Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Lokal ve enternasyonel olan

Uluslararası arenada kurallar belli bir kanun metnine sadık kalınarak işlemiyor. Bizatihi siyaset, kanunların küresel alandaki temsilcisi olarak işlev görüyor. Yani ortada kanun diye birşey varsa ki çoğu kez olmuyor, olsa da kaderini, siyaset belirliyor. Onun içindir ki hukuk siyasettir diyoruz. Bu cümle bana, siyaset bilimi alanında doktora çalışmalarıma başladığım yıllarda, uluslararası hukuk dersimizi veren hocanın bir hatırası. Derse ilk girdiği gün arkasında duran tahtaya ilk olarak bunu yazmıştı. Hukuk siyasettir. Yani hukuk siyasidir. Yani kanunlar siyaset çerçevesinde şekillenir.

Öyle değil midir, siyasetle en az ilgilenenimiz bile şunu bilir mesela. İktidarlar genelde seçim dönemlerinde en köklü değişimlere imza atarlar. Bazen diyesiniz sorasınız gelir: derdiniz neydi, bu denli koşturmaya, iki ayağı bir pabuca sokmaya, yıllarca durmuşken şimdi neden, seçime üç gün kala bu dramatik adım niye… Bu ve benzeri soruların muhatabı olabilecek sınırsız konu vardır, her ülkenin tarihinde. Aslında dert açıktır, tabiri caizse. Bir dönem kapanmadan, yeni bir dönem başlamadan halka dönecek olan parlamento olarak ele, avuca gelir, dişe dokunur değişimlere, gelişmelere, ilerlemelere imza attık diyebilmek… Bu da, ortaya konan gayretler samimi addedilirse, ilk seçimde oy olarak döner bu işte emeği olan bütün partilere. Diğerleri ise halkanın dışına atılır. Katatonik ve hantallıkla suçlanır. Risk almadıkları, çarçabuk hareket etmedikleri, zaman ve mekan baskısı altında ani kararlar alamadıkları için de horlanırlar. Oysa siyaset, zeka kadar çevikliği de gerektirir. Manevra alanını iyi tanzim edip kendi avantajına kullanmayı da beraberinde getirir, akıllı siyaset.

İç siyasette manevralar, inilen ve çıkılan yokuşlar, dönülen virajlar daha keskin ve kısa süreli olabilir. Dış siyaset dediğimiz ve uluslararası alanın hakimiyetindeki ülkeler ötesi oyun ise daha yavaş ve fakat dinamik bir şekilde gerçekleşir. İnsanlara kıyasla insanlar topluluğundan oluşan ulus devletlerin birbirleriyle iletişimleri başlangıçta ağır ağır işleyen bir makina misali çalışsa da zaman içinde çıkabilecek kıvılcımlarla yer yer dinamikleşir. Uzun müddet, olaysız ve sakin ilerlenilen sular ara ara tsunamilerle ülkelerarası ilişkileri yeni koordinatlara savurur.

Ancak şunu unutmayalım ki iç siyasetten farklı olarak ülkeler arası siyaset kısa dönemli değişimlerle kıpırdanma göstermez. Bir gecede kurgulanmaz, sahaya sürülmez. İç siyasetin aksine tolerans eşiği yüksektir uluslararası siyasetin. Riskler büyüktür zira. Risk altında olan kitleler de öyle. Yerelin yereli vardır da o veya öteki yönde bir aksiyon bir kentin sınırları içindekileri etkiler o kadar. Oysa dış siyasette, yerelin ötesinde, bölge kadar dünyanın geneli, oluşacak sonuçlarla yaşamak durumunda kalır. Hal böyle olunca da dış siyaset, bölgesel siyaset, iç siyaset birbirinden ayrılamaz şekilde içiçe geçer, etkileşimde kalır.

Rusya ve Türkiye ezeli rekabetliğin de sembolünü oluşturur. Bu rekabet onların doğal gaz ve benzeri enerji kaynakları açısından ortak çalışmalarına engel teşkil etmemiştir. Ama bu onların müttefik olduğu anlamına da gelmemiştir. Yaratılış gereği birbirine mecbur iki sınırdaş ülke hem dost hem düşmanlığı iki kanaldan yüzyıl boyunca sürdürmüştür. Türk işadamının Rusya’da tutuklanması gibi diplomasi atakları ise dışarıdakinin iç siyasete yansımasından başka bir şey değildir.

yeniakit

Bu yazı toplam 730 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar