Mahir Hammud'dan Karadavi'ye Eleştiri

Mahir Hammud'dan Karadavi'ye Eleştiri

Lübnan’ın önde gelen Sünni âlimlerinden Şeyh Mahir Hammud, bu haftaki hutbesinde Yusuf el-Karadavi’nin yılbaşı kutlamalarıyla ilgili açıklamasına değindi....

Lübnan’ın önde gelen Sünni âlimlerinden Şeyh Mahir Hammud, bu haftaki hutbesinde Yusuf el-Karadavi’nin yılbaşı kutlamalarıyla ilgili açıklamasına değinerek; , Hristiyanların adetlerinin taklidi konusunun tartışılması gereken fıkhi bir mesele olduğunu, ancak fıkhî konulardaki duyarlılığın siyasi konularda da dile getirilmesi gerektiğini vurguladı.

Şeyh Hammud’un 26 Aralık 2014 tarihli hutbesi şöyle:

“Şeyh Yusuf El-Karadavi’nin Doha’daki yılbaşı kutlamalarını eleştirdiğini duyduk. Karadavi bu kutlamaların Müslümanları Batılılaştırdığını, Müslümanların aynı hassasiyeti İslami günlere göstermediklerini düşünüyor. Bu yorumun benzerlerini çok eskilerden, köklü âlimlerden de duymuştuk. Bunlardan biri de İbn Teymiyye…

Bu noktada konuyu fıkhi açıdan değil, siyasi açıdan ele almak istiyorum. Öncelikle kendimize kim kimi taklit ediyor sorusunu sormamız gerekiyor. İnsan her zaman kendisinden daha üstün gördüğünü taklit eder. Şunu bilmeliyiz ki, Müslümanlar eğer yılbaşı kutlamaları gibi bazı adetleri ülkelerine taşıyorlarsa bunu Batı’yı taklit amacıyla yapmıyorlar. Öyleyse Batı’yı taklitten kastettiğimiz nedir?

Bir kere bugün tüm bu adetlere rağmen Müslümanlar büyük kalabalıklarla camileri doldurmaya devam ediyorlar. Ancak bir yanda da İslam adına birçok hatalar işleniyor. Mesela Karadavi… Uzun yıllardır İslami ilimlerle meşgul olmasının yanı sıra güçlü bir hitabete sahip… Üstelik petrol servetini elinde bulunduran tarafları etkileyecek bir gücü de elinde bulunduruyor.

Tüm bunlara sahip olan bu kişi kalkıp “Rasulullah yaşasaydı NATO’yla müttefik olurdu” diyebiliyor. Nitekim Karadavi’nin Libya, Suriye, Mısır gibi ülkelerde işlenen suçların şeri ortağı olduğunu da biliyoruz.

Sonra Karadavi’nin daima Suriye yönetimini eleştirmesine rağmen İslam’ın adını lekeleyen Nusra ve IŞİD’i eleştirmediğini de biliyoruz. Üstelik Suriye yönetiminin direnişi destekleyen, Gazze’yle ilişkili olan yegâne rejim olduğunu da biliyoruz.

Evet, Hristiyanların adetlerinin taklidi konusu tartışılması gereken fıkhi bir meseledir. Ancak çok büyük bir âlim topluluğu fıkhımızı bile etkileyen siyasi boyutu ihmal edebiliyor.

Üstelik bugün İslam adı altında hataların yapıldığı Lübnan’da, Musul’da vs. yaşayan Hıristiyanların direnişi desteklediklerini de biliyoruz. Bu anlamda bugün durumların değiştiğini ve Müslümanların bunu göz önünde bulundurmaları gerektiğini özellikle vurgulamalıyız.” 

 

islamianaliz