Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

Hoş geldiniz, Safalar getirdiniz

 

“Mekke ibadet, Medine ise ziyaret yeri” diyerek gittiğiniz mübarek beldelerden tekrar aramıza hoş geldiniz. Heyecanınız, sevinciniz, ümitlerinizle sarmaş dolaş oldunuz… Kâbe, Arafat, Safa ve Merve ile tanıştınız. Ravza-i Mutahhara, Uhud, Cennetü’l Baki ve daha nice ziyaret yerleri ile buluştunuz… Gönlünüz ve bedeninizle birlikte olmaya çalıştınız. Umarız, Rabbimiz Haccınızı kabul etmiş, kul hakkı dışındaki günahlarınızı Arafat Vakfesi sebebiyle affedilmiş, bir nevi annelerinizden yenidünyaya gelmiş bir çocuk gibi ülkemize dönmüşsünüzdür.

Buraya kadar her şey tatlı ve güzel. Bundan sonrası ise sizleri çok ciddi imtihanlar bekliyor.

Örnek Müslüman olarak, oturduğunuz evlerde, sitelerde, mahallenizde, şehrinizin sokak ve caddelerinde yaşamaya devam edeceksiniz. Ne var ki üst kattaki komşunuz, bundan böyle daha dikkatli bakacak sizlere… Beden dilinize, gönül dilinize, hayat tarzınıza heyecan ve merakla bakacak.

Kâbe’de ve Ravza’da imamlarla birlikte kıldığınız namazlarınızın, evlerinizde devam edip etmeyeceğini hanımınız, kızınız, damadınız ibretle izleyecek. Dükkân komşunuz, ticaretinizi, çocuklarınız baba olma kimliğinizi, hanımınız kocalığınızı, bey oluşunuzu merakla izleyecek…

Mevlana diliyle: Ya olduğunuz gibi görüneceksiniz ya da göründüğünüz gibi olacaksınız. Bunun aksi, kamuoyundaki standart karar, bir yafta gibi boynunuza asılacaktır: Kıyamet hocalardan, hacılardan kopar… Umarım, bu örneklerden hareket ederek, bize kızmazsınız.

Kâbe’yi tavaf ettiğinizdeki hazzı, şevki, Cidde hava alanında valizinizi, çantanızı yerleştirirken de aynı hazzı ve heyecanı taşıyarak ülkemize geldiyseniz, birçok insanın düzelmesine, şuurlaşmasına sebep olacaksınız. Aksi halde: Benim cahil oluşum, bu hacıdan daha iyi, diyenlerin sözlerine hedef olursunuz.

Evinizde, ofisinizde bacak bacak üstüne oturup, ağzınızda sigara ve karşınızda televizyonu rastgele izlemeye kaldığınız yerden devam edecekseniz, oğlunuz, kızınız, çırak ve kalfanıza verecek bir şeyiniz yoktur demektir. O zaman size çok kısa olarak Peygamberimizin bir hadisini ikram edelim ve kısa yoldan iki mübarek yerle gönül, zihin ve beden irtibatınız devam etsin, olur mu?

Hayırlı insanın kim olduğunu açıklayan Peygamberimizin hadisi meal olarak şöyledir:
“ İçinizde en hayırlı insan, görünüşü size Allah’ı hatırlatır. Konuşması, sizin ilminizi artırır. Davranışları ise, sizi ahirete teşvik eder.” Camiussağir.
Ayaklarının tozu ile ülkemize geri dönen muhterem ziyaretçilerimiz. İşte size Müslüman insan fotoğrafı. Her bir Müslüman için gerekli olan bu özellikler, öncelikle ilim ehline ve topluma örnek olma mevkiinde olanlara daha çok lazımdır.

Sizlere bir başka tavsiyemiz var. Yaklaşık bir aylık Hac ziyareti vesilesiyle kazandığınız manevi, ahlaki tüm güzellikleri muhafaza etmek istiyorsanız, sohbet halkalarına katılınız. Araştırın, sorun, soruşturun, Cibril Hadisi ışığında ve istikametinde sohbet halkaları oluşturulmuş olan bir cemaate vakit kaybetmeden katılmanızı tavsiye ederim. Hatırlarsanız, Ravza-i Mutahharanın farklı bir yerinde “Cennet bahçesi” olarak yadedilen bölümde iki rekât namaz kılmak için neler yaptığınızı… Bir sonraki mesajımızda orayı yani cennet bahçesi olarak iki rekât namaz kıldığınız mekânın arka bahçesini öğreneceğiz. Sadece orası mı? Kâbe’yi de yakinen tanımak için birçoğumuzun ilk defa duyacağı bazı bilgileri de sizlerle paylaşacağız.

Şimdilik sizlerden ricamız, hac ibadetini muhafaza etmek için, müslümanlığınızı muhafaza etmenizdir. Ziyaret trafiği bitip, tekrar işinizin, vazifenizin başına geçtiğinizde, Mekke ve Medine kazanımlarınızı kaybetmemenizdir. Çünkü sizin üzerinizden dinimize saldırıyorlar, onlara bu fırsatı vermeyelim. Bir sonraki Cuma Gününde ve Akit Gazetesinin sütununda buluşmak üzere, tekrar hoş geldiniz diyor ve sizleri en hayırlı insan sınıfında görmek istiyoruz. Sizlere Hacı diye hitap etmek uygun olmadığı için, Örnek Müslüman diyorum. Allah’a emanet olunuz.

yeniakit

 

Bu yazı toplam 1130 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar