Koruyucu Hukuk /İslam Hukuku (KİTAP)

Koruyucu Hukuk /İslam Hukuku (KİTAP)

İbrahim Küçük'ün kaleme aldığı "Koruyucu Hukuk /İslam Hukuku" kitabı çıktı...

Seyyid Ali Küçüködük müstear ismiyle yayınlanmış olan kitapçıktan günümüzdeki sosyal ve hukuksal problemleri koruyucu tıp ikizlemesi ile ele alıp koruyucu hukuk bakış açısı ile değerlendirilmiştir. İslam Hukuku'nun koruyucu/ önleyici bir hukuk metodolojisi ile işleyip, vahiy eksenli insan okumaları yaparak fıtrata uygun bir hukuk sistemi olduğunun altı çizilmektedir. 

Not: Kitaptan elde edilebilecek bir gelir kaygısı olmayıp, olası maddi kazanımlar kitabı telif eden yazar tarafından peşinen vakfedilmiştir.

 

Kitabın Önsözünden...

 

Rahman, Rahim olan Allah’ın adı ile. Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. 
Salat ve selam Muhammed Mustafa’ya olsun. Ehl-i Beyt’e, Muhammed’in (Sav)  Aline ve Ashabı’na selâm olsun.  
Yüzyıllar önce insan, cahiliye kuşatmışlığının zindanında ömür sermayesini
tüketirken, onursal çıkış yolu bulamayıp leke taşıma kaygısı ve fakr-u zaruret sebebi ile diri diri kızını toprağa gömebilen vahşetin baş aktörü olarak sahnede yerini almıştı. Bugün ise; sahne, kostüm, dekor değişse de insan, cahiliye kuşatmışlığının buz kesmiş zifiri karanlığında konfor içerikli “benlik zindanının” ortasında eriyip gitmekte olan ömür sermayesinin damlacıklarını dahi sayamayacak kadar bulanık bir şuursuzluk içerisindedir.
    Halklar, mazlum yığınlar olduklarını fark edip mevcut otoritenin sağır kulaklarına işaret dili ile haykırıp seslenebildiklerinde, vicdan ve akıl vadisinden gelecek olan çığlıksı, haykırıksal, isyansı ve insansı feryat şu olacaktır: “Yönetici, otorite, kanun koyucu ve rabliğini ilan etmişler dinleyin! Bize çağlar atlattınız, bineklerimiz mekanik, barınaklarımız kıl çadırdan yalıtımlı sitelere evrildi. Kıyafetlerimiz çuvalsı yamalı abayeden ütülü, pamuklu giysilere döndü. Cahil anne babamız vardı. Artık okuma yazma bilen hatta doktor, öğretmen, mühendis, mimar, eczacı anne ve babalarımız olabildi. Herhangi bir ihtiyacımızı gidermek için yanımızda bir kaç çuval tahıl ile pazarın yoluna düşmüyoruz. Cebimizdeki nakit ve kredi kartı ile lüks alışveriş merkezlerinden dilediğimizi alıyoruz.
    Eskisi gibi sıtmadan, vebadan, veremden binlerce on binlerce insan ölmüyor. Ama yeryüzünde her saniye cinayet, terör ve muhtelif sebeplerle insanlar katlediliyor.
    Eskisi gibi yol kesici eşkıyalar yok. ”Ya malını ya canını” diyen yok. Ama şimdi “Hem malını, hem canını” diyen çok. Ey otorite, ey kanun koyucu, ey yönetici neden her şey ilerlerken mazlumların hakları daha çok gasbedilir oldu. Kızlarını diri diri toprağa gömen cahil atalarımızı(!) katil eden onuru ve kızlarını diri diri sokağa düşüren eski katilin yeni torunu, onursuzluğunun ve acziyetinin farkına varamayacak kadar şuursuzlanması sana kendini güvende hissettirse de aslında biliyoruz ki bizlerin güvensizliği, sana kendini güvende hissettiriyor. Bir gün mazlum halklar güven hislerinin oluşum sürecini ve onurunu tattıklarında bil ki ey otorite sen asla güvende olmayacaksın.”
    Halkların bu sorgucu, ayağa kalkıcı, devrimsel, devrimci akıl yürütmesi akıl ve bilgi tohumunu bilinç tarlasında yeşertecek, zulmün kale duvarlarının derzleri arasında gün be gün büyüyerek tepeden temele kadar inen incir ağacı görünümlü, sarmaşıkımsı koca bir çınar ağacı olacaktır. Dallarının gölgeli uzantısı Buda’nın toprağına da, mazlum Kızılderili’nin  zaten hiç olmamış mezarına da gün ışığı olacaktır.
    İşte, can cevherinin akıl ziyası ile nurun aydınlığa erip meyve tadında nesiller ile “Dünya gölgeliğinde” insanca yaşamaya katkı sağlama ümidi ile nacizane satırları karalamak istedik.
    İnsanı diğer canlılardan ayıran akıldır, deriz. Ancak aklın kendi başına varlığını yeterli görmek nedenli akıllıcadır? Aklı olmayan bir bineğin veya bir ineğin binilip sağılmasından çok daha öte kullanılıp sömürülen halkların akılları, bilinçleri yok edilmişken teknik aletler kullanıyor olmak, okur yazar olmak mı bizi diğer canlı türlerinden ayıran unsurlardır?
    Otoriteler yolunda gitmeyen herhangi bir şey olduğunda tedbir alıp işi düzene sokma konusunda mahirdir? Vergi yasaları vergi toplamada yetersiz kaldığında yeni yasalarla tedbir alır. Üretimi aksatacak unsurlar olursa gereğini yapar. Hatta üretimi arttırıcı ARGE’ler yapar. Küresel gücü elinde bulunduran firavuni otorite hukuksal nizam konusunda işler yolunda gitmediğinde neden iyileştirme yolu aramaz? Cinayetler, soygunlar, tecavüzler, dinsel ve ırksal aidiyete endeksli suçlar her yıl katlanarak artarken neden işler oluruna, gidişine terk edilir?
Düşünün ki insanları tedavi etmek için büyük bir hastane ve tıp fakültesi açılsa ve o hastanede ve fakültede başarısızca ameliyatlar, tedaviler sebebi ile istatistiksel olarak ölüm ve hasta sayısı artsa, bu hastane ve tıp metodu sorgulanıp mesul tutulmaz mı?
Peki; bireysel ve toplumsal bazda insanları can, akıl, din, nesil-ırz ve mal emniyetlerini sağlayıp hukuksal hastalıkları gerekirse operasyonel tarzda müdahale ile gidermekle sorumlu adliyeler ve hukuk fakülteleri, her yıl artan suç, suçlu ve mağdur sayısına rağmen neden sorgulanmaz? ”Kim nerede neyi yanlış yapıyor, nasıl düzelir?” Sorusu neden sorulmaz?
Bu sorgu  bir müslüman tarafından yapıldığında “şeriat istemi” olarak algılanıyor. Hoş, bir müslüman kominizim isteyecek değil elbet. Lakin konu o değil. Konu şu: İslâm Dini içerisinde müslüman olsun olmasın insanı ilgilendiren “Beş Emniyet” alanı vardır. Can, akıl, din, nesil ve mal emniyeti olarak İslâm’ın ve İslâm Hukuku’nun ana gayelerinde yerini almış durumdadır. İnsanca, güven ve huzur içerisinde yaşayıp gelecek nesillere taşınabilen bu güvenlik kalkanına, zırhına bürünmek için müslüman olmak şartı aranmaksızın “Güzel ahlak” sahibi bir insan olmaklık başlangıç için yeterli olacaktır.
Elinizdeki kitapçık birey ve toplum için “Beş Emniyet”in nasıl, ne şekilde, neden oluşturulduğunu izah etmek için kaleme alındı. İslâm’ın sadece ibadetleri düzenleyen bir “Din” olmayıp, aynı zamanda kendisine inanan ve inanmayan tüm bireylere ve toplumlara hukuksal korunaklı bir barınak olan nizam olduğunu beyan etmek niyeti ile oluşturuldu. İlk sayfalar da Türkiye ve Batı dünyasının suç istatistiklerinden örnekler vererek “Beş Emniyet”in nedenselliğine, gereksinimine vurgu yapmak istedik. Hata ve kusurlar biz aciz kullardan, muvaffakiyet Allah’tandır.

 

Kitap Temini İçin TIKLAYIN...