanlarından. Savaş arkadaşım. İHH'ya ve bilhassa bana çok büyük emeği geçti.

Birkaç yıl önce, doğup büyüdüğü topraklara, Gostivar'ın Rapçişte kasabasına döndü. Orada, ömrünün yarısını verdiği Saraybosna'nın hasretiyle yanıp tutuşuyor. Hasta. Çok hasta. Yenge hanım kulağıma eğilip "Hep bu Saraybosna hasretinden" diye fısıldadı.

Rabbimizden şifa diliyorum Şerif ağabeye.

Bu yazı toplam 2330 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar