'Kurban kesen insanı IŞİD'le eşitlemeye çalışmak faşizm değilse nedir?'

'Kurban kesen insanı IŞİD'le eşitlemeye çalışmak faşizm değilse nedir?'

'Kurban kesen insanı IŞİD'le eşitlemeye çalışmak faşizm değilse nedir?'

Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, "Benim için kurban kesen ile IŞİD aynı duyguda" açıklaması ile tartışmaya yol açan ünlü ses sanatçısı Leman Sam'ın IŞİD benzetmesine tepki gösterdi. Kılıçarslan, "Kurbanını kesen insanı IŞİD ile eşitlemeye çalışacak kadar kendinden geçmek faşizm değilse nedir?" diye sordu. "Kendi inancının dünyadaki yegâne inanç, kendi hayat algısının dünyadaki yegâne hayat algısı olduğunu düşünme küstahlığından kaynaklanıyor bu ahmaklık" diyen Kılıçarslan, "İnsanların dinine, inancına, ibadetine küstahça, gerzekçe hakaret etmek faşizm değilse nedir" ifadesini kullandı. 

Kılıçarslan'ın Yeni Şafak'ta "İslamofobik Türk aydını" başlığıyla yayımlanan (7 Ekim 2014) yazısı şöyle:

Dünyanın herhangi başka bir ülkesinde, memleketinin insanlarının dinlerine, geleneklerine, ibadetlerine, en önemlisi inançlarına bunca cehaletle yaklaşan başka bir 'aydın tipi' var mıdır acaba?

Hadi Kamalist eğitim sisteminin yan etkisi olarak değerlendire-bileceğimiz bu 'umursamayan cehalet'i geçtik. 'Ben bu din diyanet işlerinden anlamam' yazabilen sosyologlara falan alıştık artık çünkü. İkindi namazının kaç rekat olduğunu bilmeden İslam dini üzerine ahkam kesebilen köşe yazarlarına falan da...

Bana sorarsanız, 90 yıllık bu Kamalist kesintinin oluşturduğu din cahili aydın tipi bile yeteri kadar sevimsizdir. Bir kez daha yazmış idim. Yazınızda, konuşmanızda, tezinizde 2002 yılının kalkınma rakamlarında bindelik düzeyde bir hata yapsanız kıyamet kopar. Herkes size yüklenir. Yazarlığınız, aydınlığınız, bilim adamlığınız yerden yere vurulur. Fakat İslam konusunda en temel çamları devirmeniz büyük bir sessizlikle, hatta daha da şaşırtıcı şekilde, büyük bir beğeniyle karşılanabilir.

Memlekette dinden anlamamak, dahası dinden anlamadan din üzerine söz alabilmek son derece alışılmış bir şeydir.

Doğrusu bu zihinle mücadele etmenin anlamsızlığını kavrayan Müslümanlar, bu cehaletle dalga geçme yolunu seçmişlerdir. Aklım erdi ereli Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet gibi gazetelerin ve pek çok 'aydın muamelesi gören' yazarın İslam dini konusundaki bilip bilmeden kestikleri ahkâmlar alay konusudur çevremde.

Fakat son yıllarda bu durumda küçük bir değişiklik var. Nedir o? Bu 'kendisine aydın muamelesi yapılan' güruh, sadece cehaletleriyle değil, dümdüz İslam düşmanlığıyla mukayyet hale geldiler.

Bu düşmanlığın son örneği, Kurban Bayramı'ndan hemen önce geldi. Hem de 'dün gece hiç tanımadığı bir erkeğe usulca sokulup merhaba diyen' bir şarkıcıdan. Bayramda kurban kesen Müslümanları IŞİD ile eşitleyen ahmakça cümleler kurup ardından da kendini savunmak için 'hepiniz salaksınız ve de cahilsiniz bi kere tamam mııı' falan gibi şeyler yazdı.

Yine dönelim şu gayet kullanışlı 'dünyanın hiçbir yerinde' kalıbına. Dünyanın hiçbir yerinde bir şarkıcı, halkının ibadet ve geleneklerinin üzerine bu denli rahatça kusamaz kinini. Kusturtmazlar.

Sakın yanlış anlaşılmasın. Herhangi birinin kurban ibadetini kabul etmeme, beğenmeme, hatta saçma bulma hakkı vardır. Fakat bunu düşmanlıkla yoğrulmuş bir kinle, faşistçe bir ahmaklıkla ifade etmeye hakkı da yoktur, haddi de.

Yine yanlış anlaşılmasın. Bu düşmanlığı üzerimize kusan abla hayvanları çok seviyor olabilir. Pür vegan olabilir. Hayvan derisinden imal edilmiş hiçbir eşya kullanmıyor olabilir. Köpeklerini bile içinde hiçbir hayvansal ürün bulunmayan yemlerle besleyebilir. Bütün bunlar, ablanın yaşamsal tercihlerinden kaynaklanmaktadır. Abla, hayvansal gıdaların tüketilmemesi gerektiğine inanmaktadır. Hayvan derisinden eşyanın kullanılmaması gerektiğini düşünmektedir. Bütün bu tercihleri 'inanç alanı'ndan kaynaklanmaktadır ve saygıdeğerdir. Fakat bütün bunları böylece yapıyor, yaşıyor olması hiçbir şekilde benim neye nasıl inandığıma, neyi nasıl yaşadığıma karışma hakkı vermez/veremez ona. Ahmaklıktır bu.

Kendi inancının dünyadaki yegâne inanç, kendi hayat algısının dünyadaki yegâne hayat algısı, kendi yaşamsal düzleminin dünyadaki yegâne yaşamsal düzlem olduğunu düşünme küstahlığından kaynaklanıyor bu ahmaklık. Dümdüz faşizmden yani...

Kendi çocuğunu dilediği gibi yetiştirme hakkını kimseyle paylaşmaya yanaşmadan başkasının çocuğunun nasıl yetiştirileceğine karışmak faşizm değilse nedir?

Kurbanını kesen insanı IŞİD ile eşitlemeye çalışacak kadar kendinden geçmek faşizm değilse nedir?

İnsanların dinine, inancına, ibadetine küstahça, gerzekçe hakaret etmek faşizm değilse nedir?

Yine de dikkat isterim. Bu abla, kendi yaşam tarzının tutarlığı ile bir cevap verilmeyi hak ediyor. Kurban Bayramı'na 'vahşet' deyip, kısa bir süre sonra instagram hesaplarından nar gibi kızarmış etleri paylaşmaya başlayacak 'çakma beyaz' ahmaklara yarım satır bile yazmayı zül addederim.

Ne diyordu Boccaccio: 'Şey yapalım birader. Sen köşeden iki domatesle birkaç biber al. Onları kurban etiyle... Mis valla.'

T24