Hüdapar'dan  Açıklama

Hüdapar'dan Açıklama

Kanal A da yayınlanan “Türkiye’nin Seçimi” Programına stüdyo konuğu olan Hür Dava Partisi Genel Başkan Yardımcılarından Abdurrahman Cens, Hizbullah Cemaati’nin ilk defa 1 hafta içinde iki defa Basın açıklaması yayınladığına dikkat çekerek Hizbullah’ın şak

Kurban Bayramının 3. Akşamı başlayan, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgeleri başta olmak üzere birçok bölgesinde PKK/HDP’lilerin taşkınlıkları ve provokasyonları sonucu yaşananlar,  Gazeteci Fatin Dağıstanlı ve Araştırmacı Gazeteci Celal Kazdağlı’nın sorularını yanıtlayan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcılarından Medya ve Tanıtım Başkanı Abdurrahman Cens ile konuşuldu. Cens, gündeme ilişkin soruları yanıtlarken birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Mübarek Kurban Bayramında İslam ümmetinin, Müslümanların sevinçli olması gereken bir günde, Allah’a (cc) kurban olarak koç kesilirken kendilerinin 6 aslanı Kurban verdiklerini belirterek konuşmasına başlayan Cens, saldırılar için özellikle Bayram’ın seçilmesinin tesadüf olmadığını ve bilinçli olduğunu söyledi.

Tek merkezden bir düğmeye basılmışcasına birçok farklı il ve ilçede aynı saatlerde HÜDA PAR teşkilatlarına saldırıların yapıldığını hatırlatan Cens, HÜDA PAR teşkilatları ve İslami STK’lar dahil olmak üzere toplam 65 merkeze saldırı düzenlendiğini ve bu saldırıya uğrayan 65 yere üyelerinin ev ve işyerlerinin dahil olmadığını söyledi.

Kobani’de katliam olacak iddiası üzerine PKK’lilerin Türkiye’de katliam yaptıklarını ifade eden Cens, Türkiye tarihi boyunca bir gece içerisinde Siyasi bir partinin teşkilatlarının 4’te 1’ine saldırıların yapıldığının görülmediğini belirterek PKK’lilerin aynı günde 30’a yakın teşkilatlarına saldırı düzenlediğini sözlerine ekledi.

“PKK Güçsüz olduğu yerde Demokrattır Güçlü olduğu yerde Despottur Barbardır”

HÜDA PAR’ın IŞİD ile bağlantısının olup olmadığı? Şeklinde sorulan soruları yanıtlayan Cens, HÜDA PAR’ın IŞİD’le bağlantısının olmadığını HDP’nin çok iyi bildiğini ve bu söylemin tamamen iftiradan ibaret olduğunu belirtti.

HDP’nin daha önce hiçbir alakası olmamasına rağmen HÜDA PAR’ı Nusra ile ilişkilendirdiğini fakat uzantıları durumunda olan PYD’nin birkaç ay sonra Nusra ile ittifak yaptığını ifade eden Cens, PKK’nin hiçbir değere riayet etmeyen bir yapı olmasından dolayı IŞİD ile anlaşma durumuna gitmesi ihtimalinin de olmayacağı şeklinde bir sonuca varılamadığını söyledi.

PKK’nin 30 yıldır varlığını sürdürmesine rağmen manifestosu olmayan, dün dündür bu gün bugündür mantığını güden bir yapıda olduğunu ifade eden Cens, PKK’nin neye taraf olduğu ve neye karşı olduğunu net ifadelerle tanımlamadığına dikkat çekti.

PKK’nin kadim gerçeğine vurgu yapan Cens, “PKK güçsüz olduğu yerde Demokrat güçlü olduğu yerde ise despottur ve barbardır.” dedi.

“PKK’nin Hedefi İslam ve İslami Şiarlardır”

PKK’lilerin HÜDA PAR’a yönelik saldırılarının son günlerde yaşananlarla sınırlı olmadığını hatırlatan Cens, yerel seçim çalışmaları sürecinde HÜDA PAR heyetine PKK’lilerce Diyarakır’ın Lice ilçesinde saldırıların yapıldığını ve Seçimden sonrada Dicle İlçe Temsilcilerinin PKK tarafından kaçırılarak bir hafta boyunca PKK’nin elinde kaldığını kendisine “siyaset yapmayacaksın” diye tehditler yapıldığını belirterek PKK’liler tarafından birçok defa saldırıya uğradıklarını ifade etti.

Kobani bahanesiyle yapılan saldırılarda PKK’lilerin hedefinde sadece HÜDA PAR’ın olmadığına dikkat çeken Cens, hedefin İslam ve İslam’ın şiarları olduğunun altını çizerek, Kur’an Kurslarına ve Camilere saldırılar yapıldığını, sakallı diye insanların saldırılara uğradığını, eşi örtülü olduğu için bazı Dindar insanların linç girişimlerine maruz kaldıklarını ve bu saldırıya uğrayanların siyasi partilerle yada yapılarla alakaları olmadığını sırf İslami Kurumlar ve Müslüman kişilikler oldukları için saldırılara uğradıklarına dikkat çekti.

“Camiler Basılıp Hoparlörlerden PKK Marşları Dinletildi”

Mardin Nusaybin’de, Diyarbakır’ın bazı ilçelerinde PKK’lilerin Camileri basarak hoparlörlerden PKK marşlarını dinlettiklerini açıklayan Cens, Bitlis’te Cami yakıldığını ve Muş’ta Cami yakmaya teşebbüs edildiği bilgisini paylaştı.

Kendileri için Diyarbakır’ın, Batman’ın Kobani’den farklı olmadığını kaydeden Cens, İdlib, Rakka, Lazkiye ne ise Kobani’nin de aynı olduğunu PKK’lilerin siyasi çıkarları uğruna Kobani’yi ön plana çıkardıklarını belirtti.

Suriye’de akan kanın durması için olayların başladığı ilk zamanlardan itibaren siyasi müzakere ve çözüm önerisinde bulunduklarını ifade eden Cens, silahla, kanla ve gözyaşıyla çözümün olamayacağını defalarca açıkladıklarını, Sadece Kobani’de değil Batman’da da Diyarbakır’da da ve başka yerlerde de kan akıtılmasına karşı olduklarını dile getirdi.

PKK’nin Vahşilikleri Moğolları Geride Bıraktı

Moğollar’ın dahi uygulamadığı bir vahşilikle PKK’lilerin HÜDA PAR üyelerini katlettiğini ifade eden Cens, Şehitlerin Fakir ailelere Kurban eti dağıtımından dönerken Köy-Der dernek binasına yakın bir binada mahsur bırakılarak bıçaklandıklarını bir üyelerinin 27 yerinden bıçaklandığını ardından 3. Kattan baş aşağı atılıp üzerlerinden arabalarla geçildiğini, başlarının taşlarla ezildiğini ve en sonda Molotoflarla cesetlerinin yakıldığını söyledi.

Olayı hafifletmek için HDP/PKK’lilerin çatışma söylemini kullandıklarını hatırlatan Cens, katledilen üyelerinin ellerinde silah yada benzeri kesici yaralayıcı aletlerin olmadığını sadece Kurban eti poşetlerinin olduğunu belirtti.

Basın Yasin Börü’ye Kör ve Sağır Kaldı

17 yaşındaki Yasin Börü’nün uğradığı katliam şeklinin Basında yeterince yer almayışının nedenini açıklayan Cens, köşe yazarlarının yüzde 90’ı ve medya organlarının da bir o kadarının Yasin’in katledilme şeklini görmezden geldiğini belirterek, Berkin Elvan olayında olduğu gibi insanların sokaklara dökülüp bunu kınamaları gerekirken medyanın taraflı ve bilinçli dezenformasyonlarla Şehit Yasin’in uğradığı katliamı ananların 90’lı yıllarda yaşanan Hizbullah  Cemaati – PKK çatışmalarını gündeme getirdiklerini ve olayı sadece Hizbullah Cemaati – PKK savaşıymış gibi yansıtmaya çalıştıklarını söyledi.

Cens, İzzetlice bir duruş sergiledikleri, hizmetlerini devam ettirdikleri ve kimseye yaranma derdinde olmadıkları için, çıkar gruplarının ve medyayı elinde bulunduran odakların HÜDA PAR ve İslami STK’ların maruz kaldığı haksızlıkları gündeme getirmediklerini Şehit Yasin’i görmezden geldiklerini söyledi.

 

 

Baro ve Meslek Odaları PKK saldırılarını ‘Barışçıl Gösteriler’ olarak Nitelendiriyor

PKK’nın bölgeyi tahakkümü altına aldığını somut örneklerle gerekçelendiren Cens, Bölgedeki bazı Meslek Odaları ve Baro Başkanlarının kendilerine geldiklerini açıklayarak, 1 saat kadar kendileriyle görüştüklerini olan biteni kendilerine anlattıklarını ifade ederek, konuyla ilgili 50 kadar STK’nın ortak basın açıklaması yayınladığını söyledi.

Bölgede kaos ortamı oluşturarak iş yerlerini yağmalayan binaları talan eden yüzlerce kişiyi yaralayıp onlarcasını katleden PKK ve türevlerinin yaptıkları için, Ortak basın açıklaması metninin 3 yerinde “Barışçıl Gösteriler” ibaresinin geçtiğine dikkat çeken Cens, sözde barış ve huzur ortamını sağlama arayışında olan STK’ların HÜDA PAR ve İslami Sivil Toplum Kuruluşlarına yönelik yapılan saldırılardan PKK’lilerin yaptığı vahşice katletme olaylarından bir kere dahi söz edilmediğini açıkladı.

İlgililerin Sessizliğinden Yüz Bulan PKK Vahşilikte Sınır Tanımıyor

Cens, Toplumun Hukukunu savunma sorumluluğu ve mecburiyeti altında olan Baro’nun ve bazı Meslek Odaları Gruplarının PKK vesayetinden PKK korkusundan dolayı yapılan saldırı ve olayları “Barışçıl Gösteriler” şeklinde anarak hakikatin gerçeklerin ortaya çıkmasına perde çekmeye devam ettikleri sürece PKK’lilerin bu vahşiliklerine son vermeyeceklerini sözlerine ekledi.

Camiaların, Kanaat önderlerinin, Basının ve STK’ların sessizliğinin PKK’yi daha da şımarttığı gerçeğine vurgu yapan Cens PKK’nun bu durumdan yüz bularak daha da vahşileştiğini ifade etti.

Diyarbakır’da Selahattin Demirtaş’ın Basın Açıklaması yaptığı esnada linç edilme korkusuyla hiçbir gazetecinin, PKK’lilerce vahşice katledilen masum insanların neden bu şekilde öldürüldüklerini soramadığını aktaran Cens, “Bunu soran gazeteci orda linç edilirdi” dedi.

“PKK’lilerden Korkmayan Baş Tacı Azizlerimize Şükran Borçluyuz”

PKK’lilerden korkmayan insanların varlığından söz eden ve o insanlara şükran borçlu olduğunu ifade eden Cens, “Teşkilatlarımıza saldırı olduğunu duyar duymaz orayı savunmak için koşan bütün kardeşlerime minnettarım. Kardeşlerimin el ve pazularından öpüyorum. Onlar başımızın tacıdırlar azizlerimizdirler.” dedi.

“PKK’ye Karşı Durabilen Tek Camia’nın Gençlerini Kontrol Altında Tuttuk”

Bu insanların bölgede yaşanan vahşete karşı durabilen tek grup tek camia oldukları hatırlatmasında bulunan Cens, o gece teşkilatları korumaya canı pahasına gelen gençlerin sayısı belki birkaç bini geçmez. Biz bu gençleri her şeye rağmen kontrol altında tutabildik, sözümüzü dinletebildik. Ama onlar (HDP/PKK’liler) bunu yapmadı bunu yapmak istemediler.

“HDP/PKK’liler Olayların Bu Noktalara Varabileceğini Biliyorlardı”

PKK’nin halkı sokağa çağırdığında bunların olabileceğini bilen yapıda bir örgüt olduğunu 30 yılı aşkındır varlığını sürdüren tecrübeli bir yapı olduğunu ifade eden Cens, gelinen noktada yaşanan vahşilikler olduktan sonra HDP/PKK’lilerin “Olaya provokatörler dahil oldu” demelerinin hiçbir izahının olamayacağını belirterek, “Bu yükü provokatörlerin üzerine atmak suçun ağırlığındandır” dedi. “Olayların bu noktaya varabileceğini biliyorlardı… Daha önce yaptıkları sokak eylemlerinin çoğunda buna benzer olaylar hep olmuştu.” diyen Cens, “Gelinen noktada suç o kadar büyük ki, vahşet o kadar büyük ki artık bunu birilerinin omuzlarına atmaya çalışarak Provokatörler diyerek bu işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar.” şeklinde konuştu.

“Onlarda Duysun ki, Teşkilatlarımızı Savunmak Bizim için Mukaddes Bir Savunmadır”

Referanslarının İslam olduğunu ve Dava Partisi olduklarını vurgulayan Cens, Parti programlarının İslam’ın dünyaya bakışı çerçevesinde şekillendiğini ve bunu söyledikleri için hedefte olduklarını söyledi. Teşkilatlarının uğradığı saldırı esnasında teşkilat binalarının savunulmasını Dava savunması olarak gördüklerini belirten Cens, bunu onlarda duysun o sadece teşkilat binasını savunma değildi. Ordaki savunma mukaddes bir savunmaydı. Teşkilatlarımız o an sancak hükmündeydi.

 Bundan eminim ki, bizim bir tek üyemiz dahi kalsaydı ölünceye kadar kendisini kurban edinceye kadar orayı savunmaya devam edecekti. Mesele bir binaya saldırı yada o binayı yıkmak değildir, onun temsil ettiğinin arkasındakidir. O zihniyet o düşünce o Din’i değerdir. Biz buna rağmen nefsi müdafa da kaldık, ileriye götürmedik, saldırmadık. Bize saldıran gençlerin dahi kanının akmasını istemeyiz. O insanları bize saldırtan gençleri birbirine kırdırtanlardan daha fazla onlara şefkat besliyoruz. Zaten bizim meşru müdafada kalmamızın sebebi de budur. Biliyoruz ki, birileri o gençlere kıyıyor ama biz kıyamıyoruz.

Hizbullah Cemaati Neden Müdahale Etme İhtiyacı Hissetti

14 Yıldır Hizbullah Cemaati’nin 1 hafta içerisinde 2 defa Basın Açıklaması yaptığına şahit olunmamıştır. Bölgede İslam’a Camilere, Medreselere Dindar İnsanlara yönelik saldırılar olunca Hizbullah Cemaati, bölge insanını sahipsiz bırakmayacağına dair bir beyanat verdi.

Bölgede ki Barolar, Sivil Toplum Kuruluşları önde gelen kişiler ve kurumlar açık bir şekilde Dindar insanları savunacak yada koruyacak bir tavır ve tutum içinde olmadıkları için Hizbullah Cemaati aradan bir hafta geçmeden ikinci bir açıklama yapma gereği hissetti.

Hizbullah Cemaati’nin şakasının olmadığı bilindiği için Hizbullah Cemaati’nin son açıklaması üzerine bıçak sırtı gibi birden olayları sonlandırdılar.

Biz defalardır saldırıya uğramamıza rağmen gelen arabuluculara şunu da söyledik, bizler arabuluculara kapıları kapatırsak bu zaten ilan-ı harp demektir. Biz öyle bir şey yapmadık, arabulucu insanlara teşekkürlerimi defalarca ilettim.

“Vahşetleri Kınayıp Özür Dilemedikçe HDP’lilerle Ön Görüşme Yapmayız”

Bizim kurumsal olarak HÜDA PAR olarak görüşme değil, ön görüşme yapabilmemiz için ilk başta bu olaylara sebep olanlar onların kurumsal yapıları özür beyan etmelidirler. Bu katliamları kınadıklarını kamuoyuna deklare etmelidirler bu bizim 1. şartımız. Bu olursa ön görüşme için zemin hazırlanabilir. Kapıları kapatmış değiliz. Siyasal çözümlere ve arabuluculara kapıları kapatmak demek ilan-ı harp demektir. Biz en başından beri zaten böyle bir şey söylemedik. Böyle bir düşüncemizde olmadı.

Kurumsal olarak ön görüşme yapabilmemiz için mutlak surette bu vahşetleri kınamalıdırlar. Bu adımlar atılmazsa Hizbullah Cemaati bu saatten sonra olaya el koymuş. Biz de artık ancak arabulucu hükmünde olabiliriz.

Teşkilat Binalarının Tüm Maddi Değeri Yasin’in Tırnağına Değişilmez

Hükümetin kesinlikle bir zaafiyet içinde olduğunu belirten Cens, Hükümet kanadından sadece Bülent Arınç’ın Partilerine yönelik yapılan saldırıları zikrettiğini onu da “Ak Parti binalarıyla beraber HÜDA PAR’ın da binaları saldırıya uğradı.” Şeklinde yorumlayarak işin sadece maddi boyutuna dikkat çekmeye çalıştığını ifade ettikten sonra bütün teşkilat binalarının değerini Şehit Yasin’in tırnağına dahi değişmeyeceklerini sözlerine ekleyerek, yapılan vahşetin adının Hükümet tarafından da anılmak istenmediğini belirtti. (Hürseda Haber)