'Kobani'ye Muhtaç Kaldılar'

'Kobani'ye Muhtaç Kaldılar'

HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, PYD ile birlikte operasyon gerçekleştirmek zorunda kaldığını söylediği iktidarı eleştirdi: Hem yardımını alacaksınız, hem de terör örgütü demeye devam edeceksiniz.

 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin meclis grup toplantısında iç güvenlik paketi yasa tasarısını, partisine yönelik saldırıları ve AK Parti hükümetinin Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nun nakli hakkındaki tutumunu eleştirdi.

Hükümetin Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nun nakli sırasında 'yenilginin üstünü örtmeyi çalıştığını' söyleyen Yüksekdağ, "Gerçek zaferler kazanamadıkları için sahte zaferleri kutluyorlar. Türbenin yerinin değiştirirken arkada bıraktıklarını berhava etmek zorunda kaldılar. Suriye politikaları o yıktıkları türbe ve karakolun enkazının altında kaldı. Suriye politikaları daha evvel de Kobani zaferinin altında kalmıştır" dedi.

‘Hem yardımını alacaksın, hem terör örgütü diyeceksin’

Yüksekdağ, hükümetin Kobani'de Kürt güçleriyle savaşan IŞİD'i desteklediğini savundu:

"Düne kadar düşmesi için kendini paraladıkları Kobani’ye bu operasyon için muhtaç kaldılar. Kobani’nin yenilmesi için elinden geleni ardına koymayanlar, YPG güçleriyle birlikte operasyon gerçekleştirmek zorunda kaldılar. Bugün Süleyman Şah Türbesi, Kobani sınırlarındaki bir alandadır. Türk bayrağı bugün Kobani ve Rojava halkının güvencesiyle orada dalgalanıyor. Bugün cumhurbaşkanı yardımcısı hâlâ ‘PYD bizim için terör örgütüdür’ diyor. Hem yardımını desteğini alacaksınız, hem de terör örgütü demeye devam edeceksiniz.

İktidar nasıl YPG, YPJ ve PYD ile birlikte operasyon düzenliyorsa, Kobani sınırını da açmalıdır. Mürşitpınar Sınır Kapısı hâlâ ambargo uygulamak için kapalıdır. Bugün yapılması gereken Rojava kantonlarını tanımak ve bölgede yeni dönemin kapısını açmaktır.”

'Sivil darbe teşebbüsü'

İç güvenlik paketi yasa tasarısını ve meclisteki şiddetli tartışmaları eleştiren Yüksekdağ, şöyle konuştu:

"Halkımızın sokakta dile getirdiği bütün karşı çıkışlara rağmen AK Parti baskı, sıkıyönetim, OHAL [Olağanüstü Hâl] paketini gündeme getirdi. Mecliste yasaya karşı çıkan vekillerimize karşı bir linç saldırısı düzenlendi. Türkiye’de sivil bir darbe teşebbüsü gerçekleştirildi. Bu paket onaylanırsa AKP’nin başını çektiği darbeci zihniyet hüküm sürecek, AKP mutlak hegemonyasını kurmaya çalışacak. Fiili meşru mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de devam ettireceğiz. Bu zamana kadar bütün Türkiye halkları, ne kazandıysa fiili meşru mücadeleden kazandı."

‘Bu paket savaş paketidir’

Yüksekdağ, paketin Kürt sorununa çözüm sürecini de baltalayacağını söyledi:

“Böyle bir yaşam tasarımı olabilir mi? Bütün yurttaşların bilincini tutsak etmek için uğraşan saldırı zihniyeti ve pratiği var. Savaş paketidir bu. Bu paketi çıkarmak için uğraşırken aynı zamanda ‘barış’ ve ‘çözüm’ diyorlar. Savaş diliyle çözüm ve müzakere sürecini güvenceye alamazsınız. Barış kelimesini sağa sola saldırmak için kullanmayın. HDP var olduğu ve mücadele ettiği için hâlâ bir barış umudu var, varsa eğer… Biz bunu AKP hükümetine lütuf olsun diye değil, Türk halklarına söz verdiğimiz için yapıyoruz. AKP hükümeti sorumsuz yaklaşımıyla çözüm dinamiğini yıkmak için elinden ne gelirse yapıyor. 

Çıkıp PKK’ye silah bırakma çağrısı yapıyorsunuz. Ama kendiniz daha da fazla silahlanıyorsunuz. Bu yasa, devletin militarist bir şekilde yönetilmesi yasasıdır. Sizin silah bırakmıyor dediğiniz PKK bütün saldırılara rağmen verdiği sözün arkasında durup 2 yıldır kurşun sıkmıyor. Verdiği sözü tutmayan AKP hükümetidir.”

'Sarayı nereye taşıyacaksınız?'

HDP Eş Başkanı Yüksekdağ, AK Partililer de dahil olmak üzere herkesi tasarıya karşı çıkmaya çağırdı. Tasarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'sipariş'iyle çıkartılmaya çalıştığını söyledi:

"Başkanlık sistemi için bu kadar diretiyorlar. Bu faşist saldırı yasası, başkanlık sistemini zorla, entrikayla, hileyle sağlamak isteyen birisinin güvencesi için çıkartılmaya çalışılıyor. Buna itiraz edecek herkesi devlet terörüyle sindirmek için çıkarılıyor. Bu yasayı çıkartsalar da saraylarını, iktidarlarını koruyamayacaklar. Başarısız Suriye politikanızı Süleyman Şah Türbesi’nin yerini değiştirerek kurtardınız. Bu yasadan sonra sarayın yerini değiştirmeniz kolay olmayacaktır. Sarayı nereye taşıyacaksınız?"

İç güvenlik paketi yasa tasarısıyla valilere olağanüstü hâl ilan etme yetkisi verileceğini söyleyen Yüksekdağ, “Valiler bütün il sınırları içerisindeki milyonlarca insanı gözaltına alma yetkisine kavuşacak. Birinin çantasında kazara biber gazı mı çıktı, ona verilen ceza tacizciye tecavüzcüye verilenden daha az olacak. İnsanlar olağan şüpheli kabul edilecek. Polisin kafası atmışsa yanından geçeni hiçbir gerekçe göstermeksizin, savcı iznine gerek olmaksızın 48 saat gözaltında tutabilecek” dedi.

‘Paket ve seçim için partimize saldırılıyor’

HDP binalarına saldırılar düzenlendiğini belirten Yüksekdağ, şöyle konuştu:

"İç güvenlik paketini meclisten geçirmekten zorlandıkları bir süreçte parti binalarımıza ırkçı, faşist saldırılar düzenleniyor. Bu saldırıların her birisi, Türkiye toplumunun özgür seçim yapmasını engellemek için devreye sokuluyor. Mecliste milletvekillerimizi linç etmek için saldıran kimse, Ege’de, Trabzon’da, Kayseri’de, Ankara’da saldıran onlardır. Bilinçli bir şekilde 2015 seçimleri öncesinde partimizin istikrarlı yükselişini durdurmak ve iç güvenlik paketini çıkarabilmek için çatışma çıkartmak amacını gütmüşlerdir.

12 ilde eşzamanlı olarak parti binalarımıza saldırı düzenlendi. Sincan’da gerçekleşen saldırıda hem öldürme kastıyla parti binamıza silahlı bir şekilde giriyorlar, Kobanili çocuklar için toplanmış 4 bin 500 lirayı da gasp ediyorlar. Sadece faşist değil, yağmacı hırsız bir anlayışla karşı karşıyayız. Evleri basıp linç provaları yapıyorlar."

‘Kim saldırttıysa öldüren de odur’

Yüksekdağ, Ülkü Ocakları'nın Ege Üniversitesi sorumlusu Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun öldürülmesi hakkında ise şunları söyledi:

“Ege Üniversitesi’nde bir saldırı düzenleniyor. Bir kişinin ölümüne yol açıyor. Karşıt görüşlülerin çatışması sonucu olan bir saldırı deniyor. Kimse konuşmuyor ama biz Ege Üniversitesi öğrencileriyle konuşuyoruz. 15 genç kampüste stand açmış. Yüzde 90’ı dışarıdan getirilmiş 150 kişilik ırkçı-faşist grup 15 kişiye saldırılıyor.

Bir kişi ölüyor. Failinin açığa çıkarılması için yaptığımız çağrılar karşılıksız kalıyor. Kaçmak zorunda olan o 15 öğrenci mi bu cinayetin sorumlusudur? Böyle bir akılsızlık ve vicdansızlık olur mu? O 150 kişiyi 15 kişiye kim saldırttıysa, o kişiyi öldüren de odur. 15 kişi arasındaki o saldırıda yaralanan genç bir arkadaşımız yoğun bakımda. Onlar da tehdit altında şimdi."

Kadın cinayetleri ve işsizlik

HDP Eş Başkanı, kadın cinayetleri ve işsizlik hakkında da konuştu:

“Son bir haftada Özgecan Aslan’ın ölümünden beri 7 kadın öldürüldü. Defalarca çağrı yapmamıza rağmen kadın cinayetleri mecliste görüşülmüyor. Kadınlara şiddet anlamına gelen yasa görüşülüyor çünkü.”

“Türkiye’de bir milyondan fazla üniversiteli işsiz var. Onlarca aşamadan, sınavdan geçip emek verdikten sonra üniversitelilerin işsizlikle karşı karşıya kalmaları kâbus. Aileler varlarını yoklarını feda ediyorlar. 300 bin öğretmen işsizlik kâbusunu yaşıyor. İşsizlikle aza kanaat etmeye zorlanıyorlar. Bugün 300 bin öğretmenin işbaşı yapması çok mu zor? Saray yapacağınıza okullara ek derslik yaparsanız, bu sorunu çözersiniz. 30-40 kişilik sınıflarda eğitim görmek zorunda kalan çocukları da rahatlatırsınız.” 

Kaynak: Al Jazeera