Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

Hudeybiye’ye ek tavzih ve bayramlık satırlar

1- Beyan Yayınları’nın hâdimi değerli dost Ali Kemal Temizer, Perşembe günü telefonda, Hudeybiye Musalahenâmesi’nden, barış andlaşmasından sözedilen o günkü yazımdaki ‘Hz. Peygamber (S),  Mekke müşrikleriyle savaşmak için yola çıkmıştı..’ cümlesinin yanlış anlamaya sebep olabileceğini hatırlattı. Evet, o düzeltme yerindeydi, teşekkür ediyorum.

Her söz veya görümüşüzün şer’î ve ahlâkî sorumluluğunu da taşımak dikkatinde olmalıyız.

H H H

Doğru.. O noktaya nasıl gelindiğini, bu sütunun hacmi açısından kısaca geçmiştim.

Gerçekte ise Hz. Peygamber (S)Hicret’inden itibaren 7 yıla yakın bir süre görmediği Mekke’ye, beraberindeki 1400 kadar müslümanla birlikte ve haccetmek niyetiyle gitmeye karar  vermişti, savaşmak niyetiyle değil.. O kadar ki, yol güvenliğini sağlamak açısından gerekli birkaç ok, kargı ve kılıç dışında ellerinde hiçbir silah olmadığı da belirtilir rivayetlerde.. Durumu müşriklere bildirmek ve niyeti açıklamak üzere, Hz. Osman Mekke’ye gönderilmişti.

Ancak, Hz. Osman’ın Mekke’de müşriklerde öldürüldüğü haberi ulaşınca ve savaş hazırlıkları ondan sonra yapılmaya başlandı. Ama müşrikler savaşa hazır değildi. Temsilcilerini gönderip, anlaşmak istediler. Ayrıca, Hz. Osman’ın öldürüldüğü haberinin de doğru olmadığı anlaşıldı.  

***

İşte o zaman, (o yazıda kısaca özetlenen) sözkonusu barış andlaşması yapıldı.

Bu vesileyle, o yazıda değinmediğim bir diğer noktaya da değinmek gerekiyor.

Yazıda, müşriklerle anlaşmanın sağlanabilmesi için, metinde yapılan ve tâviz olarak görülen düzenlemeler karşısında, Hz. Ömer’in hiddetle gelip, duygularını Hz. Ebubekr’e dile getirdiği ve Hz. Ebubekr’in onu yatıştırdığından söz edilmişti, yine sütunun yetersizliği açısından.. Halbuki, kaynaklardaki ‘rivayet’lere göre, şu mânâları içerecek şekilde ilginç mantıkî izahlarda bulunur, Hz. Ebubekr.. (Özetle):

- Mekke’den, müşriklerin arasından gelip bize sığınan bir müslümanın bu andlaşma gereğince iade edilmesi karşısında.. Neler olabilir?

Müşrikler ona belki hiçbir şey yapmazlar ve serbestçe dolaşır Mekke’de..  O zaman orada bir adamımız bulunur.

Onu hapse atarlarsa.. Hapiste bir adamımız olur.

Onu öldürürlerse.. Bir şehid kazanırız..

Yok, öyle olmayıp da, iade edilenler müslümanlıktan yüzçevirirse, bırak, öyle zayıf kimseler de aramızda olmasın!’

Muhtemel yanlış anlamaların yolunu tıkamak istediği için Ali Kemal kardeşime tekrar teşekkürler..

***

2- Bayram günleri, irili-ufaklı birçok programa kısaca da olsa katılmak mümkün oldu. Özgürder çevresinin Fatih-Draman’da, Tercüman-ı Yûnus Camii’nde tertip ettiği bayramlaşmayı, Üsküdar’daki bir bayramlaşma takip etti.

Perşembe günü, önce Pendik’te bir toplantıda; sonra Üsküdar’da; sonra Sultanahmed’de Birlik Vakfı’nda ve sonra da Eyyub- Bahariye’de İnsan ve Medeniyet Vakfı’nın bayramlaşmasında, yüzlerce müslüman, ümmetin mes’eleleri konuştular..

***

Birlik Vakfı’nda Meclis Başkanı İsmail Kahraman ve bazı milletvekilleri ve de bir kısmı merkeze alınmış bazı valiler de hazır bulunuyordu. Merkeze alınmalar konusunda bazı serzenişler dile getirildi. Bu arada, Prof. İhsan Sureyya Sırma hocamız da dostça ikazlarda bulundu.  

***

Biraz sonra ikindi ezanı başlayınca, Bahariye’deki proğrama yetişmek üzere oradan ayrıldığımda, ne göreyim:

Sultanahmed minarelerinden yükselen ezan sesinin her ibaresi, 10 saniyelik kadar bir aradan sonra, Ayasofya minarelerinden de münavebeli şekilde okunuyor!  

80 yıldır ezan sesi yükselmeyen Ayasofya minarelerinden ilk olarak Kadir Gecesi ezan okunmuştu ama bu sahneye o gece vakti çoğu kimse tanık olamamıştı. Şimdi ise o büyük Sultanahmed Meydanı, tıklım-tıklımdı. Ve, bu onbinler arasından niceleri de, bu güzel sahneyi duygulanarak dinliyordu ve bu da çok nefîs bir bayram hediyesi oldu.

Bu tabloyu gerçekleştir(t)en iradeye de teşekkürler...

 

stargazete

Bu yazı toplam 704 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar