Raporda “İki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler normal formlarda gelişmemesine rağmen Suudi Arabistan ve İsrail’in çıkarlarına engel olan İran’ın nükleer güce sahip olması iki ülkeyi ortak noktada buluşturarak ilişkilerinin zirve noktaya çıkmasına neden oldu” ifadesi en çok dikkat çeken tespit olarak yer aldı.

Raporda ayrıca, Amerika’nın iki ülke arasındaki ilişkileri yakınlaştırmak için harcadığı hiç bir çabaya cevap vermediklerini ve İsrail ile hiç bir yakınlaşmaya sıcak bakmadıklarını her seferinde dünyaya izah etmeye çalışan Suudi Arabistan’ın aslında bu cümleleri kurduğu günlerde bile yoğun bir şekilde İsrail ile müzakerelerde bulunduğu gerçeğine değiniyor.

Belgelerle desteklenen raporda, İsrail şirketlerinin Körfez ülkelerine güvenlik meselelerinde danışmanlık yaptığını ve bu ülkelerin ileri teknoloji kullanımında görev almak üzere özel timleri eğittiği belirtiliyor.

Bir diğer belgelenen husus ise, Körfez ülkelerinde satılan bir çok ürünün İsrail yapımı ürünler olduğu ancak İsrail’in bu ürünlerin  üstende bu bilginin yer almamasını istediği bildiriliyor.

İsrail lobilerinin Amerikan siyasetini ve ekonomisini yönlendiren güçler olduğunu bilen Körfez ülkelerinin bu gücü kendi saflarına çekmenin tek yolunun İsrail barışına katkıda bulunmak olduğunu bildikleri için tahminlerin gelecek günlerde ikili ilişkilerde bahar yaşanacağı üzerinde olduğunu açıklıyor. Ancak İsrail ile normalleşmeye karşı çıkan Arap kamuoyunun tepkisini almamak için son zamanlarda açık şekilde yapılan İsrail ve Körfez ülkeleri arasında gerçekleşen görüşmelerin yine gizli sürmesi için tavsiye de bulunuyor.