Kısa ve öz olarak Karabağ meselesi

Kısa ve öz olarak Karabağ meselesi

1. "Karabağ" ve "Dağlık Karabağ" ifadelerini genellikle aynı anlamda kullanıyoruz. Halbuki "Dağlık Karabağ" (yahut "Yukarı Karabağ"), Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinin diğer ismi değil, o bölgenin bir parçasına verilen isimdir. Karabağ'ın toplam yüzölçümü yaklaşık 18.000 kilometrekare, Dağlık Karabağ'ın yüzölçümü ise 4392 kilometrekaredir.

2. Dağlık Karabağ, Sovyetler Birliği zamanında, resmi olarak Azerbaycan'a bağlı -fakat fiiliyatta Azerbaycan'ın kontrolü dışında- özerk bir bölgeydi. 1989 sayımına göre Dağlık Karabağ nüfusunun ezici çoğunluğu (yüzde 75) Ermeni'ydi.

3. Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecinde Ermeniler Dağlık Karabağ'a 'el koymaya' kalkışınca, Azerbaycan yönetimi Dağlık Karabağ'ın özel statüsünü kaldırdı. Bunun üzerine çıkan savaşta, Rusya'nın desteklediği Ermenistan, Dağlık Karabağ ve etrafındaki 7 "rayon"u -idari bölgeyi- ele geçirdi (Bu "rayon"lardan Laçin ve Kelbecer, Yukarı Karabağ'ı Ermenistan'a bağlıyor). Azerbaycan'ın beşte birini teşkil eden sözkonusu topraklardaki 1 milyon Azeri, ülkenin diğer bölgelerine hicret etmek zorunda kaldı. Bu arada Dağlık Karabağ Ermenileri bağımsızlıklarını ilan ettiler, fakat Ermenistan'dan başka hiçbir devlet bu "bağımsızlığı" tanımadı. Uluslararası hukuka göre Karabağ'ın tamamı Azerbaycan'a ait.

4. Ermenistan'ın muradı Dağlık Karabağ'ın 'Ermeniliğini' Azerilere -ve cümle âleme- kabul ettirmekten ibaret; Azerbaycan toprağı olduğunu inkâr etmediği diğer "rayon"ları ise bu amaçla pazarlıkta kullanabileceğini düşünerek işgal altında tutuyor.

5. Türkiye, işgalci Ermenistan üzerinde baskı kurmak için, bu ülke ile arasındaki sınırı kapattı.

6. İşgal sorunu 15 yılı aşkın bir süredir devam ediyor, fakat Azerbaycan'ın hâlâ bir çözüm perspektifi yok. İşgalin hiçbir faydasını görmeyen, ama çok zararını gören (Türkiye kapısı kapalı olduğu için dünyaya açılamayan, Rusya'nın bir uydusu olmaktan öteye geçemeyen, enerji ve demiryolu hatları gibi Avrupa bağlantılı bölgesel refah projelerinden dışlanan, fakru zarureti derinleşen, vatandaşları tarafından terk edilen, gittikçe ıssızlaşan) Ermenistan da kendi zaviyesinden bir çözüm perspektifi geliştiremedi. Statüko kilitlendi.

7. Kilidi açmak, statükoyu değiştirmeye matuf bir adım atmak, çözüm sürecini bir yerden başlatmak Türkiye'ye düştü.

8. Türkiye Ermenistan'a uzun süredir şöyle bir telkinde bulunuyor: "Önce Yukarı Karabağ'ın bağımsızlığı tanınsın" dayatmasından vazgeçip Azerbaycan topraklarından çekilmeye başlayacağınızı taahhüt edin, biz de buna mukabil bir adım atalım. Çekilmeye başlayın, biz de siz çekildikçe yeni adımlar atalım.

9. İşgal altındaki toprakların Azerbaycan'a tedrici olarak iadesini temin etmeyi, Ermeni-Türk meselesinde yeni bir sayfa açarak Türkiye üzerindeki uluslararası baskıları hafifletmeyi ve bölgede bir barış, güvenlik ve refah düzeni kurmayı hedefleyen hükümetin Ermenistan yönetimiyle imzaladığı protokoller, çözümün ilk adımıdır. Bu protokollerde Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarından çekilmeye başlaması zikredilmiyor, fakat protokollerin arka planında bu hususun kesinlikle yer aldığını bilen biliyor.

10. Protokollerle ilgili tartışmayı -ve işgal sorununa tedrici çözümle ilgili ayrıntıları- gelecek yazıya bırakıyorum (nasipse).

yeni şafak

Bu yazı toplam 3287 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar