İşgal Rejimi İsrail Uçurumun Kenarında

İşgal Rejimi İsrail Uçurumun Kenarında

Yeni nesiller bölgede güç, kuvvet, silah ve terörle inşa edilen rejime aidiyet duygusu taşımıyor...

Halid Maali

Bazıları bu başlıkta abartı olduğunu düşünebilir. Bölgede en güçlü, en büyük ve teknolojik hava gücüne sahip olan bir rejim için nasıl böyle düşünülebilir? Yine işgal rejimi dünyanın en büyük ve güçlü devleti olan Amerika tarafından limitsiz desteğe sahipken nasıl uçurumun ve yok oluşun kenarına gelmiş olabilir? diyerek itiraz edilebilir.

Okuyucu, başlıktaki bu ifadeleri insanların maneviyatını yükseltmek ve psikolojik bir savaş sürdürmek için makale yazarının değil de Siyonist Kanal-2 televizyonuna konuşan meşhur Siyonist edebiyatçı Amos Oz’un sarf ettiğini duyunca acaba ne diyecektir? Kanal-2 televizyonunun naklettiğine göre Siyonist edebiyatçı gelecekle ilgili karamsarlığını dile getirdikten sonra “İsrail şu anda uçurumun kenarındadır” sözlerini sarf etti.

Siyonist düşünürler arasında Oz’u destekleyen başka kişiler de var. Onlara göre rejimin ilk kurucuları işgal varlığını koruma noktasında daha istekli ve hırslıyken, yeni nesiller Almanya’ya kaçmak için yol arıyor. Yeni nesiller bölgede güç, kuvvet, silah ve terörle inşa edilen rejime aidiyet duygusu taşımıyor. Siyonist gençleri işgal rejiminin kurulmasıyla ilgili daha önce ikna eden dini söylemler artık onları ikna etmiyor.

Yenilmez ordunun artık on ya da yüzlerle ifade edilen direnişçiler karşısında nasıl yenildiğini birlikte düşünülelim. Bu yenilgiyi Güney Lübnan ve Gazze’de görmek mümkündür. Sadece son Gazze savaşını düşünün. Bu savaşta efsanevi (!) ordunun nasıl yenildiğini, amacına ulaşamadan çekildiğini, direnişin darbeleri karşısında ezildiğini ve savaşta direnişin geriletilemeyecek bir aşama kaydettiğini gördük.

İşgal rejimindeki liderler kibri ve ceberutluğu bırakıp kendilerine gelir, gelecek savaşlarda binlerce Siyonistin öldürülmemesini önemseyerek geldikleri yerlere geri dönerlerse, ya da en azından yerleşim birimleri inşaatını durdurur ve Filistin devletinin kurulmasına izin verirlerse durum değişebilir. Ancak nerede bu anlayış? Bu çok uzak bir ihtimaldir. Çünkü tağutlar, zalim ve tiranlar hikmet ve akıl kaynaklı sözleri ve uyarıları duysalardı zulmetmez, bozgunculuk etmez ve baskı kurmazlardı.

Siyonist işgal rejimindeki önemli edebiyatçılardan Oz’un sözüne kulak verelim. Şöyle diyor:

“İsrail’in yaşadığı süreç gerçekten kötü. Siyonistler iyi bir yaşam sürdürmüyor. İki devlet olmadan ya ırkçı bir devlet olur, ya da Arapların hakim olacağı bir devlet olur. Çocuklarımız ve torunlarımız hiç de arzulanmayan bazı şeylere şahit olacaklardır.”

Evet, kimsenin arzulamadığı bir hayatı yaşayacaklardır. Çünkü işgal rejimindeki liderler sadece öldürmeye karşılık öldürme, kana karşı kan dilinden anlıyorlar. Bütün bunların sebebi, oldukça karmaşık, karışık ve kutsal bir bölgede işgal devletini kurmalarıdır. Peki, çıkar yol nedir? Çıkar yol ve çözüm, tağutların eliyle kurulmuş işgal rejimini kökten kaldıracak ölüm kalım savaşıdır. Günler bir gün lehte, bir gün aleyhte olacak şekilde geçer. İşgal rejimi bunun dışında değildir.

Filistinlilere "Bedel Ödetme" çetelerini holigan olarak tanıttıktan sonra Oz tespitlerini şöyle sürdürüyor: “Bu nitelemeden dolayı özür dilemiyorum. Bunların yaptığı, yeni Nazilerin Avrupa’da yaptıklarına benziyor. Her iki kesim de cami kundaklıyor ve yakıyor.”

Hayat ve varoluşun durumu budur. Dün gelir geçer olan bir şey bugün olmayabilir. Dün kabul gören bir şey bugün görmeyebilir. Her zalim ve tağutun gücü, kuvveti ve hükmettiği dönem ne kadar fazla ve uzun da olsa bir gün mutlaka zayıflayacak, gücü tükenecektir. Çünkü ilahi kanunlar böyledir. İlahi kanunlar herkese ve her şeye uygulandığı gibi bunlara da uygulanacak. “Biz o günleri insanlar arasında evirip çeviririz…”der Rabbimiz. Buradan hareketle her akıllı, özgür ve onurlu insanın hikmetle hareket etmesi gerekir.

Ey akıl sahipleri! İbret alın!

Fiem