Liselerde okutulan sosyoloji kitabında skandal 'din' tarifi!

Liselerde okutulan sosyoloji kitabında skandal 'din' tarifi!

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından liselerde ders kitabı olarak okutulan sosyoloji kitabındaki akıllara ziyan din tarifine bilim adamları ve entelektüel kesim büyük tepki gösterdi.

Gazeteci Yazar Rahim Er’in, Türkiye Gazetesindeki köşesinde duyurduğu skandal kitapta, Allah, nübüvvet ve vahiy yok sayılarak, dinin, korkularını yenmek için insanlar tarafından tasarladığı iddia ediliyor. 975-11-2523-5 ISBN numaralı kitabın 96. sayfasında din şu şekilde tarif ediliyor: “Genel olarak din, insanların anlayamadıkları, karşısında güçsüz kaldıkları doğa ve toplum olaylarını, tasarladıkları doğaüstü, gizemsel nitelikli güçlerle açıklamaya yönelmedir.”

2006 yılında basılan kitapta, hem dinin hem de tanrının insanın aklıyla tasarlanan varlıklar gibi gösterildiğini belirten sosyolog yazar İsmail Öz, kitaptaki ifadelerin kabul edilemeyeceğini belirterek dinin bilime, bilimin de dine tezat oluşturmadığının ve ortak bir zeminde durduklarının kabul edilmesi gerektiğini ifade etti.

Dinin kimsenin dışlayamayacağı kadar büyük bir gerçeklik olduğunun altını çizen Öz, “İnançsız bir gençliğin, suç üreten bir potansiyele sahip olduğunu bütün dünya kabul ediyor. Batı bile aksi yöndeki düşüncelerinden geriye döndü, vazgeçti ve din gibi bir gerçeği kabul eder duruma geldi. Dini dışladığınız zaman ortaya büyük problemlerin çıktığını görüyoruz” dedi.

Kitaptaki ifadelerin, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) kurulları tarafından gözden kaçırıldığını ve bakanlık düzeyindeki görevlilerin eserleri satır satır okuma şanslarının olmadığını söyleyen Öz, “Bugünkü genel yapı ve zihniyet itibariyle baktığımızda bu durumun komisyonlarda gözden kaçtığını düşünüyorum. Bugün çeşitli alanlarda mücadelesini verdiğimiz yapılanmalar var. Biz MEB’deki Talim ve Terbiye Kurulları’na belli dönemlerde kimlerin hâkim olduğunu da çok iyi biliyoruz. Paralel yapının önceki dönemde test ve ders kitaplarına hâkim olabilmek için her yıl içerikleri nasıl değiştirdiklerini, yayınevlerini batırdıklarını ve depolardaki milyarlarca liralık kitapları nasıl çöpe atıklarını biliyorum. Bu nedenle kitapların ne kadar titizlikle incelendiğinin hesabını iyi yapmamız gerekiyor” diye konuştu.

Bu bilgilerin ders kitaplarına girebilmesi için doktora seviyesinde gündeme gelmesi gerektiğini söyleyen İsmail Öz, “Bunları tüm dünyaya kabul ettirmemiz için bilimsel alanda dünya çapında değer görebilecek kıymette doktora seviyesinde gündeme gelmesi gerekiyor. Kendi aramızda yaptığımız sohbetlerin bilimsel açıdan bir değeri yok. Bilim dünyası şekillenirken bilimsel arenada o dönüşümün içerisindeki çalışmalarımız çok önemli” ifadelerini kullandı.

Söz konusu sosyoloji kitabının bir dostu tarafından kendisine iletildiğini, geldiğini ve inceledikten sonra hayretler içinde kaldığını belirten Türkiye Gazetesi yazarı Rahim Er, kitabın acilen okullardan kaldırılmasını ve bütün sosyal bilim kitaplarının da MEB tarafından yeniden incelenmesi gerektiğini söyledi. Kitapta gerçek din adına meçhul ve belli olmayan bir kavramdan söz edildiğini belirten Rahim Er, “Ülkemin liselerinde okutulan bir ders kitabı hakkında güzel şeyler söylemek, bunu yazan insanları methetmek ve dünyaya örnek göstermek isterdim. Kitabın Türkçesi inanılmaz derecede kötü, anlaşılması mümkün değil. Allah indinde din, İslam’dır ve bu ülkede din denildiğinde İslamiyet anlaşılır. İslamiyet, Allah’ın Peygamber ve kitaplar vasıtasıyla gönderdiği emirler bütünüdür. Bunu bir tarafa bırakarak meçhul, belli olmayan bir kavramdan söz ediliyor ve bu 18 yaşın altındaki gençlere ders kitabı olarak gösteriliyor. İktidar, ülkenin gençlerini kendi asli aidiyetlerine iadeye gayret ederken arka planda bunların olduğu görülüyor” dedi.

Okullardaki diğer sosyal bilim kitapları hakkında da endişelendiklerini söyleyen Rahim Er, “Bu kitabın acilen eğitimden çekilmesi ve bu vesileyle bütün sosyal bilim kitaplarının da MEB tarafından incelenmesi gerekiyor. Bu Sosyoloji kitabı biz de liselerde ve ortaokulda okutulan diğer sosyal ders kitapları hakkında da endişe meydana getirdi. Ayrıca inanılmaz bir batı hayranlığı var. Dünyada nerede âlim yetişmişse bunun hakkı verilmelidir fakat İslam âleminde hiç ilim adamı yetişmemiş gibi istisna olarak yalnızca İbn-i Haldun’u göstermek ve İmam-ı Muhammed Gazali’yi tahkir edercesine yermek ve onu ilmin karşısında gibi göstermek son derece yanlıştır” ifadelerine yer verdi. 


(İHA)