Kekeç'den Türköne'ye Sert Çıkış

Kekeç'den Türköne'ye Sert Çıkış

Zaman yazarı Mümtazer Türköne'nin Şubat ayına dikkat çeken iddiasını köşesinde sorgulayan Ahmet Kekeç 'Ne olacak Şubat ayının ortasında Mümtaz'er?' diye sordu.

Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, Zaman yazarı Mümtazer Türköne'yi hedef aldığı yazısında çarpıcı sorular yöneltti. Türköne'nin bir televizyon programında dile getirdiği iddiaları masaya yatıran Kekeç sert eleştirilere verdiği yazısında Zaman yazarını yerden yere vurdu.

ŞUBAT'TA NE OLACAK MÜMTAZER? DARBE Mİ?

Kekeç, Zaman yazarının televizyonda gündeme getirdiği bir iddiaya dikkat çektiği yazısında "militan bir üslupla, “Şubat ayının ortasında olacakları” müjdeliyor! Bu hükümetin akıbeti Şubat ayının ortasında belli olacakmış... Yolsuzluk operasyonunun ötesi de varmış... Ne olacak Şubat ayının ortasında Mümtaz’er? Darbe mi olacak? Yeni bir operasyon mu gelecek?" diye sordu.

İşte Kekeç'in yazısındaki ilgili bölüm:

YİNE UTANMADAN TEHDİTLER SAVURUYOR

“Yargı”yla ilgili dünkü söyledikleri ortadayken, keskin ve aman vermez bir yargı fetişisti olarak karşımıza çıkıyor... Masuniyetini savunduğu yargı eliyle gerçekleştirilmiş “hukuk dışı” işleri ya görmüyor, ya da görmek işine gelmiyor...

Ve yine utanmadan, birtakım hüküm cümleleriyle tehditler savuruyor:

“Yolsuzluk yapılmıştır... Değiştirilmez bir gerçektir... Bundan kurtulamayacaklar...”

Nerden biliyorsun yolsuzluk yapıldığını ve bunun değiştirilemez bir gerçek olduğunu?

POLİS MİSİN SAVCI MISIN HAKİM MİSİN?

Polis misin, savcı mısın, hâkim misin?

Gariptir, Mümtaz’er’imiz yargıya müdahaleden şekvacı...

Aynı sinik ve alaycı üslupla, “Yargılamaya izin verilmedi ki gerçekler ortaya çıksın. Polis ve savcılar oradan oraya sürüldü...” diyor.

İsminin önünde “prof” etiketi bulunacak ama sen polis ve savcıların oradan oraya sürülmesiyle soruşturmanın ortadan kalkmayacağını, dosyanın kapanmayacağını, yargılamanın akim bırakılmayacağını bilmeyeceksin...

O polis ve savcıların niçin oradan oraya sürüldüğünü insanlar bilmiyor mu?

Türkiye bilmiyor mu?

O polis ve savcıları sevk eden “irade” bilmiyor mu?

O polis ve savcıların kendisi bilmiyor mu?

Sen bilmiyor musun?

Soruşturma yapılacak da, bunun paralel bir hiyerarşinin patronajında yürütüldüğünü Mümtaz’er bilmeyecek.

Mümkün mü?

Soruşturma bilgileri gizlenecek...

UYAP’a sahte isimler girilecek...

Birbiriyle alakası olmayan üç ayrı iddia paketi, etki uyandırsın diye aynı torbaya tıkılacak...

HAZIRANMIŞ MEDYANIN GÖZETİMİNDE HAYDUT İNİ BASAR GİBİ

“Hazırlanmış” medyanın gözetiminde, haydut ini basar gibi insanların evlerine girilecek, sansasyonel gözaltılar yapılacak ve sonra “pardon” denilerek bazıları serbest bırakılacak... 

Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in güya ruhsat verdiği otel yerinde bulunamayınca, “pardon” bile denilmeyecek...

HSYK, korsan bildiri yayınlayacak...

Savcılar Adliye önünde korsan bildiri dağıtacak...

“Şüpheliler alınsın, gerekçe bilahare gönderilecektir” denilecek ve Jandarma’dan yardım istenecek...

Kanunsuz operasyonlar düzenlenecek...

MİT araçları durdurulacak...

Haftalar geçtiği halde Reyhanlı’ya gitmeyen savcı, TIR ihbarı alınca olay mahalline koşacak...

Üzeyir Garih ve Hrant dosyalarını yıllarca uyutmuş savcı, görevden alınır alınmaz, “Tam Hrant dosyasını açıyordum ki...” diye zevahiri kurtarmaya çalışacak...

BU USULSÜZLÜKLERİ MÜMTAZER BİLMEZ Mİ?

Ve bütün bu usulsüzlükleri Mümtaz’er bilmeyecek!

Mümkün mü?

Kendisi nasıl bir aydınlanma yaşadı ki, “Bazı başların düşeceğini” öngörüyor ve televizyona çıkıp militan bir üslupla, “Şubat ayının ortasında olacakları” müjdeliyor!

Bu hükümetin akıbeti

Şubat ayının ortasında belli olacakmış... Yolsuzluk operasyonunun ötesi de varmış...

ŞUBAT'TA NE OLACAK MÜMTAZER?

Ne olacak Şubat ayının ortasında Mümtaz’er?

Darbe mi olacak?

Yeni bir operasyon mu gelecek?

Hükümet azınlığa mı düşürülecek?

Ne olacak?

Dahası, bu operasyonun “ötesi” nedir ve sen bu “psikolojik savaş dilini” nerden öğrendin?