Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Kim, kime, niçin saldırıyor!

Bu saldırı Türkiye’ye.. Tetikçinin kim olduğu çok önemli değil. Saldırganı tanıyoruz.. Dün soğuk savaşın savaşan tarafları, aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerinden efendilerine iktidar ve servet üretiyorlardı, bugün kardeş olup ittifak kurdular, Sağ’ı, Sol’u, milliyetçi ya da dinci geçineni, Erdoğan ve AK Parti üzerinden Türkiye’yi vurmaya çalışıyorlar.. Hedefleri Türkiye’yi Irak’a, Suriye’ye, Mısır’a, Yemen’e, Ukrayna’ya, Afganistan’a çevirmek..

Siyasetteki ve ekonomideki belirsizlik, bölgede yaşanan sıcak olaylar birilerinin iştahını kabartmış olmalı. 

Saldırganların arkasında İsrail’in şahinleri var, ABD’nin Neoconları var, Esed, Sisi, Tapınakçılar, İngiliz, Fransız, Alman, Vatikan, kimi ararsan varlar.. Zaten tek başına Almanya varsa Amerikan, İngiliz, Fransız, Rusya, Vatikan, İsrail orada var demektir. Daha önce de yazdım, Almanya işgal altında bir ülke.. Orada Amerikan, İngiliz, Fransız derin devletlerinin kripto kadroları var. Köln, daha doğrusu Kuzey Ren Vestfalya, Strasbourg ya da Fransa’nın Alsas Leoren bölgesi gibi özel bir bölge. Bu bölgeler Vatikan’ın kontrat bölgeleri.. Almanya Yahudilere mahkum bir ülke öte yandan. Doğu Almanya’yla birleşirken aslında başka bir mirası daha devraldı. Bütün bu karmaşık yapının gerisinde zincire mahkûm bir Almanya var ayrıca..

Geçen gün Kandil’e yapılan hava operasyonunda bir Alman ajanı öldürüldü.. Suriye’de, Irakta, PKK kamplarında MOSSAD’a bağlı ya da Esed’in muhaberatına bağlı, Yunan, Alman, İngiliz, Fransız bir sürü ajan var. Kimi gazeteci kılığında sözde sivil toplum örgütü temsilcisi. Kimi silah sağlıyor, kimi istihbarat, kimi lojistik sağlıyor, kimi eğitim veriyor..

PKK artık büyük ölçüde taşeron bir örgüt. Yabancı ülke istihbaratlarının kullandığı bir terör örgütü. DAEŞ’in içinde de, PKK ya da PYD’de de bunlar var.. Bir yandan etnik, öte yandan ideolojik, beri yandan din temelli mezhebi bir çatışmanın temellerini atmaya çalışıyorlar.. Batılılar yangına körükle gidiyorlar..

PKK artık bir Kürt hareketi değil. Kürtleri öldürüyor ya da ölüme sürüklüyor. Yakın gelecekte Apo’dan da ayrılırlar.. HDP de dağılır.

Bunlar Türkiye’de büyük bir bölümü korucu olan Zaza’larla da savaşıyorlar.. Yarın Barzani ile de savaşırlar.. Dindar Kürtlerle de savaşırlar.. Şimdiki terör saldırılarında da yine Kürtleri vuruyorlar, işyerlerine zarar veriyorlar.. Belediye otobüsü, ambulans bakmıyorlar ki.. Asker dediğin de yine Türk, Kürt, Arap, Arnavut, Boşnak, Çerkez, Gürcü karışık değil mi? Türk dediğinin ortağı, komşusu, gelini, damadı kim..

Kör bir terör saldırısının ardından gelen askeri operasyonlarda ölenler kim. Onların halası, amcası, teyzesi, gelinleri, damatları kim bakın bakalım. PKK sadece Türklere değil, Kürtlere de kötülük ediyor..

Bu saldırılar sadece İsrail’i, İslam düşmanlarını sevindiriyor..

Bu iş en çok Kürtlere zarar veriyor.. İnsanlar evlerinden, işlerinden oluyor. Tarlalarını ekemiyor, sürülerini otlatamıyor.. Çocuklarını okutamıyor. Yazık değil mi? Bütün bunlar niçin? 90’lı yıllarda yaşananlar geride kaldı. Ama birileri o günlere geri dönmek istiyor. Bugün gelinen nokta, 90’larda hayal bile edilemezdi.. Dünün mazlumları sanki bugünün zalimleri oldular..

Hele de bir oğlu dağda, bir oğlu askerde ananın halini düşünün, damadı Kürt, gelini Türk ya da Arap bir babayı düşünün.. Bu fitne ateşine odun taşıyanların elleri kurusun..

Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır. Zulm ile abad olunmaz.. Zulmün kemali, zeval vaktini gösterir..

Bu kirli ve kanlı oyun artık bitmeli.. Derin devleti, Tapınakçıları, Paralel yapısı, DAEŞ’i ya da PKK’sı ve onun uzantıları ile medya, mafya, sermaye, siyaset, bürokrasi ve STK içindeki ajanları ile deşifre oldular.. Topyekûn saldırıyorlar.. Bu biraz da korku ve çaresizliklerinden kaynaklanıyor. Deşifre oldular.. Bu süreci bir fırsat olarak değerlendirmek istiyorlar.. Ellerinden geleni arkalarına koymuyorlar, ama işte en fazla yapabildikleri bu.. Millet bu karanlık çevrelere prim vermiyor, bunların yalanlarına inanmıyor, bunların peşlerine takılmıyor..

Gelecek günler, geçen günleri aratmayacak.. Erdoğan’ı başkan yapmayacaklar, Anayasayı değiştirmeyeceklermiş. Bu yamalı bohça anayasasını mı değiştirmeyecekler.. Geçmiş olsun. Çoğu gitti, azı kaldı. Başkanlık sistemine gelince, siz isteseniz de istemeseniz de, bu korumaya çalıştığınız anayasa Erdoğan’a sınırsız ve sorumsuz bir başkanlık yetkisi sağlıyor. Kahrınızdan çatlayın isterseniz, bu böyle..

Selam ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 881 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar