Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

Kalbimizin ayı Ramazan olsun

Rabbimizin rahmetinin zirveye çıkmış olduğu bir zaman dilimine yine Rabbimizin lütfuyla ulaşmış bulunuyoruz. Biliyoruz ki Allah'ın kullarına rahmetinin zirvesi vahiy'dir. Ramazan ayı da vahiy rahmetinin insanlığa indirilmeye başlandığı nadide bir zaman dilimidir. Ramazan ayına sahip olduğu değeri katan asıl etken de işte budur. Kur'an işte bu asıl etkeni şu şekilde açıklar; "(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, insanlığa rehber olan, bu rehberliğin apaçık belgelerini taşıyan ve hakkı batıldan ayıran Kur'an işte bu ayda indirilmiştir. Sizden biri bu aya ulaştığında oruç tutsun..." (Bakara Suresi 185. Ayet) Malumunuz Ramazan kameri aylardan bir aydır. Ona sahip olduğu değeri veren ise, yukarıdaki ayette ifade edildiği üzere Kur'an'ın bu ayda indirilmeye başlanmasıdır. Ramazan ayında yer alan Kadir Gecesi Kur'an'ın doğum günüdür. Oruç, Kur'an'ın doğum günü kutlamasıdır. Ramazan'a hürmet, Kur'an'a hürmettir, Kur'an'a hürmet Allah'a hürmettir. Ramazan'a hürmetin ölçüsü ise onu oruçlu geçirmektir. Çünkü o insanlığa rehber olan ve hakkı batıldan ayıran vahyi insanlığa sunmuştur. Ramazan kutsallığını Kur'an ayı oluşundan alır. Efendimizin bizlere öğrettiği gibi Recep ayının başlamasıyla birlikte "Allah'ım bizlere Recep ve Şaban'ı bereketli kıl ve bizleri Ramazan'a ulaştır" duamızla bugünlere ulaşmak için Rabbimize yalvardık. Yüreğimizi ve bedenimizi geride bıraktığımız iki ayda Ramazan için hazırladık. Şimdi sıra Ramazan'ın rahmetinden ve bereketinden istifade etmeye geldi. Oruç ibadetimizle vahiy nimetine şükretmeye çalışacağız. Ruhumuzu manevi kirlerden arındırıp, yüreğimizi vahye açacağız.

Akıl ve irade sahibi olan insan her an kendisini var eden Sonsuz Kudret ile diyalog halindedir. İnsan gerçek anlamda var olabilmek için bu diyaloğa muhtaçtır. Bedenin canlılığını devam ettirebilmek için suya ve ekmeğe muhtaçlığı gibi ruh da canlı kalabilmek için ait olduğu Yüce Kudret'le irtibata muhtaçtır. Bunu bilen Yüce Allah, kendisi ile eşrefi mahlûkat olarak yaratmış olduğu insan arasında karşılıklı bir diyalog için çeşitli ibadetleri emretmiştir. Bu manada ibadetlerin her biri, bir ilahi amaca matuftur. Her ibadet insanı biraz daha adam olmaya yaklaştırır. Allah'a karşı sorumluluk bilincini geliştirir. Mübarek Ramazan ayı insanın bu sorumluluk bilincini kontrol edip geliştirebilmek için nadide zaman dilimlerinden biridir. Çünkü Ramazan, Efendimizin Hira'da tefekkürün zirvesini yaşamış olduğu bir aydır. O'nun tefekkürü kendisini ilahi göreve hazırlamak içindi. Bizim tefekkürümüz ise O'nu anlamak ve örnek alarak yaşamaya matuf olmalıdır. Kur'an-i bir terim olan savm, "tutmak, eylemden el çekmek" anlamına gelir. Bu, insanın "güdülerini kontrol altına alması, kendini tutması" anlamına gelir. Yani en geniş anlamıyla savm, insanın kendisini öz denetim altına almasıdır. Bir ibadet olarak oruç bu denetiminin zorunlu ilahi talimidir. Bu manada oruç, yılda bir ay tutulup tamamlanan bir ibadet olmaktan öte bütün bir ömrü kuşatan bir disiplin eğitimidir. Bu disiplin eğitimi mümin bireyi dünya hayatının tamamında öz denetimle yaşamaya çeker. Böylesine bir öz denetimle yaşayanların dünyası oruç, ahireti ise bayram olur. Ramazanı gönlüne buyur eden her mümin bunun bir misafirlik değil, bir yaşam tarzı olduğunun bilincinde olmalıdır. Bu bilinç hali insana, bu nadide zaman dilimini nasıl değerlendirirse ahiri bayram olan bir ömrü yaşayacağını öğretir. Bu bilinçten yoksun olarak karşılanacak bir Ramazan ve sadece bu ayda tutulan bir oruç, insanı çokta fazla kemalata erdirmeyecektir. Disiplin eğitimi sağlamayan bir oruç, Sevgili Efendimizin bizleri sakındırmış olduğu "aç ve susuz kalmasına Allah'ın ihtiyacının olmadığı" kimseler sınıfına katacaktır.
 
Bu nadide zaman diliminde kendimizi hayat boyu sürecek bir disiplin eğitimine alabilmek için birkaç noktanın altını çizmek istiyorum;
 
- Ramazan ayı bir eğlence ayı değildir. Efendimizin döneminde Ramazan eğlenceleri diye bir uygulamaya rastlamıyoruz. Ülkemizde bazı belediyelerimiz Ramazan eğlenceleri adı altında çeşitli etkinlikler düzenliyorlar ki bunların Ramazan iklimiyle örtüşen hiçbir yanı yoktur. Unutmayalım ki Ramazan ayı eğlence değil, arınma ayıdır.
 
- Sahur vaktinde bedenimizin ihtiyaçlarını karşılamak için yiyip içtiğimiz gibi ruhumuzun ihtiyacı için de iki rekat da olsa teheccüt namazı kılmayı ihmal etmeyelim.
 
- Efendimizin Ramazan ayına has bir sünneti olan teravih namazlarını bütün bahanelerimizi bertaraf ederek tamamını camilerimizdeki cemaatlere katılarak ikame edelim.
 
- Fıtır sadakası ve zekât ibadetimizin dışında, çevremizdeki yetim ve yoksulları gözeterek infaklarımızı artıralım.
 
-Gerek aile içinde olsun, gerekse akraba ve yakınlarımız için olsun iftar sofralarımızda lütfen mütevazı olalım. İftar sofralarımızı israf sofraları haline getirmeyelim.

-En önemli nokta ise; Mutluluk kitabımız olan Kur'an-ı mealiyle birlikte düzenli bir şekilde anlamak ve yaşamak için okuyalım. Bu konuda öyle bir disiplin sağlayalım ki bir ömür devam etsin.
 
Bu vesile ile ülke Müslümanlarının ve bütün İslam aleminin Mübarek Ramazanlarını tebrik ediyorum.
 
NOT: Geçen hafta bugün, Mevlana Üniversitesi Tıp Fakültesinde geçirmiş olduğum ameliyattan ötürü, hastane başhekimi ve hastane yönetiminden hasta bakıcılarına varana kadar bütün hastane personeline, ameliyatı gerçekleştiren Doç. Dr. Okan İstanbulluoğlu ve ekibine, hastaneye ve evime bizzat ziyarete gelenlere, telefon ve mesajlarıyla geçmiş olsun dileklerini ileten bütün kardeşlerime teşekkürlerimi sunarım. Rabbim hepinizden razı olsun.

yeniakit

Bu yazı toplam 1554 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar