Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

Kalp eğitimi ve gençlik

 

 

 


Haksızlığa uğrayan konularımızdan biri de maalesef "tasavvuf"tur. Fıkhi meselelerimizi çözüme kavuşturan Fakih âlimlerimiz baş tacı edilmiş. Tefsir sahasında hizmet eden âlimlerimiz müfessir olarak hayırla yâd edilmiş.

Sevgili Peygamberimizin hadis ve sünnetleri ile uğraşan ve Müslüman insanlara hizmet edenlerimiz "Muhaddis" olarak adeta altın harflerle gönüllere girmiş Lakin "Mutasavvıf" kelimesi ise şüphe ile tereddütlerle karşılanmıştır.

 
Ehliyetsiz bazı zevatın uygulamalarında tespit edilen birtakım hata ve yanlışlıklar, genele şamil kılınmıştır.

Zaman gelmiş dergâhların, tekke ve zaviyelerin kapılarına kilitler vurulmuş, kapatılmış ve hatta yasaklanmıştır. Ne var ki bu kadar haksızlığa, ithama maruz kalan tasavvuf yolu, sürekli gündemde kalmıştır.

Taştan, çamurdan yapılmış tekke ve zaviyeler kapatılmış amma kalplerde yer etmiş bulunan züht, vera, takva, ihlâs, rikak gibi kelimelerin uygulanmasında konu başlığı olan tasavvuf hiçbir kuvvet tarafından ortadan kaldırılamamıştır.
 

Diğer taraftan ikinci bir yanlışlık ve hata ise tasavvufun sanki ihtiyarlara münasip görülmüş, sanki tembellerin, miskinlerin, çaresizlerin vakit geçirdiği yer olarak değerlendirilmiştir. Mükellef olan her kadın ve erkeğin sorumlu tutulduğu farz, vacip, sünnet, müstehap, mubah, mekruh, müfsit ve haram dediğimiz konularda, genç ihtiyar ayırt edilmezken, tasavvuf konusu sanki gençlik için lüzumlu ve faydalı görülmemiştir.
 

Üç paragrafta özetlemeye çalıştığımız bu önemli konuyu, şimdi ehil insanların ağzından öğrenelim ve daha sonra mesajımızın sonunu birlikte noktalayalım. İmam Malik der ki:
"Bir kimse fıkıh ilmini öğrenir, tasavvuf (ahlak-takva) ilmini öğrenmezse, fasıklık etmiş olur.
 

Bir kimse de tasavvuf ilmini öğrenir ve fakat fıkıh ilmini öğrenmezse, zındıklık yapar.
Ve bir kimse fıkıh ve tasavvuf ilmini öğrenirse, işte o kimse hakikate eren kimse olur."
Aynu'l İlim. 1/33
Buna paralel olarak hepimizin yakinen bildiği İmam Şafi ise konuyu şöyle dile getirmiştir:


"Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi. Külfet ve ağırlığı terk, sade ve kolay geçim ve tasavvuf yolu." Keşf'ül Hafa: 1/341
Vefatında, cenaze namazından bir milyon insanın bulunduğu Ahmet bin Hanbel ise oğluna şöyle bir tavsiyede bulunmuştur: "Oğlum Abdullah.

Tasavvuf ehli ile sohbet et. Zira bunlar, ilim, murakabe, haşyet, züt ve uluvvi hikmet bakımından bizden üstündürler."
 
Ten.Kulub/405
Sırada ise İmam Gazali var. Nefsi arzularının mağlubu olanların, hazık bir mürşide intisap etmelerini vacib makamında bir vazife gören imam, yazdığı eserlerinde şu sözü sık sık tekrarlamıştır:


"Biz önce tasavvuf ehlinin yaptıklarını inkâra kalkışıyorduk. Sonradan onların haklı olduklarını yani hakkın onlarla beraber olduğunu müşahede ettik, anladık." El Münkızu Mineddalal isimli eser.
Bu konuda son olarak Suriye Anayasasının hazırlanmasında emeği olan, son devrin İslam hukukçusuna ait olduğu söylenen şu meşhur söz, söyleneceklerin tamamının bir özetidir:
 "Bugün başıboşluk içinde fısk u fücura dalmış bulunan gençliği kurtarmanın yolu, içine birtakım bid'atların karıştığı tasavvufun içinden o yanlışlıkları ayıklayıp, tekrar gençliğe sunmaktır."
Gençliğin içinde bulunduğu zor şartları bilmeyen kimse yoktur.

Şeytana tapmadan tutun, okuldaki sıra arkadaşını bıçaklayıp öldürmeye kadar uzanan yüzlerle batıl ve fasit dairelerin içinde kıvranan gençliğin, elinden tutmanın yanında, onun gönlüne girmenin formülünü geliştirmeliyiz.

Böyle bir formülün de ancak tasavvufi konularda olduğuna inanıyoruz. Son dönemin itibarlı ilim ehlinden Said Havva'nın kaleme aldığı "Ruh Terbiyemiz" isimli eseri ve "Nefis tezkiyesi " isimli eseri, okunmaya değer.

Erkam Yayınları arasında neşredilen "İmandan İhsana Tasavvuf" isimli eser, bu sahada şaheser, desek mübalağa etmiş olmayız. Eserin Müellifi Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocamıza şükranlarımızı sunuyorum.

 
Tasavvufun kültürünü ortaya koyan bu güzel eserleri okuduktan sonra, Salih ve sadık bir kulun irşad sohbetlerine katılmak ve vücuttaki komuta merkezi olan kalbin eğitimi için manevi reçete almak, sadece belli yaştaki insanların değil, öncelikle gençlerin yapacağı bir iştir.
 

Bir asırdır, Allah'ın Salih ve sadık kullarının insan ile Allah arasına girer mantığı, tamamen batıldır. Hiçbir doktor hasta ile hastalığının arasına girmez. Hastasını tedavi etmek için uğraşır. Kitap ve Sünnet merkezli hizmet içinde bulunan bu güzide mutasavvıf insanlar, insanı eğitmek için vardır, yoksa Allah ile insan arasına girme diye bir niyet ve hareketleri söz konusu olamaz.


Ancak, kitaptan ve hadisten kopuk, tasavvufu bir kerametten sayan, cahil insanları etrafında toplayarak onların akıllarını cebine doldurup iş yürütenler konumuzun dışındadır.

Amma ömrünü Kur'an'ın ve Sünnetin ihyası için geçirmiş Said Nursiler, Ramazanoğlu Mahmud Samiler, Muhammet Zahid Kotkular, Musa Topbaşlar, Süleyman Hilmi Tunahanlar, Muhammed Raşit Erollar (k.s) vs. ülke halkına ve ülke gençliğine büyük hizmet etmiş Salih ve sadık kullar olarak yaşamış ve Rahmet-i Rahmana kavuşmuş insanlardır.

Aynı yolun yolculuğunu üslenmiş, fikir ve usulünde Kitap ve Sünneti ölçü almış, gecesini gündüzüne katarak hizmet eden güzel insanlarım hâlâ vardır. Bu güzel insanların etrafında ise ülkesine, ümmetine, ailesine ve kendisine yararı dokunacak binlerce genç de vardır.

Selam olsun onlara ve selam olsun o güzel yolu takip edenlere...

yeniakit

Bu yazı toplam 1614 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar