Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

KİM BU SUCU?

KİM BU SUCU?
 

İslami hassasiyeti olan vakıf, dernek, basın mensubu kişilere sorun bakalım, bu kadını tanıyan kimse var mı?
Bu güne kadar bunları kendi çevrelerinde 3-5 kişi dışında kim tanır, bunlar kimi davet etmiş ya da kim bunları davet etmiş?
Asıl bu güne kadar orada tutulmaları yanlıştı.. Bu çatının örgütlenmesi süreci nasıl işletildi ona bakmak gerek bir.. Sakın derin bir operasyon olmasın bu iş?..
Başörtüsü karşıtları için, "Benazir Butto modeli" ile örnek gösterilen Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Merkezi Faaliyetleri Başkanı Ayşe Sucu'nun yeniden yapılandırma çerçevesinde görevden alınmasının ardından, Yürütme Kurulu ve Komisyon üyesi 28 kadının tepki olarak istifa etmesi hemen hemen dini hassasiyetleri öne çıkan hiçbir kişi ya da kuruluş tarafından tepki ile karşılanmadı.. CHP ve Laikçi-Ulusalcı cephenin bu hatun kişilere sahip çıkması da aslında bu konudaki hassasiyetin haklılığını gösteren bir durum.
Başkan Yardımcısı Vildan Karabulut, Kadın Faaliyetleri Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyerek Media"ya malzeme olmaya devam ediyor ama bütün bunlar sonuçta meselenin toplum tarafından daha iyi anlaşılmasına sebep oluyor. Orada duruşları yakışık almıyordu zaten. Diyanet içinde benzer birtakım yapılar Truvatı atı gibi algılanıyordu.
Bana, bu güne kadar, Diyanet çevresinden bu grupla ilgili ne bir davet ne de bir bilgi geldi.. Bunlar bu zamana kadar kimlerle ne iş yaptılar merak ediyorum. Şimdi asıl bunun araştırılması gerek. Dini bir kurumun bütçesinden ya da dini vergilerden toplanan paralarla ne işler yaptılar, bunların araştırılması gerek..
Bu işler böyle devam edecek olursa bu iş mahkemede biter.. Bazı arkadaşlar bu oluşumun arka planını araştırıyorlar. Bu oluşum ne zaman, kim tarafından, hangi amaçla kuruldu? Üyeler nasıl seçildi? Bu güne kadar nerelere gittiler, kimlerle konuştular, ne kadar para harcandı? Diyanet ve Vakıf bünyesinde bu konu ile ilgili ne gibi işlemler yapıldı?..
Görmez, bu konuda bir inceleme başlatırsa iyi eder. Çünkü yakında bu konuda soru önergeleri gelebilir. Ardından Bakanlık devreye girer.. Bu iş yargıya da taşınabilir..
Bu hanımlar konuşmayı seviyorlar.. O zaman konuşmalarını bekleriz..
Bizde "derin diyanet" tartışması yeni değil.. Bakarsınız bu işin ucu, darbe dönemlerinden başlayıp bu günlere uzayan, Wikileaks belgelerini hatırlatan tartışmalara sebep olur..
Balyoz davasında, İstanbul"da AK Parti ilçe örgütlerine varana kadar fişlemişler. Herhalde özellikle bu işin merkezinde, Ankara"da Diyanet içindeki yapılanmaya ilişkin ayrıntıları da not etmişlerdir..
Malum Media"nın bu olay üzerinden Diyanet"e yüklenmesini anlamış değilim aslında.. Mal bulmuş mağribi gibi olayın üzerine gittiler. Örgüt içinden biri de havaya girmiş gibi sanki.. Media"da yer almak hoşlarına gitmiş olabilir ama yakında başlarına gelecekleri bilseler herhalde susmayı tercih ederlerdi..
Sanki, ADD ve ÇYDD ya da ÇEV sosyal hayatta, Üniversitelerde, Kültürel Hayatta ne yapmak istiyorsa, bu yapı da Diyanet içinde o çerçeveye oturacak bir din algısı için çalışıyordu.. Bu tip insanlar Diyanet"te de var İlahiyatlarda da.. Prof. ZB ya da Prof. YN neyin nesi idi sanki! Bu işin izini soracak olursanız 28 Şubat MGK"sına kadar gidersiniz.
Diyanet eli ile dini reforma etme planları yeni değil. İmam Hatiplerin Kirby raporu çerçevesinde nasıl yapılandırıldığını da biliyoruz artık. O oyunu bozduğumuz için bizi affetmiyorlar.. Aydın din adamı yetiştirerek, TSE damgalı bir din için reform hareketi başlatacaklardı. Din ve mabed, dindarlara bırakılamayacak kadar önemli olduğu için devlet bu konuyu kendi tekeline aldı..
Diyanet 80, 90, 2000"de yeniden yapılandırıldı aslında.. 2010 bitmeden bir yasaya kavuşturuldu ve yeniden yapılandırılıyor. Görmez de bu büyük transformasyonun başındaki isim olarak öne çıkıyor..
Sanki birileri bu Sucu olayı ile, "kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle" kabilinden hep birlikte ayağa kalkarak, Görmez"in gözünü korkutmak, gözünün kirişini kırmak ve bazı gerçekleri görmez hale getirmek istiyorlar..
Görmez dönemi yeni başlıyor. Bunlar olacak. Çocukluk dönemi hastalıkları kabilinden şeyler bunlar. Sanırım performansı ve ilişkileri açısından da birileri Görmez için test yapıyorlar..
Diyanet"teki sıradan bir atama konusunda bile bu kadar yaygara koparanların, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararı konusunda bile bu kadar sıcak bir ilgi göstermemiş olmaları da manidar değil mi?
Bu konuya gösterdikler ilgi ve hassasiyet, aslında işlerin doğru yönde geliştiğinin bir ifadesi.. Selam ve dua ile..

İslami hassasiyeti olan vakıf, dernek, basın mensubu kişilere sorun bakalım, bu kadını tanıyan kimse var mı?
Bu güne kadar bunları kendi çevrelerinde 3-5 kişi dışında kim tanır, bunlar kimi davet etmiş ya da kim bunları davet etmiş?
Asıl bu güne kadar orada tutulmaları yanlıştı.. Bu çatının örgütlenmesi süreci nasıl işletildi ona bakmak gerek bir.. Sakın derin bir operasyon olmasın bu iş?..
Başörtüsü karşıtları için, "Benazir Butto modeli" ile örnek gösterilen Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Merkezi Faaliyetleri Başkanı Ayşe Sucu'nun yeniden yapılandırma çerçevesinde görevden alınmasının ardından, Yürütme Kurulu ve Komisyon üyesi 28 kadının tepki olarak istifa etmesi hemen hemen dini hassasiyetleri öne çıkan hiçbir kişi ya da kuruluş tarafından tepki ile karşılanmadı.. CHP ve Laikçi-Ulusalcı cephenin bu hatun kişilere sahip çıkması da aslında bu konudaki hassasiyetin haklılığını gösteren bir durum.
Başkan Yardımcısı Vildan Karabulut, Kadın Faaliyetleri Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyerek Media"ya malzeme olmaya devam ediyor ama bütün bunlar sonuçta meselenin toplum tarafından daha iyi anlaşılmasına sebep oluyor. Orada duruşları yakışık almıyordu zaten. Diyanet içinde benzer birtakım yapılar Truvatı atı gibi algılanıyordu.
Bana, bu güne kadar, Diyanet çevresinden bu grupla ilgili ne bir davet ne de bir bilgi geldi.. Bunlar bu zamana kadar kimlerle ne iş yaptılar merak ediyorum. Şimdi asıl bunun araştırılması gerek. Dini bir kurumun bütçesinden ya da dini vergilerden toplanan paralarla ne işler yaptılar, bunların araştırılması gerek..
Bu işler böyle devam edecek olursa bu iş mahkemede biter.. Bazı arkadaşlar bu oluşumun arka planını araştırıyorlar. Bu oluşum ne zaman, kim tarafından, hangi amaçla kuruldu? Üyeler nasıl seçildi? Bu güne kadar nerelere gittiler, kimlerle konuştular, ne kadar para harcandı? Diyanet ve Vakıf bünyesinde bu konu ile ilgili ne gibi işlemler yapıldı?..
Görmez, bu konuda bir inceleme başlatırsa iyi eder. Çünkü yakında bu konuda soru önergeleri gelebilir. Ardından Bakanlık devreye girer.. Bu iş yargıya da taşınabilir..
Bu hanımlar konuşmayı seviyorlar.. O zaman konuşmalarını bekleriz..
Bizde "derin diyanet" tartışması yeni değil.. Bakarsınız bu işin ucu, darbe dönemlerinden başlayıp bu günlere uzayan, Wikileaks belgelerini hatırlatan tartışmalara sebep olur..
Balyoz davasında, İstanbul"da AK Parti ilçe örgütlerine varana kadar fişlemişler. Herhalde özellikle bu işin merkezinde, Ankara"da Diyanet içindeki yapılanmaya ilişkin ayrıntıları da not etmişlerdir..
Malum Media"nın bu olay üzerinden Diyanet"e yüklenmesini anlamış değilim aslında.. Mal bulmuş mağribi gibi olayın üzerine gittiler. Örgüt içinden biri de havaya girmiş gibi sanki.. Media"da yer almak hoşlarına gitmiş olabilir ama yakında başlarına gelecekleri bilseler herhalde susmayı tercih ederlerdi..
Sanki, ADD ve ÇYDD ya da ÇEV sosyal hayatta, Üniversitelerde, Kültürel Hayatta ne yapmak istiyorsa, bu yapı da Diyanet içinde o çerçeveye oturacak bir din algısı için çalışıyordu.. Bu tip insanlar Diyanet"te de var İlahiyatlarda da.. Prof. ZB ya da Prof. YN neyin nesi idi sanki! Bu işin izini soracak olursanız 28 Şubat MGK"sına kadar gidersiniz.
Diyanet eli ile dini reforma etme planları yeni değil. İmam Hatiplerin Kirby raporu çerçevesinde nasıl yapılandırıldığını da biliyoruz artık. O oyunu bozduğumuz için bizi affetmiyorlar.. Aydın din adamı yetiştirerek, TSE damgalı bir din için reform hareketi başlatacaklardı. Din ve mabed, dindarlara bırakılamayacak kadar önemli olduğu için devlet bu konuyu kendi tekeline aldı..
Diyanet 80, 90, 2000"de yeniden yapılandırıldı aslında.. 2010 bitmeden bir yasaya kavuşturuldu ve yeniden yapılandırılıyor. Görmez de bu büyük transformasyonun başındaki isim olarak öne çıkıyor..
Sanki birileri bu Sucu olayı ile, "kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle" kabilinden hep birlikte ayağa kalkarak, Görmez"in gözünü korkutmak, gözünün kirişini kırmak ve bazı gerçekleri görmez hale getirmek istiyorlar..
Görmez dönemi yeni başlıyor. Bunlar olacak. Çocukluk dönemi hastalıkları kabilinden şeyler bunlar. Sanırım performansı ve ilişkileri açısından da birileri Görmez için test yapıyorlar..
Diyanet"teki sıradan bir atama konusunda bile bu kadar yaygara koparanların, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararı konusunda bile bu kadar sıcak bir ilgi göstermemiş olmaları da manidar değil mi?
Bu konuya gösterdikler ilgi ve hassasiyet, aslında işlerin doğru yönde geliştiğinin bir ifadesi.. Selam ve dua ile..

 
yeni akit

Bu yazı toplam 2007 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar