Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

İmralı"ya heyet, Türk askerine müebbet!

Yanlış yapıyorsunuz.

Hâlâ aynı kafa.. Hâlâ aynı ayrımcılık.. Bu kafa ile siz topluma kendinizi anlatamazsınız..
Siz, "PKK"yı bu milletin başına bela eden güç" olarak yargılanıyorsunuz. Hani şu sağ-sol, Alevi-Sünni kavgası var ya. Hani "iti ite kırdırmak"tan söz ediyordunuz ya! Hadi çağdaş bir ifadeyle söyleyeyim: "Kontrollü bunalım stratejisi". Sağ ve sol kahvehaneleri aynı silahla taratanların kirli planları deşifre olalı çok oldu.. Suçüstü oldunuz, Bomba elinizde patladı..

Darbecilere söylüyorum: PKK"yı sizin patronlarınız kurdurdu. Onlar üzerinden faili meçhulleri siz planladınız.. Gizli örgütünüzün içinde media, Mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK, bilim adamı kılıklı bir sürü herif, hakim-savcı herkes var.. Olmayan yok ki. Şeyhiniz de var, fahişeniz de.. Derin PKK, derin Ergenekonun yavrusu değil mi? Türk Ergenekonu gibi, bir de Kürt Ergenekonu var aslında!

Başınıza gelen felaketin asıl sebebi de dünki efendileriniz. Söz dinlemediniz. Dünki efendileriniz bugün yola Kemalistlerle değil, ılımlı İslamcılarla devam etmek istiyor.. Direnmeniz işimize yarıyor aslında. Direnin ki, bu gerçeği millet anlasın ve direnin ki, bu soruşturma işin içindeki "muvafık"lara da yayılsın!

İmralı-Silivri karşılaştırması yapmayın.. MHP ile CHP ve İP arasındaki derin bağlar gibi, sizin örgütünüzle, onlar arasında derin bağlar bulunduğu iddiası, siz bu şekilde savunma yapmaya devam ettikçe hep gündemde kalacak.. Bir yandan irticaya karşı "topyekun savaş" başlatıyordunuz hani. Bir yandan da tarikat örgütlüyordunuz, hatırladınız mı? Hâlâ kadronuzda bir sürü şeyh var değil mi.. Şeyh ya da fahişe, sizin için fazla bir şey ifade etmiyor.. Yeter ki amalinize hizmet etsinler.. "Gayeye giden her şey meşrudur" size göre değil mi?

CHP ile MHP"yi, MHP ile Perinçek"i bir araya getiren "Ergenekonun avukatlığına" sürükleyen gerçek böyle bir gerçek olsa gerek.

Psikolojik harp taktikleriniz tutmuyor paşam. Planlarınız deşifre oldu..

İlker paşam, itiraf etseniz rahatlarsınız, elinizde tuttuğunuz o şey boru değildi.. O elinizde salladığınız belge de kağıt parçası değildi.. Her söylediğiniz sözün arkasından emir tekrarına alıştığınız için, aykırı sesleri duymak bile istemediğinizi biliyorum.
Siz asker olarak değil, askeri görevinizi istismar ederek bu ülkeye ve halkına ihanet ettiğiniz iddiasıyla yargılandığınızın farkında değil misiniz yoksa..

İster misiniz, mesela sizin devri saltanatınızda Salih Mirzabeyoğlu"nun yargılandığı gibi yargılanıp, onun gibi cezalandırılmayı.. Sahi neydi o, çağdışı brifiglenmiş yargıçlar dönemi!
Daha şu Özal, Yazıcıoğlu, Eşref Bitlis, Mumcu, Aksoy, Sıvas-Başbağlar cinayetlerinin arkasındaki karanlık yüzler bir deşifre edilsin, o zaman yine konuşacağız bu konuyu..
Yahu, bu derin çete "Kısmetim" örneğinde gördüğümüz gibi, NATO tatbikatına giderken denizaltı ile eroin sevki planlayan ya da sahil muhafaza rehberliğinde bu işi yapanların patronları olmak gibi şeylerle suçlanıyorsunuz..

Siz böyle davranarak, siyah kuvvetleri, beyaz kuvvetleri, uyuyan kadrolarınızı uyandırmıyorsunuz, onlar bu tartışma büyüdükçe, sermaye ve media içindeki, yargıdaki, siyaset ve bürokrasideki birtakım işbirlikçileri, sıranın kendilerine gelmesinden korkup iyice siniyorlar.. Güçden ve güçlüden yana tavır almaya zorluyorsunuz onları..

Faili meçhullerden, siyasi emellerini müstevlilerin siyasi emelleri, şahsi çıkarlarını finans kapitalin çıkarları ile tevhid etmek gibi bir hatırlatmaya ne dersiniz!

Bu kafa ile "şecaat arz ederken, sirkatin söyleyen adam"ın durumuna düştüklerinin farkında değiller.. Bunların öfke ve korkuları birbirine karışınca, akıllarını baskılıyor olsa gerek..

Adaletten söz edenlerin haline bakın.. "Karga besleyenler, gözlerini sakınsınlar" diye bir söz vardır.. Kendilerinin baskıladıkları yargının nasıl bir şey olduğunu en iyi bilenlerden biri de benim. Askeri mahkemelerde de yargılandım, DGM"lerde de.. Andıçlananlardan biri de bendim.. Hurşit Tolon da bunlar arasında.. Hurşit Tolon, Çetin Doğan, dönemin MGK Genel Sekreteri bir araya gelip, beni ve arkadaşlarımı mahkemeye verdiler.. Askeri mahkemede yargılanıyoruz.. Üç yargıçtan birini bunlar tayin ediyorlar.. Verilen kararı beğenmezlerse, komutan emri ile bozma yetkisine sahipler. Diğer yargıçların, sicil ve disiplin amiri konumunda bu kişiler aynı zamanda.. Bu dava hâlâ AİHM"de karar aşamasında.. Güven Erkaya davasını, 312 General davasını bilmeyen yok sanırım.. Şimdi gelmişler bana adalet dersi veriyorlar.. Silivri-İmralı muhabbeti yapıyorlar..

Tamam bize dün bunları yapanlara, onların bize yaptıkları insanlık ve hukuk dışı işlemler yapılmasın.. Ama, öte yandan bunlar da yaptıklarının cezasını görsünler. İtiraf ederler, özür dilerler, pişmanlıkta bulunurlarsa, o zaman affedilmeyi de hakederler belki! Ama hiçbir şey olmamış gibi pişkinlik göstererek, dahası meydan okuyarak kendilerini daha da zor duruma sokuyorlar aslında..

Darbeciler, Mafiadan daha kötüdür, soyguncudan ve teröristten daha kötüdür.. Çünki bunların da arkasında onlar vardır.. Onların günahları da bunların boynunadır. Halkın imanına, kültür ve kimliğine, geleneğine karşı topyekun bir savaş başlatanlar kimlerdi, bana söyler misiniz? Ha! Sıra başkalarına da gelecek.. Yolun başındayız daha!
Bu memlekette çok darbeler yaşadık. İlk kez olmuyor bu işler. Bu insanları tanıyoruz artık..

Görevleri başında iken yaptıkları ve söyledikleri bile onların en ağır bir şekilde cezalandırılması için yeter de artar bile..

Selâm ve dua ile..
yeniakit

Bu yazı toplam 1283 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar