Mahir Hammud’un Cuma Hutbesi

Mahir Hammud’un Cuma Hutbesi

Lübnan’ın önde gelen Sünni âlimlerinden Sayda şehri Kudüs Camii imamı Şeyh Mahir Hammud 29 Ağustos 2014 tarihli Cuma hutbesinde Gazze direnişinin yazdığı destana değinirken; direniş komutanlarının gereken yerlere gerektiği şekilde teşekkür edememelerinin

Lübnan’ın önde gelen Sünni âlimlerinden Sayda şehri Kudüs Camii imamı Şeyh Mahir Hammud 29 Ağustos 2014 tarihli Cuma hutbesinde Gazze direnişinin yazdığı destana değinirken; direniş komutanlarının gereken yerlere gerektiği şekilde teşekkür edememelerinin altında yatan sebeplere vurgu yaptı ve Arap rejimlerin ölüm sessizliğinin Gazze’yi bu tür zorunluklara ittiğini söyledi.

 

Şeyh Mahir Hammud’un 29 Ağustos 2014 Cuma tarihli hutbesi:

 

Gazze olağandışı zaferiyle kırmızıçizgileri aştı ve uluslararası arenada ve askeri anlamda tüm bilinenleri unutturdu. İsrail’in hayallerini yıktı ve Müslümanlar ve Arapların gelecek için, özellikle de İsrail’in akıbeti için umutlanmalarını sağladı.

 

Az sayıda mücahit sessizce, özenle ve kararlılıkla bir çalışma yürüttüler; İsrailli düşmanın iradesini kırdılar ve onu yenilgiye uğrattılar. Arap dünyası da Batı da komplo kurarak düşmana destek verdiler, buna karşılık direnişi bitirmeye, tünelleri yıkmaya, füzeleri yok etmeye çalıştılar. Ancak başarılı olamadılar.
Elbette Filistin halkının ortaya koyduğu birlik, zaferin en önemli sebeplerinden biriydi. Halkın direnişe kucak açması direnişin en büyük desteği oldu. Tüm bunlara karşılık bugün bizi üzen, zaferden sonra yapılan yorumların zaferin adına yakışmıyor olması… Direniş komutanları doğruları hakkıyla söyleyemediler. Hakkın tarafındakileri ya da komplocuları açıkça ortaya koyamadılar. Teşekkürü asıl hak edenlere gerektiği gibi teşekkür edemediler. Mesela Lübnan’daki direnişin temsilcisi olan Hizbullah ya da İran ve Suriye bu zaferin ortaklarıydılar. Büyük ya da küçük bir ortaklıkları vardı. Ancak mesela Halid Meşal yalnızca diğer bazı devletlere çokça teşekkür etti. Yine bu hususta tavrını net olarak ortaya koyan Ramazan Şallah da aslında teşekkürü hak etmediklerini bilmesine rağmen Mısırlı kardeşlerine teşekkürlerini sundu. Oysa bu kişiler sınır kapılarını kapatarak, kendilerini arabulucu gibi göstererek düşmanla işbirliğine girmiş olan kişiler… Direnişi sonuna kadar destekleyenlerle bu kişiler arasında bir fark yok mudur? Diğer yanda İsmail Haniye hiç kimseye teşekkür etmemeyi tercih etti. Mahmud Ez-Zahar ise farklı olarak askeri bir konuşma yaptı ve Filistin halkının talepleri yerine getirilmezse saldırılara yeniden başlayacaklarını duyurdu. Öte yandan aslında kararın Filistin yönetimi tarafından alınması gerekirken Mahmud Abbas savaş ya da barış kararını onaylayan taraf olmadı. Buna karşılık herkes Filistin’deki tavır birliğine özellikle de Kahire’ye giden ortak Filistin heyetine büyük teşekkür borçlu olduklarını ifade etti. Nitekim direnişin durumu Lübnan’da hatırlanacağı üzere büyük bir sıkıntıya sebep olmuştu.

 

Her türlü ihtimali göz önünde bulunduralım: Eğer İsrailli analistin söyledikleri doğruysa Mısır’ın tavrı olumlu da olabilir. Analist şöyle söylemişti: “Mısırlılar bizi yanılttılar. Bize istihbarat bilgilerine dayanarak direnişin füzelerinin çok olmadığını, 5 gün dayanmamız durumunda direnişin füzelerinin tükeneceğini söylemişlerdi. Buna dayanarak savaşa girdik. Onlar gerçekten füze durumunu bilmiyorlar mıydı yani?” Bu doğru mudur? Bilemiyoruz.

 

Filistin’deki üst düzey isimlerin yaptıkları konuşmalardan rahatsız olanlar bu konuşmaların sorumluluğunu kesinlikle direnişe ya da zafere yüklemesinler. Bu noktada sorumluluk Gazze’nin zaferi karşısında söylenmesi gerekenleri söyleyemeyen Araplara aittir. Gazze’nin zaferi Amerika ve İsrail’le ilişkilerini aza indirgeyemeyen bu kimselerin rezil olmalarına sebep oldu.

 

Ebu Velid (Halit Meşal) Batı’nın siyasetine tam bir bağlılık içerisinde olan Katarlı Arapların ortasındayken İran’ın maddi ve lojistik desteğinden söz edebilir mi? Ya da Ebu Abdullah (Ramazan Şallah) Gazzeliler için şahdamarı niteliğinde olan Gazze’ye yer altından ve üstünden ihtiyacı olan her şeyin ulaşmasını sağlayan sınır kapılarının bir gün bile açılmasına izin vermeyen Mısır’ı suçlayabilir mi? Mahmud Abbas direnişi barış-savaş kararları altında yok etmeye çalışan Batının ve Arapların baskılarına dayanabilir mi?

 

Gazze her şeyini ortaya koydu ve tüm dünyaya, Araplara, İslam ülkelerine büyük bir örnek oldu. Mustazaf halkların ufkunu açtı, sahte yapıları ortaya çıkardı. Efsanevi Gazze, Arap rejimlerinin kabullenemeyeceği bir örneği ortaya koydu. Bu yüzden şu andan itibaren bu zaferi karalamak ve bu sayede bu zaferin mazlum Arap halkları harekete geçirmesini engellemek için türlü faaliyetler yürütecekler. Bu durum bize Nisa Suresi 89. ayeti hatırlatıyor: “Onlar kendileri gibi inkâr etmenizi ve böylece onlarla bir olmanızı istediler.”

 

Filistinli yöneticilerden özür diliyoruz. Hata onların değil Arap rejimlerinin ve Batı ittifakının hatası… Zaferin tüm bu komplolardan daha güçlü olmasını umuyoruz.
Eskiler “Bir şeyin korunması ele geçirilmesinden daha iyidir” derler. Eğer geleceğe umutla bakmak istiyorsak her şeyden önce bu zafere sahip çıkmamız gerekiyor.

Rasthaber