Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

İstanbul Finans Zirvesi

İstanbul’da dört yıldır yapılan bir zirve var.. Zirve bugün ikinci gününde ve kapanış oturumu yapılacak.

Zirveye doğudan, batıdan, İslam dünyasından birçok uzman katılıyor..
Dünkü açılış oturumlarını izledim.. Önemli bir zirve. Belki tematik forumlar yapılabilir ve geleceğe derinlemesine bir bakışla daha da zenginleştirilebilirdi..
Yıllar önce İhlas Finans’ın kuruluşunda ilk yıl, Yüksek İstişare Kurulu üyesi idim. Daha çok faizsiz finans kuruluşları konusuyla ilgileniyordum.. Şimdi adı katılım bankası oldu. Babacan’dan yakında Ziraat, Halk ve Vakıflar Bankası’nın öncülüğünde kamu katılım bankalarının kurulacağı müjdesini de aldık..
Finans konusunda altın ve gümüş, daha doğrusu değerli madenler konusunda İstanbul Altın Rafinerisi (İAR) Yönetim Kurulu Başkanı Özcan Halaç’la zaman zaman konuşuyoruz. Değerli taşlar konusunda sertifika veren, yurt içinde ve dışında eğitim veren Harmanoy değerli taşlar firmasının sahibi Fazlı Özen’le konuşuruz. Zirvenin ilk gününde de beraberdik zaten. Şimdi emekli olan Demir İnal, değerli bir dostum ve bankacılık konusunda zaman zaman danıştığım önemli bir isim.. Türkiye’ye ilk kredi kartını getiren isimlerden biri. Türk dünyasındaki bankacılık sisteminin kurulması, faizsiz finans kuruluşlarının başlangıcında bu işin eğitimini veren önemli bir isim.. Katılım bankalarından  birinin genel müdür yardımcısı da kuzenimin eşi..
Aslında Türkiye bir finans merkezi olacaksa, Galata’nın yeniden ihyası gerekiyor. Bana göre, bunun da bugün için iki şartı var: 1- Serbest finans bölgesi kurulması ve 2- Merkez Bankası’nın en azından 3 kıtada şube açarak, bu bölgelerle Türkiye arasında köprü olması.. Merkez Bankası’nda nakit stok, kaydi para şeklinde yurt dışı şubelerinde Türkiye ile ticaret ve ortak yatırım alanlarında kredi olarak kullanılabilir..
Serbest finans bölgesinde üretim de yapılmalı, ticaret de. Gelen para, hisse senedi, değerli taş ve maden ya da tabloların güvenli koruması yapılıp, sertifikalandırılabilmeli.. Para ve hisse senedi basımı da bu merkezde yapılabilir mesela.. Asya’dan, Balkanlar, Kafkasya ve Afrika’dan çok miktarda altın ve değerli taş girişi var.. Bunların ayar ve sertifikasyonu yapıldıktan sonra Türkiye’ye girişi bu bölgeler üzerinden sağlanabilir.. Özellikle Rusya ve Asya’dan, Afrika’dan değerli taş ve maden girişlerinin güvenli bir hale getirilmesi için bu bir imkan oluşturabilir..
Aslında ticari olarak ülkeye yapılacak tüm giriş ve ülkeden çıkışlar, bu sebest finans bölgeleri üzerinden yapılmalı. Yoksa klasik gümrük denetimleri ile bu işlerin yapılması her zaman tartışmalı olacaktır..
Afrika’da ya da Arap dünyasında, Türk dünyasında, Balkanlar ve Kafkaslar’da iş yapmak istiyorsak, burada kredi verecek daha doğrusu oradaki bankacılık sistemi ile Türkiye’deki bankacılık sistemi arasında köprü olacak bir sisteme ihtiyaç var.. Bugün 22 Afrika ülkesi Fransızların kontrolünde. Afrika Frangı, Fransız Merkez Bankası tarafından basılıyor.. Afrika’da, Asya’da, Arap dünyası, Balkanlar ve Kafkaslar’da yerel bankalarla Türkiye arasında köprü olacak bu düzenlemenin bir an evvel yapılması gerek.. Belki diğer bankalar, yukarıda sözü edilen serbest finans bölgesinde şube açarak, menkul değerlerini burada muhafaza edebilir ve işlemler, bu bağlantı noktası üzerinden gerçekleştirilebilir..
Kaydi para, sanal Para, sanal banka, ve Forex benzeri sanal borsa konusunun da artık düşünülmeye başlanması gerek..
CHP’den Hurşit Güneş’in moderatörlüğünü yaptığı oturumda İngiltere’den gelen konuşmacı, katılım bankacılığı üzerine bir tebliğ sundu..
Hemen belirtelim ki, katılım bankacılığı artık Dünya Bankası’nın da gündeminde. İslam Kalkınma Bankası ve Dünya Bankası bu maksatla Türkiye’de birer merkez kuruyorlar..
Güneş ve  İngiltere’den katılan Malik bu konuyu daha çok körfez sermayesini çekmek açısından bir enstrüman olarak değerlendirdiler.. İşin bu boyutu var. Bir de İslami hassasiyetler açısından önemli bir konu bu.. İşin bir başka boyutu ise, katılım bankacılığı, para ticareti yapan bir mantıkla çalışmıyor. “Yeşil Sermaye” de denen bu sermeye, sermayenin vicdanı olma iddiasına sahip.. Mudaraba, Muşaraka, Muraha gibi finansal enstrümanlarla aslında üretime katılma sözkonusu.. Sadece para kazanmak için yatırım yapmak da değil amaç, meşru bir amaç, meşru yöntemlerle bu işin yapılması gerekiyor.. Dolayısı ile aslında kapitalist olmayan her bankacılık anlayışı için meşruiyet zemini oluşturan bir imkan söz konusu burada. Keşke buna da vurgu yapılabilseydi.. Doğru olan, asıl olması gereken, insani, ahlaki, sosyal olan bu! Sosyal demokrat ekonomist bir politikacı olarak Güneş’ten belki bu yönde bir katkı sağlanabilirdi, ama olmadı..
Borsa konusunda enerji sertifikası da devreye alınacakmış. Bu da güzel bir haber, ama mesela hâlâ Türkiyede Kyoto Anlaşması ile hayata geçirilen Green Emisyon Cert uygulaması ile ilgili olarak fazla bir işlem hacmi yok.. Alıyoruz ama üretmiyoruz ve satmıyoruz..
Dilerim yakın gelecekte kooperatif bankacılığı, daha doğrusu finans kooperatifi ve kooperatif sigortacılığı konusunda da hem akademik hem de uygulamaya yönelik adımlar atılır..
Belki bu konuda katılım bankacılığını halen uygulamakta olan  Al Baraka, Kuveyt Türk, Türkiye Finans ve Asya Finans üniversitelerle birlikte bu işin geleceğe dönük vizyonu ile ilgili daha fazla çalışma yapmalı. Konuyu halkın dikkatine getirmek için mesela sanat galerileri düzenlenebilir. Gündem oluşturmak için akademik tartışmalar, basında tartışmalar düzenlenebilir.. Yayın yapılabilir.. Wikipedia gibi bir interaktif sanal finans ansiklopedisi oluşturulabilir belki.
Bu tür toplantılar, doğru yönde ileri doğru atılan adımlar olarak önemli..
Selam ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1194 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar