Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

İstanbul Deklarasyonu ve

İslam İşbirliği Teşkilatı 13. İslam Zirvesi’ne Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması zirveye damgasını vurdu. Mezhepçilik, ırkçılık ve terörün Müslümanların önündeki en büyük üç engel olduğunu söyleyen Erdoğan, “Ümmetin Birliği”ne atıf yaptı.. Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin terör örgütleriyle mücadele konusunda kararlılıklarını vurguladılar.

Zirvenin en mahcup delegesi Mısır delegesi idi. Geldi devretti ve gitti.. Mısır gibi İran da yalnız kaldı ve nihai bildiride kınandı.. Suudi Arabistan ile İran arasında gerilim dikkatleri çekti. Davudoğlu Ruhani ile bir araya gelerek, basına kapalı uzun bir görüşme yaptılar.

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Zirvesi’nin son gününde yayınlanan İstanbul Deklarasyonu’nda, terör tehdidine ağırlık verildi. DAEŞ, El Kaide, Boko Haram, Eş Şebab ve PKK / PYD / YPG terör örgütlerinin üye ülkelerde zemin bulmasına neden olan güç boşluğundan kaygı duyulduğu ifade edildi ve her şekilde ve yöntemle terörle mücadele etmeye kararlı olunduğu vurgulandı. Hemen belirtelim, işimiz kolay değil.. Projelerin hayata geçirilmesinde ciddi bir finansman sorunu yaşanacak gibi.. Ve bu iş belli ülkelerin omuzunda kalacak.. Bu anlamda örgüt içinde bir ayrışma yaşanacak demek abartılı bir iddia olmaz.. Temennilerin hayata geçirilmesi konusunda, sadece hükümetlerin değil, STK’ların, iş dünyasının, basının, sermaye sahiplerinin ve üniversitelerin aktif sorumluluk üstlenmesi gerekiyor.. 

Geçen gün Ertuğrul Özkök Hürriyet’te “Biz Müslüman değil miyiz Sayın Cumhurbaşkanı” diye bir yazı yazdı. Erdoğan ne bilsin senin ne olduğunu. Bana göre Özkök Agnostik biri. Kafası karışık.. “Mısır’a niye teşekkür ettiniz’ diyenlerden olmayacağım” diyor. De.. Niye vize verdiniz de.. Adam dönem başkanlığından geliyor, size dönem başkanlığını devretmek için, “elçiye zeval olmaz”. “…. diyenlerden olmayacağım” derken demiş olmak!

“Hatta, ‘Madem barışacaktınız, niye maraza çıkardınız’ bile demeyeceğim.” “Maraza çıkarttınız” diyor ve bir de ‘Barış’tan söz ediyor. Yapma be meslektaşım.. “Diplomatik nezaket”, “centilmenlik” nerede kalıyor. Sureti haktan gözükerek çakmaya devam..

Onun yerine şunu diyeceğim: “Mısır’la ilişkileri düzeltmeye başlamakla çok iyi yaptınız.” Çünkü zararın neresinden dönülse kârdır diyenlerdenim.

“İsrail’le ilişkileri düzeltmekle de çok iyi bir iş yapıyorsunuz diyeceğim” diyor. Neymiş, İsrail’le ilişkileri düzeltmeye çalışıyormuş, Erdoğan.. Saadetçilere iyi koz verdiniz ama değil mi! “Şerefe” bir kadeh çekebilirsiniz..

“İnşallah Rusya’yla, İran’la, Irak’la da ilişkileri düzeltirsiniz diyeceğim.” “Hatta şunu da ekleyeceğim: ‘Biliyorum, çok angaje oldunuz ama Suriye ile ilişkileri de düzeltin. Mutlaka düzeltin.’ Cumhurbaşkanı’nın İslam Zirvesi toplantısında, bütün İslam alemine söylediği şu cümleyi kalbime yazdım: ‘Düşmanlıkları azaltıp dostlukları çoğaltmalıyız...’ Evet... Mutlaka öyle yapmalıyız. Benim de Cumhurbaşkanı’ndan bir dileğim var. Madem 56 Müslüman ülkenin temsilcisine bunu söylüyorsunuz. Ben de bir ‘Müslüman’ olarak diyorum ki: Dost kazanmaya kendi halkınızdan başlayın. Önce kendi ülkenizdeki düşmanlıkları azaltın. İşte bunu yaptığı takdirde ayağa kalkacağım. Var gücümle alkışlayacağım. Ve önünde saygıyla eğileceğim.” Desene; “Bizim üzerimize gelmeyeceksin, Şeytanla uzlaşacaksın.. Öyle ‘One minute’, ‘Dünya 5’ten büyüktür filan demeyeceksin” filan. Açık, dürüst ve net olacaksınız..

Özkök bilir mi bilmem, ama “Ben de bir Müslüman olarak..” dediğine göre, İslam’ın temel kitabında, “bir kavme olan düşmanlığınız sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmesin” der. “Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalimlere karşı olmayacaksın” der. İslam “Haksızlıklar karşısında susmayı dilsiz şeytan olmak” diye tanımlar bu arada. İşi ehline vermemizi söyler. Yaşadığımız mekana ve zamana adil bir şekilde şahidlik olmamızı ister!

Özkök “laf ile verir aleme binlerce nizamat, bin seyyie bulunur hanelerinde” sözündeki karakterdeki kişi gibi. “Islah edicilerden” görünümün arkasında, aba altından sopa gösteren bir “bozgunculuk” yatıyor.. Bir de bizimkilere seslenirken “ben de inananlardanım” diyor.. Kendi yandaşları ile baş başa kalınca, Bakara suresinde anlatıldığı gibi başka şeyler söylüyor sanki.

Anladık, MHP tartışması Özkök’ü germiş. Herkes Erdoğan’ı ve AK Parti’yi tartışabilmeli, ama kimse CHP’yi, Kılıçdaroğlu’nu, MHP’yi ve değişim hareketini eleştirmemeli. Özkök’ün dilinin altındaki baklayı anlamak zor olmasa gerek..

Keşke İtalyan Marcello Mastroianni için cömert övgünüzden bir parça da kendi ülkenizin Cumhurbaşkanı için ayırmış olsaydınız.. Yabancılara duyduğunuz hayranlık ve ilginin birazını da kendi ülkenizin insanına, halkının inanç, tarih, kimlik, kültürüne de duyabilseydiniz.. 

Özkök’e göre “İşte 7 harekette tarafsız olma sanatı”: Anladık, Kemal Kılıçdaroğlu sana küfretse de ona değil Erdoğan’a yüklendiğin kadar aydın olunur, beyaz Türklere göre. Erdoğan’a yükleneceksin, hakaret edeceksin, aşağılayacaksın, küfredeceksin, çakacaksın, ağzının payını vereceksin, hesap soracaksın. Öyle ya, evin hanımı kırınca “hayırdır inşallah” denir, hizmetçi kırınca “kör müsün”. Ama bu kural “siyasi kahya”lar için geçerli değil ki!

Tekrar deklarasyona dönecek olursak, Batı’da yükselen yabancı düşmanlığı, İslamofobi ve ırkçılık hareketlerinin artmasından endişeye vurgu yapılıyor ve Suriyeli mültecilerin durumu hatırlatılıyor. Filistin’deki İsrail işgali, Filistinlilerin evlerinin tahrip edilmesi, keyfi öldürmeler, tutuklamalar ve Gazze’deki ablukanın sona erdirilmesi talep ediliyor. Haremi Şerif’in kutsallığının ihlal edilmesine karşı Kudüs’ün İslami kimliğini korumak için her türlü tedbiri almak gerektiğinin altı çizilen deklarasyonda, Filistin’in uluslararası organizasyonlara üyeliğinin desteklenmesi ve devlet olarak tanınması yönünde çağrı yapılıyor. Ayrıca baskıya maruz kalan Müslüman azınlıklarla dayanışma çağrısı yapılarak, Müslüman gençlerin toplumdaki rollerini güçlendirme, eğitim ve istihdam olanaklarını iyileştirme çabalarının teşvik edilmesi gerektiği, İslam ülkelerinin kalkınmasında kadınların oynadığı rol konusunda da çağrı yapılıyor.. Evet, İİK tamam. Şimdi sırada “Teşekkürler Türkiye” var. Selâm ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 826 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar