'Kozmik Oda'da ihbarcı bulunamadı, dosya kapandı

'Kozmik Oda'da ihbarcı bulunamadı, dosya kapandı

Bülent Arınç'a suikast girişimi davasında verilen takipsizlik kararında, ihbarcının bulunamadığı belirtildi

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, kamuoyunda "Kozmik Oda" soruşturması olarak anılan ve bazı Seferberlik Tetkik Kurulu Personelinin adının karıştığı soruşturmaya ilişkin takipsizlik kararında, soruşturmanın Ankara Emniyet Müdürlüğüne gelen ihbar telefonu üzerine başlatıldığı, ihbarın Keçiören'deki bir telekom bayisinden yapıldığı, iş yerinde kamera bulunmadığı ve ihbarcının tespit edilemediği belirtildi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "mağdur" olarak yer aldığı kararda, 38 kişi "şüpheli" olarak gösterildi ve soruşturmanın, "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, silahlı terör örgütüne üye olma, kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmeye teşebbüs" suçlarından yürütüldüğü bildirildi.

Araştırmalar sonucunda, ihbarın, Keçiören'deki bir telekom bayisinden yapıldığı, iş yerinde kamera bulunmadığı ve ihbarı yapanın tespit edilemediğine yer verilen kararda, ihbara konu araçlardan birinin Genelkurmay Başkanlığına, diğerininse araç kiralama şirketine ait olduğu ve şüpheli E.Y.B'nin 19 Aralık 2009'da kiralandığının belirlendiği anlatıldı.

Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerinin E.Y.B'den "yutmak üzereyken elde edildiği belirtilen" kağıttaki adreste Başbakan Yardımcısı Arınç'ın yanı sıra milletvekilleri, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan, emekli ve esnaf kişilerin ikamet ettiği ve apartman girişinde kamera sisteminin bulunmadığı anlatılan kararda, bu şüphelinin üst aramasında elde edilen adresin ise Dikmen'deki Milli Savunma Bakanlığı Lojmanlarına ait olduğu ve burada bir askeri personelin ikamet ettiğine dikkat çekildi.

DEVLET SIRRI TARTIŞMALARI

Takipsizlik kararında, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimliğinin, "Kozmik Oda"da arama yapılmasına ilişkin kararları değerlendirilirken, CMK'nın 47/1. maddesinde, "'Bir suç olgusuna ilişkin bilgiler, devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz. Açıklanması, devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgiler devlet sırrı sayılır'' denildiğine; 125/2. maddesinde ise devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgelerin ancak mahkeme hakimi veya heyeti tarafından incelenebileceğinin düzenlendiğine işaret edildi.

Kararda, şöyle denildi: "CMK'nın hükümleri dikkate alındığında; devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler ancak dava açılan mahkeme hakimi veya heyeti tarafından incelenebilir. İnceleme sırasında cumhuriyet savcısı, zabıt katibi, taraflar veya avukatlar hazır olamaz. Devlet sırrı niteliğindeki belgelerde suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte bilgiler, hakim veya mahkeme başkanı tarafından tutanağa geçirilir. Hakimin soruşturma evresinde delil araştırması yapması hukukumuz tarafından kabul edilmediği de dikkate alındığında, soruşturma safhasında (ya da dava açılmadığı takdirde) devlet sırrı niteliğindeki belgelerin hakim ya da cumhuriyet savcısı tarafından incelenmesi mümkün değildir. 

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimliğinin 26 Aralık 2009 tarih ve 2009/1066 değişik iş sayılı kararı doğrultusunda, Genelkurmay Başkanlığı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığına ait 11 ve 16 nolu odalarda nöbetçi hakim tarafından CMK'nun 116. maddesi uyarınca arama ve inceleme işlemi yapıldığı, arama ve inceleme işlemleri sırasında dijital belgelerde yer alan içeriklerin 1,5 terabaytlık sabit diske alındığı, 'devlet sırrı' niteliğinde bilgi ve veriler içerdiği kabul edilen bu verilerin dava açıldığı takdirde mahkemeye sunulması, dava açılmadığı takdirde ilgili kuruma iade edilmesine karar verildiği belirlenmiştir. 

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2 Ocak 2010 tarih ve 2010/1 sayılı kararında da CMK'nun 125. maddesi kapsamındaki devlet sırrı niteliğindeki belgelerin soruşturma safhasında hakimlikçe incelenmesinin mümkün olmadığına, hakimlikçe yapılan işlemlerin ise CMK'nın 116 ve 119. maddesi uyarınca yapılan arama ve inceleme işlemi olduğuna karar verildiği belirlenmiştir. 

Mahkemenin kararlarında belirtildiği üzere, devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve verilerin ancak dava açıldığı takdirde mahkemeye sunulmasının, dava açılmadığı takdirde ise ilgili kuruma teslim edilmesinin gerektiği, bu belge ve verilerin soruşturma safhasında cumhuriyet savcısı ya da hakim tarafından incelenemeyeceği değerlendirilmiş ve 1,5 terabaytlık sabit diske alınan imaj ve içerikleri devlet sırrı niteliğinde kabul edilerek cumhuriyet savcılığımızca incelenmemiştir. 

Bu tespitlerin haricinde Genelkurmay Başkanlığı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığına ait 11 ve 16 nolu odalarda 26 Aralık 2009 - 20 Ocak 2010 arasında arama ve inceleme işlemi yapan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi nöbetçi hakimliğinin, cumhuriyet başsavcılığına gönderdiği bilgi ve belgelerin şüpheliler isnat edilen soruşturma konusu olay ve eylemler ile irtibatı tespit edilememiştir. 

Hakimlik tarafından gönderilen bilgi ve belgelerin Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığının askeri kadro görevleri ile ilgili bilgi, belge ve yönergeler (istihbarat çalışmaları, etütler v.s)  olduğu, belge içeriklerinde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eylemleri ile ilgili herhangi bir bulgu, içerik, plan, kroki, görevlendirme ve iş bölümü bulunmadığı anlaşılmıştır."