Kayırma sadece Siyasette mi Var ?

Kayırma sadece Siyasette mi Var ?

‘Kayırma sadece siyasette mi var; Engin Düzyatan için ne demeli?’

Yeni Akit’in internet Yazarı Ali Osman Aydın, ‘Kayırma Budur…’ başlıklı yazısında kayırmanın sadece siyasi kulvarda olmadığına dikkat çekerek ünlülerin dünyasından da örnekler verdi:

Bürokraside kayırmaya dayalı eş dost atamalarından bahsediliyor bir süredir.

Ben buna hanedanlaşma diyorum…

Kamu geçmişimde benzer şeylere çok şahit oldum.

Bu, kökleri asırlar öncesinin sosyolojisine dayanan ve çeşitli seviyelerde de olsa toplumun bütününe sirayet etmiş kronik bir hastalık. Hatta yalnızca Doğu’da değil Batı’da da örneklerini görüyoruz aynı hastalığın. 

Üstelik sadece siyasetle sınırlı bir olgu değil bu. 

Kültür sanat çevrelerinde de kayırmacılığın, torpilin, hanedanlaşmanın türlü çeşidi var.

İşte size tanıdık bir örnek…

Bakın aylar önce ne söylemişiz…

“Engin Altan Düzyatan, namı diğer Ertuğrul Gazi, TRT’de tarih içerikli bir yarışma programı sunacakmış…Bence bu kadarla da kalmamalı… Düzyatan’a kadınların izlediği gündüz kuşağında da bir program yaptırılmalı. Mümkünse, Ertuğrul kostümleriyle… Ama ben Düzyatan’ın asıl yerli ve milli potansiyelini ana haber dairesinin başına geçirildiğinde ortaya koyacağına inanıyorum… ‘Olmaz’ demeyin… Nihayetinde kaç tane Düzyatan’ımız var değil mi canım? Bulmuşken şöyle yarışmaydı, talk şovdu, diziydi, haberdi yaptırmak gerek…”

Arada geçen zamanda Düzyatan’a söylediğimiz gibi TRT ‘nin gündüz kuşağında kadınlara yönelik bir program yaptırılmadı ama sessiz sedasız bir belgesel hazırlatıldı.

Belgesel’in adı: Sen de Tanık Ol…

Şu günlerde yayımlanan belgesel, henüz Diriliş Ertuğrul final yapmadan 2018’de hazırlanmış.

Yani oyuncu, Ertuğrul Gazi’yi canlandırıp, Vakıfbank’ın milyonluk reklam yüzü olup, TRT için yarışma programı sunarken bir yandan da belgeselle uğraşıyormuş…

İşte zannediyorum insanların anlayamadığı, bu yüzden de canlarının sıkıldığı nokta tam da burası.

Neden birbirinden farklı ve her biri yüksek gelirli ve prestijli bir çok iş, tek bir kişiye yaptırılıyor. Memlekette bu işleri yapacak hiç mi adam kalmadı.

Yanlış anlaşılmasın, aynı kişi bu kadar işi özel bir  kanal bünyesinde yapmış olsa, kimse umursamaz. Ama insanların gözüne sokar gibi TRT ve Vakıfbank gibi doğrudan devletin elindeki kurumlarda yapılıyor bu kadar iş ve insanlar devlet kanallarından-kurumlarından resmen servetler kazanır hale geliyorlar. 

Ayrıca gerçekten özgün, en azından kanalın günlük yayın akışı içinde bulunmayan tür ve formatta bir belgesel olsa yapılan, anlayacağım… 

Ama “Sen de Tanık Ol” öyle bir format değil.

Gayet bildik, alışıldık bir tür. Ve belgesel denildiğinde akla ilk gelen yer olan Afrika’da geçiyor.

TRT’nin sitesinde tanıtımı şöyle yapılmış:

“Afrika’nın dört bir yanı temiz bir kap su için kendilerini vahşi doğanın derinliklerine atıp günlerce yürümek zorunda kalan insanlarla dolu...

Afrika’nın sesine kulak vermek adına Engin Altan Düzyatan uzun bir yolculuğa çıkıyor.”

Düzyatan’da belgeselin tanıtımında hareket noktalarının Afrika’daki susuzluk olduğunu söylüyor.

Fakat TRT Belgesel’de “Dünya üzerinde 1 milyar insan su sıkıntısı çekiyor. Her yıl 5 milyon insan suya bağlı hastalıklardan hayatını kaybediyor” cümleleri ile açılan “Su Savaşları” adında şahane bir belgesel var zaten.

Ayrıca Afrika’dan hayat manzaraları sunan, Masai Mara’yı inceleyen; aslanların, gergedanların, fillerin yaşamını ele alan, hem de dünyaca ünlü yönetmenlerin belgesellerini TRT belgesel zaten yayımlıyor. Hatta bunlardan biri duayen belgeselci David Attenborough…

E o zaman neden Düzyatan’dan aynı formatta bir belgesel daha sunması isteniyor…

Vatandaş olarak bizim borcumuz yok bu oyuncu arkadaşa ve onun gibilere. Kimseyi zengin etmek gibi bir düşüncemiz de yok. Fakat devlet kurumlarımızın, var anlaşılan… 

Başka kimse yokmuş gibi bir kişiye devlet kanallarında hem dizi film, hem yarışma programı, hem devlet bankasında reklam, hem de belgesel yaptırıp borçluymuş gibi milyonlar kazandırmanın başka nasıl bir izahı olabilir.