Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Güneyde kimle savaşıyoruz!

“Halen 7000’e yakın asker kökenli ABD’linin ‘yabancı savaşçı’ adı altında PYD/PKK saflarında cephede” olduğu söyleniyor. Buna ‘Blackwater’ çatısı altında çalışan ‘paralı askerler’ dahil değil.

Kim bunlar derseniz, “Baba Bush’un askerleri” bunlar. İlk Irak işgali sırasında ABD’ye götürülen İranlı, Iraklı, Suriyeli, Arap, Kürt ve Farisilerden oluşuyor.. Tabi Türkiye’den gidenler de var bunların arasında.. ABD’nin çifte vatandaş gizli bir ordusu var böyle. Halkın Mücahidlerini ABD, İngiltere, Fransa, İsrail paylaştı.. Türk, Arap, Kürt, Farisi milisleri de..

Bakın ilk gidenlerin çocukları da bugün bu gizli ordunun askerleri konumunda.. Bunlardan Rusya’ya gidenler de var, diğer Avrupa ülkelerine gidenler de. Bugün bunları birçok ülkede emir komuta zinciri içinde hareket ediyorlar.. İçimizden devşirilen askerler bunlar..

Onun için “PYD ve PKK kamplarındaki Amerikan askeri” haberlerini bir kenara bırakın. Böyle birkaç asker değil, bir alay var bir alay!

Ve gerçeği söylemek gerekirse siz Amerika’nın gizli ordusu ile savaşıyorsunuz.

Bölgede gizli orduların bir savaşı var.. PYD de böyle PKK da. Haşdi Şabi neydi, ya da Husiler, Hizbullah kimin kontrolüne geçti?.. Halkın Mücahidleri buharlaştı mı sanıyorsunuz? Kesnizaniler uykuya mı daldı? Irak’ın işgali sırasında bir anda ortalıktan kaybolan Kesnizanilerin kontrolündeki Cumhuriyet Muhafızları ile DAEŞ’i kim bir araya getirdi?

ABD’lilerin sıkıntısını anlamak gerek.. Bölgedeki Amerikan askeri elbisesi giymiş İngilizce konuşan bir takım adamların cebinde ABD pasaportu dışında Türk, İran, Irak, Suriye pasaportu çıkarsa şaşmamak gerek..

Yani iki NATO müttefiki arasında örtülü bir savaştan söz ediyorum size..

İç içe geçmiş bir savaş var bölgede.. Bir siyasi savaş var, bir de dini savaş. Siyasi savaşın bir görünen yüzü var, bir de görünmeyen yüzü. Derin devletlerin savaşı var bir de bölgede.. Bir de haçlı taarruzu söz konusu.. Bitmedi, bir de Siyonist savaş var.. Büyük güçlerin kendi hesaplaşması söz konusu bunların ötesinde.

Sadece Hilal-Salib savaşı değil, bölgede Şii, Sünni-Sufi, selefi gömleği giydirilmiş bir savaş da söz konusu.. Yani anlayacağınız, dinî, mezhebî, ideolojik, politik iç içe geçmiş bir sürü savaş yaşanıyor..

Marksist PYD karargahında Amerikan bayrağı ilk bakışta biraz garip kaçsa da, aslında ayrıları gayrıları yok.. Eğer bu gerçeği birileri bugün görmüyor ve anlamıyorsa bir daha da göremez. Her şey çok açık..

Biz; Suriyeli göçmenler için güvenli bölge diye yıllardır yırtınıyoruz, uluslararası sistemden ses yok, şimdi PYD, Türkiye’ye karşı, uçuşa kapalı güvenli bölge talep ediyor kendine. Bu yüzden “Batılı müttefiklerimiz”i bir telaş sardı.

Biz; terör kampını vuruyoruz, Amerikan askerleri ağlıyor, yaralanıyor.. İyi, ABD bütün PYD ve PKK’lılara Amerikan pasaportu versin bu iş bitsin!..

PYD ve PKK’lıların cür’et ve cesaretlerinin arkasındaki asıl sebep, arkalarında duran ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İsrail, İskandinav ülkeleri, Vatikan, NATO, FETÖ’dür. Bunu görelim.. Bunu Güneydoğu ve Doğu Anadolu halkı gördü. Son referandumdaki oylar bunu açıkça gösteriyor.. PKK bugün içerideki gücü ile değil, dış destekle ayakta duruyor. Bu da PKK ve PYD içindeki bir takım unsurların bazı gerçekleri geç de olsa anlamalarına sebep oluyor. Bu kirli oyunun farkına varanlar da örgüt içinde infaz ediliyor..

Bunlar Türkiye’nin ABD himayesindeki kampları vurmayacağını düşünüyordu. Ama şimdi korku sardı yüreklerini.. Amerikalıların da yalanı hazırdı. Güya, “kendi uydurdukları DAEŞ’le mücadelede yerli halktan destek aldıkları” bahanesi ile bu yakınlaşmayı meşru göstermeye çalışıyorlardı. Aslında gerçek bütün çıplaklığı ile ortada. O da PYD’nin bölgede PKK’nın uzantısı olduğu ve bu şemsiye altında Haçlıların bölgede bir “Haçlı milis gücü” oluşturmaya çalıştıklarıdır.

DAEŞ yıllardır bölgede büyümeye devam ediyordu, uluslararası güce rağmen. Orada herkes vardı, Türkiye hariç. Bir milim yol alınamadı. Türkiye geldi, bütün dengeler değişti, PKK ile DAEŞ yok olma noktasına geldi. Sonra ne oldu? ABD, NATO müttefikine destek vermek yerine Türkiye’ye karşı terör savaşı veren bir örgütü yanına aldı ve DAEŞ’le mücadele edeceğini söylüyor. Öte yandan da; Türkiye’de bir darbe gerçekleştirmek için kendi halkına karşı terör estiren FETÖ’yü himaye etmeye devam ediyor. Öteki batılı ülkeler de öyle. Düşünebiliyor musunuz, sağı-solu bunlarla birlik olmuş iktidara karşı ortak bir cephe oluşturmuşlar.

Adım Hıdır, durum budur! Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az. Gözü olup görmeyene, kulağı olup duymayana, dili olup söylemeyene, kalbi olup hissetmeyene ne diyeyim ki!

Selam ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1096 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar