Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

İrtica değil irtidat

Birileri başardı. Bir zamanlar “komünizmgeliyor” derlerdi, gelmedi.. “İrtica geliyor” dediler, o da gelmedi. Ama, biz “mürtedin hükmü”nü tartışırken irtitad gerçekleşti.

Türkiye, halkın %98’i Müslüman bir ülke diye övünüyorduk. Ta ki, MAG danışmanlığın “Türkiye’de toplumun dine ve dini değerlere bakışı” kamuoyu araştırma anketi yayınlanana kadar. Araştırma 2019 Ekim ortasında yayınlandı. Aslında durum çok daha vahim. Özellikle 15-25 yaş grubuna bakarsanız bu gününüze şükredersiniz.

Atomizasyon tamamlandı. Nötralizasyon sürecinin sonuna yaklaştık. Bir sonraki adım Agnostizm. İnsanlar neye inanacaklarını bilmeyecek. Bakın bu insanlar “Agnostik” olup olmadıklarını da bilmeyecekler. O Deist dedikleriniz de Agnostik aslında.

Sorarsanız “Müslüman” olduklarını söyleyecekler. Ama, amentüyü bile bilmiyor bu insanlar. Farzları ve haramları da bilmiyorlar. İşin kötü yanı bilmediklerini de bilmiyorlar.. Öğrenmek için de istekli değiller.. Çünkü onlara göre bilmek özgürlüklerini sınırlandırıyor. Onların “cici” bir tanrıları var. O her şeyi affeder. Onlara göre önemli olan “kalp temizliği”dir ve zaten o da onlarda var. Dini emirler ve yasaklar yaşlanınca düşünülecek konular. “Hele o zaman bir gelsin”..

Sünnet düğününde dansöz oynatan adam”a benziyor bu iş. Artık ramazanda genelevi kapatan patron ve patroniçeler de yok. Kurban keserek genelev açan belediye başkanlarımız var!

Halimiz böyle.

Cemaat” dediğimiz yapılar şimdi daha önemli işlerle meşguller. İhale takip ediyorlar, bürokrasiye, siyasete adam yetiştirmeye çalışıyorlar. Zikir, dua merasimleri ile günler geçip gidiyor. Genel olarak “elleri ayakları boş değil, tuttukları iş değil”. 

Eğitim, Aile, Gençlik Bakanlıklarının, DİB’in hali malum. Mekke döneminde 3 sahabi Çin’e gidiyor, bugün 100 milyon Çinli Hui Müslümanı var. Bizim Diyanet ve cemaat yapılarına bağlı yüz bini aşan din görevlisi, sayıları milyonları bulan İlahiyat ve İmam-Hatipli “nesli” var durum ortada.

Tamam, aile, sokak, eğitim kötü, vakıflar da görevini yapmıyor. Gençlerin bu hal-i pür melalini haklı görebilir miyiz? Hz. İbrahim’e bakalım. Hz. Yusuf’a bakalım. Hz. Musa ve Harun ve Yuşa aleyhisselamlara bakalım, onların güzel örnekleri mi vardı. Eğitim ve çevre şartları çok daha iyi mi idi. Bu genç dedikleriniz akıl-baliğ, her işe akıl erdiriyorlar. Din ve ahlaka niçin bu kadar ilgisizler?

Cahillik dizboyu. Çileye talip olan yok. “Keyf”, “Haz”, “Zevk-ü sefa” peşindeler. Bunları elde etmek ve daha fazlası için daha çok paraya ihtiyaçları var. Onun için iyi bir işe ve başarıya odaklanmışlar. Daha çok çalışmaları lazım. Hayattan keyf almak için “heyecan” duymaları gerek. Onun için adrenalini yüksek maceralara ihtiyaçları var.  Hızlı yaşamalılar. İstikrar, cesaret ve vefa arama. Kolektif hareket ettiklerinde şiddete meyillidirler. Ağır stres altında intihar eğilimine yatkındır. Evlilik değil de, onlar için birlikte yaşam daha uygundur, akıllarına göre!? Gezmek, eğlenmek, hız, değişiklik, hareketli bir  hayat özlerler. Eğlenceli bir hayat arayışları vardır. 

Bakın bu araştırma sonuçlarına göre, Amentü bazında bir sorgulama sonucu olarak memlekette Müslüman oranı bugün için %55 civarında.

Namaz kılana bakın. Cami cemaatinin yüzde kaçı Kur’an-ı Kerim’in manasını bir kere okumuş sorun bakalım. Okuyanlarda bir sürü sapık da var. Meal yazanların bazıları da daha sonra Deist filan oldu biliyorsunuz. Riyazüssalihin ya da bir hadis kitabı okuyan kaç kişi var. Okuyup anlayan, anlayıp onunla amel eden kaç kişi var. Yoksa biliyorsunuz Karun; Hz. Musa ve Harun’dan sonra Tevrat’ı en iyi bilenlerdendi. Okumak, anlamak ve yapmak. Okumadan, anlamadan neyi yapıyorsunuz. Okumadan anlamadan yaptığınız sakın “dine karşı bir din” olmasın! FETÖ’cülük böyle bir sapkınlık değil mi idi.

Bakın, FETÖ dediğiniz yapının siyasi kanadını çökerttiniz. Öyle bir dine inanların inançları devam ediyor, ya da Deist oldular, Agnostik oldular. Birileri böyle bir dine inanmıştı ve bu dini de çok sevmişlerdi. Onların elinden iktidar gücünü aldınız, peki o inançları ne oldu. Bana sorarsanız, yeni etiketler, çatılar, yapılar altında ve farklı isimlerle varlıklarını sürdürüyorlar.

Siz FETÖ’yü tek “Amerikano İslam”ın misyoner örgütü mü sanıyorsunuz. Birçok çatı altında varlıklarını sürdürüyorlar. Kalkancı’dan ders almadık, Adnani’lerden ders almadık, F. Gülen’den ders almadık, “Anti Kapitalist İslam” diye etiketlenenlerden ders almadık. Sırada daha bir sürü radikal, ılımlı “İslamcı” örgüt var. Yaşar Nuri’nin “İslam”ını da çok sevmiştik, Zekeriya Beyaz’ın da! Ve daha birçoğu hâlâ aramızda ümmeti ifsat etmeye devam ediyor. Kimi NLP, Kimi psikolojik danışmanlık, Kimi Transandal Meditasyon, kimi sağlıklı yaşam, kimi mutluluk, kimi başarı arayışı ile bunların ağına düşüyor.

Bakın, Allah’ın emrine uymazsanız “Haram”, Resulün sünnetine uymazsanız “Mekruh”, bunlar gibi düşünmez ve bunların peşinden gitmezseniz “Dinden çıkarsınız”. Yani “Mürted” olursunuz. Mürted’in hükmü de belli! DAEŞ ile etiketlenen kelle kesicilerin kelle kesme görüntülerini nasıl ürettiklerini biliyorsunuz artık..

Bakın birileri bize bakıp, gönlü İslam’a ısınmıyor ve aksine bizden uzaklaşıyorsa, biz de, “el Emin” miyiz ona bakalım,  kendi Müslümanlığımızı bir gözden geçirelim. 

Bu maskaralıklara ne zaman son vereceğiz. Siyasetin, yargının, bürokratın, Media mensuplarının yanında Diyanet’in de itibarı yerle bir oldu.

İmam-Hatip’lerde namaz kılan öğrenci oranı ne? İlahiyatlar da ne? Öğrencileri bırakın öğretim üyelerinde durum ne? 

Biz böyleyiz de, sağcı, milliyetçi, solcularımızın durumu ne, liberallerin hali ne? Söyleyeyim, al birini vur ötekine. Birilerimiz de umudunu Mehdi’ye, Mesih’in gelişine bağlamış. Herkes bir kurtarıcı bekliyor aslında. Kiminin Mehdi’si Devlet, “Üst akıl”, “Ak sakallılar”.. Şeytanın insanları oyalamak için bir sürü yalanı var. Görünmeyen bu tür yapıların hemen tamamı ya derin devlet dedikleri siyasi çetelerin örgütleridir, ya da kendilerini derin devlet diye pazarlayan siyasi mafyadır bunlar.. Topluma İlah’lık ve Rab’lik dayatmak için kendi kendilerini kutsayan seküler çetelerden söz ediyorsunuz demektir. Veya istihbarat örgütlerinin toplumu manipüle etmek için uydurduğu yapılardır. FETÖ’yü, BÇG’yi, Kalkancı’yı, PKK’yı örgütleyen Şeytani akıl; “üst akıl” ya da ak sakallılar diye bir şey de örgütler. Yetkisini halktan almayan, halka hesap vermeyen, istişare ve şûra ile hükmetmeyen hiçbir yapı ya da kişi veya toplulukta hayır yoktur! Derin devlet dediğiniz “iyi niyet”le bir şey örgütlense bile kısa zamanda “derin çete”ye dönüşür. Unutmayalım ki, cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir ve dikkat edin Şeytan sizi Allah’la ya da kulağınıza hoş gelen söylerle, hayali kişilik ve kuruluşlarla aldatmasın! Sizin kurtuluş kapısı olarak gördüğünüzün, sizin zannettiğiniz “Derin devlet”, korkup kaçtıklarınızdan sığınmak için yer aradığınızda, Şeytanın ve/veya ve onun işbirlikçilerinin sizin sığınmak için önünüze kurduğu tuzaktır.

Benden söylemesi. Dikkat edelim. Melek maskeli Şeytanlar aramızda dolaşıyor. 

Selâm ve dua ile.

Bu yazı toplam 907 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar