İran'ın İdam Ettiği Kadın'ın Mahkeme Tutanakları

İran'ın İdam Ettiği Kadın'ın Mahkeme Tutanakları

Tecavüzcüsünü öldürdüğü iddiası ile gündeme oturan ve spekülasyona sebep olan davanın Mahkemesinin Gerekçeli Kararı...

Medyanın derdi Adalet mi? Tecavüzcüsünü öldüren kadının idamı?

Mahkemenin ileri sürdüğü iddiaların mutlak doğru olduğu, zanlının mutlak haksız ve yalancı olduğu iddiasında değiliz.Sadece bir anda bütün dünyanın gündemine sokulan bu konunun medya ve birçok kişi tarafından “Tecavüzcüsünü öldüren kadın idam edildi” gibi çok yanlı ve önyargılı bir şekilde; üstelik ne maktulün yakınlarının iddiaları ve savunmalarını ne de mahkemenin gerekçeli kararını merak dahi etmeden gündeme taşımak; amacın adalet, hakkaniyet ve üzüm yemek olmadığını gösteriyor. 

***
Mahkemenin web sitesinde yayımladığı metinden:
Feridun kızı Reyhane Cebbari Melayiri’nin 25.10.2014 tarihinde mahkum edilip kısas hükmüne çarptırılmasının ardından, bazı medya organlarında bu konuyla ilgili yayımlanan bazı haberler üzerine kamuoyunu aydınlatmak adına adı geçenin mahkeme dosyasının özetini yayımlama gereği duyuldu:

1386 (2007) yılının Tir ayının 16’sında Merhum Murteza Abdulali Serbendi adında bir şahsın kasten öldürülme ihbarı gelir. Ardından maktulün cep telefonundaki son aralamalardan Reyhane Cebbari adlı hanımın arandığı bilgisine ulaşılır. Adı geçen kadın katil zanlısı olarak takibe alınır. Görevlilerin Rehyane Cebbari’nin evinde yaptıkları aramada bir adet kanlı ekmek bıçağı, bıçağın kılıfı ve yine bir adet kanlı başörtüsü bulunur.

1366 (1987) doğumlu Reyhane Cebbari, tüm kovuşturma, soruşturma ve mahkeme aşamalarında tutanaklarda, sorgu ifadelerinde ve mahkeme ifadelerinde öldürme fiilini bizzat kendisinin işlediğini ikrar etti ve maktulün kendisine tecavüz etmek istediğini iddia ederek kendisini savundu. Oysa ki:

1- Zanlının (kadın çev.) sonraki beyanları bu iddianın (tecavüz iddiası çev.) aksini ispatlıyor.

2- Merhumun bıçaklandığı bölge arkadan iki kürek kemiğinin ortası. Bu da öldürme fiilinin savunma pozisyonunda işlenmediğini gösteriyor. Cesedin otopsi raporu, bedenin ve ellerin her tarafında darbe ve yara izlerinin olduğunu gösteriyor. Gövdenin arkasında sekiz cm genişliğinde ve uzunluğunda bir kesik var…

3- Olaydan önce öldürme maksadıyla bıçak satın alması, Reyhane Cebbari’nin önceden öldürmeye kastettiğini gösteriyor. Evinde yapılan aramada bulunan bıçak kılıfı, bıçağı kendisinin satın aldığını gösteriyor. Kendisi de zaten ekmek bıçağını cinayetten iki gün önce satın aldığını itiraf etmiştir.

4- Reyhane Cebbari’nin bir arkadaşına bir kişiyi öldürmeye niyetli olduğuna dair gönderdiği mesaj, kendisinin önceden cinayet işlemeye niyetlendiğini ve tecavüz dolayısıyla öldürdüğü iddiasının yalan olduğunu gösteriyor. Katil 13.4.1386 (4. 7. 2007) tarihinde (cinayetten 3 gün önce) arkadaşlarından birine gönderdiği kısa mesajda şunlar yazıyor: “Bugün onu öldürmeyi düşünüyorum / sanırım bugün onu öldüreceğim .”

5- Cinayetin işlendiği yerin sakinlerinin beyanları şu şekilde: “Sesi duyar duymaz dışarı çıktık. Maktul yaralı ve kanlar içinde olduğu halde ‘hırsız, hırsız’ diye bağırarak beşinci kattan aşağıya doğru indi. Üçüncü katta bayılıp yere yığıldı.” 
Bu da şunu gösteriyor: Eğer katil iddiasında (tecavüz çev.) haklı olsaydı, kaçmasına gerek yoktu. Bağırarak komşuları olaydan haberdar edebilir ve onların gelmesiyle de kendisini güvene alabilirdi.

6- Kapı kilidi bozuk değildi. Bu da ortada tecavüz kastının olmadığını gösteriyor. Zanlı, kapının kilitli olup olmadığı ve kaçma imkanının olmaması (gerektiği çev.) konusunda şunu diyor: “Girerken kapıyı açık bıraktım. Ancak o (maktul çev.) benim tarafa doğru gelince kapıyı kapattı, ama kilitlemedi.”

Muhakeme sürecinin devamında Reyhane Cebbari, cinayetin “Şeyhi” adındaki biri tarafından planlandığını iddia etti. Zanlı, maktule arkadan bir darbe vurduktan sonra, Şeyhi’nin eve girdiğini ve maktulle boğuştuğunu iddia etti. Yine zanlı diyor ki: “Şeyhi, Maktulün evinde sadece bazı evrakları arıyordu ve cinayette bir rolü yoktu.”
Bu arada müfettiş söz konusu şahsı tespit etmek için çok büyük uğraşlar verdi. Sonunda sözü edilen şahsın adına benzer isimli şahıslar bulunup Reyhane Cebbari ile yüzleştirilince; Cebbari bu şahısları tanımadığını beyan etti. Bununla birlikte Şeyhi konusunu tamamiyle soruşturma dosyasının mecrasını değiştirmek için ortaya attığını itiraf etti.

Her ne kadar Reyhane Cebbari’nin Şeyhi hakkındaki iddiaları hiçbir şekilde ispatlanamadıysa ve muhakeme aşamasında bu iddia bizzat mahkum tarafından inkar edildiyse de Şeyhi iddiasının doğru olduğu varsayılsa bile; Reyhane Cebbari cinayeti tek başına işlediğini ve söz konusu şahsın başka amaçla evde bulunduğunu ve öldürme fiiline karışmadığını beyan, kabul ve ikrar ediyordu.

Zanlı, cinayetten önce öldürme maksadıyla bıçak temin ettiğini ikrar emiştir. Aynı şekilde bıçağı satan kişi, Cebbari ile yüzleştirildikten sonra bıçağı kendisine sattığını belirmiştir.

Soruşturmanın devamında zanlının iş sahibi ve iş arkadaşları; kendisinin sık sık yalan söylediğini ifade ederek şunu beyan ettiler: “cinayetin işlendiği gün, bize babasının ‘toyota lamborghini’ otomobil satın aldığını söyledi.”
Oysaki adı geçen otomobil merhuma aitti. Onlar (iş arkadaşları ve iş sahibi çev.), kendisini olduğundan daha büyük göstermeye çalışan ve bunun için yalan söyleyen biri olduğunu ifade ettiler.

Özel savcının / cinayet savcısının raporunun bitiminden ve bölgenin ceza mahkemesinde yapılan duruşmaların ardından, mahkeme dosyayı kasten adam öldürme hükmüyle hükme bağlamaya karar vererek Reyhane Cebbari’yi kısas hükmüyle mahkum etti. Ki söz konusu karar 27 nolu yüksek mahkeme tarafından da onandı.

Fakat mahkeme kararının sonuçlanması ve icra edilme aşamasına gelindikten sonra özellikle son aylarda katil, önceki iddialarını tekrar gündeme getirdi. Ki söz konusu iddiaların doğruluğu veya yanlışlığı noktasında gerekli araştırmalar, soruşturmalar yapıldı. Nitekim dosyanın uzun sürmesinin ve asıl mecrasından sapmasının temel sebeplerinden biri de bu iddialar ve bunlarla ilgili yapılan araştırmalardır. Katil, bu yolla kendisini mazlum / mağdur göstermek ve mahkemenin kararını şaibeli bir duruma düşürmek için büyük çabalar sarf etti. Yukarıdaki iddiaların hepsi muhakeme sürecinde araştırıldı. İddiaların yalan olduğu muhakemenin çeşitli aşamalarında savcı, ceza mahkemesi üyeleri (beş kişi) ve ülkenin yüksek mahkeme hakimleri tarafından ortaya konmuştur.

Yukarıda zikredilen durumlara rağmen bu mahkeme, (maktul ile katilin aileleri arasında çev.) barış olması ve maktulün ailesinin rızasını almak için çabaladı. Maktul ailesi, katil ve katilin ailesinin katılımıyla bir duruşma düzenlendi. Bu duruşmada maktulün ailesi sonunda kısas hükmünün icra edilmesini talep etti ve hüküm bugünün sabahında (cumartesi ) icra edildi.

http://www.dadsara.ir/Default.aspx…

 

Nehirhaber