-Lübnan’ın eski başbakanı Saad Hariri’nin baş müsteşarı ve eski maliye bakanı Muhammed Şatah’ın öldürülmesinin ardından Lübnan’da sular durulmuyor. Nasıl ki Refik Hariri’nin ölümüyle ülke çapında bir Sünni şii çatışması ortaya çıkarılmak istenmişti, Şatah’ın ölümüyle de aynı yöntem takip edilerek Hizbullah ve ona destek verenlerle Hariri yandaşları olan Mustakbel partisi ve 14 Mart gurubu yıllar sonra yeniden karşı karşıya getirilmek isteniyor.

Şatah’a yapılan bombalı saldırıda orada bulunan Hariri koleji öğrencisi Muhammed el-Şaar da ağır yaralanarak kaldırıldığı hastanade ölmüştü. Şatah’ın cenazesi gibi el-Şaar’ın da cenazesi dün adeta Hizbullah aleyhine dönüştürülmüş protesto meydanı gibiydi. Cenaze namazına Lübnan müftüsü Şeyh Muhammed Reşid Gabbani de katılmak isteyince bu protestocu topluluk Şeyhi adeta linç etmek istedi.

Şeyh Muhammed Reşid Gabbani Sünni bir alim olmasına rağmen, Suriye meselesinde emperyalistlerin parmağı olduğunu söyleyerek Suriye hükümetini desteklediğini açıkladığı andan itibaren 14 Martçıların hışmından ve tehditlerinden kurtulamamıştı. “Ya defol bu ülkeden ya da biz seni kovacağız” sloganlarıyla sokaklara dökülen, facebook hesabı açarak imza toplayan bu gençler, Şaar’ın cenazesine katılan müftüyü linç etmek istedi.

“Allah’ın düşmanısın, defol buradan” sloganlarıyla camiden dışarı çıkması için tehditler savuran bu gurubun cenaze namazının kılınmasını engellemesi üzerine müftü Gabbani camiyi terk etmek zorunda kaldı. Ancak yine de sakinleşmeyen bu gurup, şeyhin camiden çıkmadığını zannederek uzun süre cenaze namazını kıldırmak isteyen imama izin vermeyerek etrafta şeyhi aradı.

Acaba bu oldukça tahammülsüzleşmiş olan ya da provokasyon amaçlı 14 Mart gurubu tarafından desteklendiği ve finanse edildiği düşünülen bu gençler, Şeyh Gabbani’ye ulaşsalardı, onu öldürürlermiydi sorusu Lübnan’daki herkesin kanını donduran bir soru olarak cevap bekliyor.

Hizbullah’a verdiği destekten ötürü can güvenliğinin olmadığını her seferinde bildiren Şeyh Gabbani’nin Sünni olması bile onu 14 Mart gurubunun hışmından kurtaramaması Lübnan içinde Hizbullah aleyhine başlatılan açık bir savaşın başladığının sinyallerini verir gibi. Diğer yandan, dün Cumhurbaşkanı Suleyman’ın Hizbullah’ın silahsızlandırılması ve terörist örgüt olarak kabul edilmesi için yıllarca çaba sarfeden Suudi Arabistan’dan kabul ettiği 3 milyar dolarlık bağış bu savaşın başlama bedeli gibi gözüküyor.

RASTHABER