Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Kadir gecesinin ardından

İçinde kadir gecesi olmayan bin aydan daha hayırlı bir geceyi de idrak ettik. Şimdi herkes için ettiği tevbe’ye sadakat zamanıdır.. “İnni küntü minezzalimiyn” deme zamanıdır. Affetme zamanıdır. Affetmeyenler affedilmeyecekler, ikram etmeyene ikram edilmeyecek..

Müslümanlar kardeştir.. Kardeşler arasında ihtilaf çıktığında, diğer müminler arabulmaya çalışırlar, bozgunculuk yaparak tarafları birbirine karşı kışkırtmazlar. “Sözü dinler doğrusuna tabi olurlar.” Birbirlerine karşı “seslerini yükseltmezler”. “Öfkelerini yutarlar”. “Sabrederler ve sabrı tavsiye ederler.”

Ramazan’a veda ediyoruz. Dikkat Şeytan bağlarından çözülüyor.. Ya Ramazan’ın ruhaniyetine sığınır onunla yola devam ederiz, ya da Şeytanlar vadisinden savunmasız şekilde yol almaya çalışırız..

Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz buyurdular ki: “Bir kelime biliyorum ki, onu kederli olan okudu mu kederi dağılır. Bu kardeşim Yunus (a.s)’ın duasıdır:Lâ ilâhe illâ ente sübhaneke innî küntü minez-zâlimîn..”

Keşke herkes bir başkasını hesaba çekmeden kendi nefsini hesaba çekse.. Birbirimizi anlamaya çalışsak, önce “ben nerede hata yaptım” diye sorsak..

İster kıral ol ister köle, değişen bir şey yok. Kölelerin ve kıralların Allah önünde hiçbir ayırım olmadan hesab verecekleri güne hazırlık yapmaları gerek.. Aç köpeklerin halife Ömer’den hesap soracakları güne şimdiden hazırlık yapmamız gerek. Zira “Kenarı Dicle’de bir kurt, aşırsa bir koyunu, gelir adli ilahi, sorar Ömer’den onu..

645 yılının son ayında Ebû Lü’lü Firuz adında Farisi Yahudi veya Mecusi bir köle tarafından namaz kılarken şehid edilen adil Ömer, ömrünün son günlerinde, “yaptıklarımın sevabı, yapmam gerekirken ihmal edip yapmadıklarımın vebalini karşılarsa kendimi bahtiyar sayacağım” diyordu.. Sahi, bizim politikacılarımız, bürokratlarımız, kamu sorumluluğu üstlenen meslek odaları, vakıf ve dernek temsilcilerimiz, daha doğrusu hepimiz bu konuda ne düşünüyoruz!. Zira sadece yaptıklarımızdan değil, yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan da hesaba çekileceğiz..

Birbirimize nasihat ederken kulak verelim, eleştirilerimizde haddi aşmayalım ve birbirimize tahammül edelim. Doğru sözlü olalım, sonunda birbirimize şahid tutulacağız.. Hem zaten, bize şer gibi gelende hayır, hayır gibi gelende şer olamaz mı! Bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikati öbür dünyada bize gösterilmeyecek mi?

Dedikodulara iltifat etmeyelim. Bizi birbirimize düşürmek isteyen fitnekarlara, müfsit topluluklara, moda tabiri ile bozgunluk yapanlara karşı dikkatli olalım.. 

Siyaset zor bir sanattır. Tahammül, sabır gerekir. Şeyh Edebali’nin Osman gaziye vasiyetini hatırlayalım.

İlim adamı ilim adamlığını, devlet adamı devlet adamlığını, halk kendi işini yapmalı.. Elbette birbirimizle müşavere etmeliyiz, herkes kendi sahasında bilgi, hikmet, tecrübe sahipleri ile istişare etmeli. Kimse kendini merkeze koymamalı, kimse kimseyi kendine değil, hepimiz birbirimizi Hakk’a çağırmalıyız.. Allah’a, resulüne ve kitaba çağırmalıyız.. Herkes hata yapabilir.. Kimse yanlışta inat etmemeli. Def-i mazarrat celbi menafiden evladır. Kimse kimseyi eli ile dili ile yaralamamalı. Arada laf getirip götürenlere, sureti haktan gözüküp fitne ve fesat yayanlara iltifat etmemeliyiz.. Hiç kimse hiçbir başarıyı kendinden bilmemeli, hiç kimse hiçbir yenilginin sorumluluğunu tek başına önde gidene yüklememeli. Bir başarıdan ya da işlerin ters gitmesinden söz ederken “Biz” demeyi öğrenmeliyiz. Hatta başarıda daha çok “biz,” yanlışlarda daha çok “ben” diyebilsek. Unutmamak gerekir ki “kederler paylaşıldıkça azalır ve mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır.” Başarı da, yenilgi de kolektif sorumluluk gerektirir. Allah’ın hazinelerinin anahtarı kimsenin elinde değil..

Kim neyi ihtirasla isterse Allah onu o şeyle imtihan eder. Malımız, canımız, sevdiğimiz ve değer verdiğimiz, korumaya çalıştığımız, Allah, resul, peygamber dışında her ne ise, bizim için bir fitneye dönüşebilir. Şeytan bizi Allah ile bile aldatmaya çalışacaktır.. Şeytan, Hz. İbrahim’in oğlu, Hz. İshak’ın ikiz iki oğlu arasına bile fitne soktu. Kimse kendi nefsine güvenmesin.

Hatırlayın, Yakup aleyhisselam’ın 13 oğlundan 11’i kardeşleri Yusuf’u kuyuya attı. Yakub aleyhisselam’ın sabrını hatırlayın, Hz. Yusuf’un affediciliğini ve kardeşlerinin özrünü..

Çok aceleciyiz. Sabretmeyi bilmiyoruz. Çok ego santirik düşünüyoruz. Öfkelenince geçmişi ne çabuk unutuyoruz. Öfkelendiğimiz şeyi gözümüze çok yaklaştırınca arkasında çok sayıda iyiliği gözümüz görmüyor..

En büyük düşmanımız nefsimiz. Herkes şimdi kendi nefsi ile uğraşsa daha iyi bir şey yapmış olmaz mı? Keşke her birimiz önce kendi nefsine bir dönüp baksa, kendi nefsimizin hataları ile uğraşmak belki de bizi başkaları ile uğraşmaktan alıkoyardı.

İmtihan oluyoruz dostlar.. Gelin karanlığa küfretmeden önce, kalkıp bir mum yakalım. Karanlık aydınlığın yokluğudur zira.. Şeytana lanet okurken peygambere salavat getirmeyi unutmayalım. Merhametimiz gazabımıza, sevgimiz nefretimize galib gelmeden biz bu imtihanı kazanamayız..

Şimdi tevbe etme zamanıdır. Allah’ım, bize hakkı hak, batılı batıl göster, hakta toplanmayı nasib et. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil. Rabbim gönlümüzü genişlet, bize merhamet ver, akıl, hikmet, sabır, cömertlik ve cesaret ihsan eyle. Bizi kendine kul, resulüne ümmet eyle, sıratı müstakim üzere ayağımızı sabit kıl.

Bu vesile ile idrak ettiğimiz Kadir gecemizi tebrik ediyorum. Selâm ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 959 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar