"Gülen’in Yerine Onu Versek Olmaz Mı?"

"Gülen’in Yerine Onu Versek Olmaz Mı?"

Uzun lafın kısası, Türkiye, Fetullah'ın iadesi için ne kadar kararlıysa, ABD de Fetullah'ı vermemek konusunda o kadar kararlı.

Tevhid Haber 

Salih Tuna Yeni Şafak

Salih Tuna :"ABD sıkıştı: Gülen’in yerine onu versek olmaz mı? "adlı yazısını sizlere sunuyoruz

 

Tükiye Cumhuriyeti, malumunuz, 2013'ten beri ABD'den Fetullah'ı istiyor; ABD de Türkiye'den delil istiyor.
Sayın Cumhurbaşkanımız'ın hep dile getirdiği üzre delile hiç gerek yok.
Neden mi?
Yine Başkomutanımız'ın ifadesiyle, suçluları iade etme işbirliği içinde olduğumuz ABD, her şeyden evvel stratejik müttefikliğimiz gereği Fetullah'ı iade etmelidir.
Zira biz hep öyle yapmışız; ABD bir suçluyu isteyince delil melil sormadan “pat” diye göndermişiz.
ABD delil istedi; istemediği kadar da gönderdik; hem de tam 85 koli.
Peki “stratejik ortağımız” veya “müttefikimiz” ne cevap verdi biliyor musunuz?
“Deliller eski” dediler.
Hayır, yanlış duymadınız, aynen böyle söylediler.
Sayın Erdoğan da geçen gün ABD'nin bu akıl almaz tutumunu, “ipe un seriyorlar” şeklinde yorumladı.
Aslında ipe un sermekten de vahim bir durumla karşı karşıyayız.
Zira verdikleri mezkur ipsiz sapsız cevabı, un niyetine bile olsa, gündüz gözüyle ipe sermeye insan utanır.
Deliller eskiymiş; iyi de darbe (doğrusu, işgal girişimi) çok yeni.
Tutuklanan onca generalin ifadesinden ele geçirilen belgelere kadar hiçbir şey nedense ABD'yi kesmiyor!
Hayır yani, Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar'a, darbeci generallerden Hakan Evrim 15 Temmuz akşamı, “Sizi kanaat önderimiz Fethullah Gülen'le görüştürelim” dedi, daha ne olsun.
Aslında, ABD'nin ancak mizahın konusu olabilecek cevabını uzun uzadıya konuşmanın alemi yok.
İşin mizahını çıkartmaya çalışsaydık, mesela şöyle bir diyalog tahayyül edebilirdik:
Biden: Gülen'i veremeyiz, kusura bakmayın.
Erdoğan: Neden veremiyorsunuz?
Biden: Deliller eski.
Erdoğan: Lan?
Biden: Tamam tamam, hemen kızma. Bakınız şöyle bir şey yapalım. Gülen'in yerine başka bir şey verelim.
Erdoğan: Başka bir şey derken?
Biden: Kandil'den PKK liderlerinden verelim, Cemil Bayık mesela.
Erdoğan: Olmaz.
Biden: Hemen kestirip atma. Şöyle verelim o zaman: Cemil Bayık artı DAEŞ lideri.
Erdoğan: Olmaz.
Biden: Cemil Bayık artı DAEŞ lideri artı Graham Fuller.
Erdoğan: Olmaz Biden, uzatma. O Fetullah buraya gelecek, başka yolu yok…
(………………………….)
Uzun lafın kısası, Türkiye, Fetullah'ın iadesi için ne kadar kararlıysa, ABD de Fetullah'ı vermemek konusunda o kadar kararlı.
İmdi, şu soruyu sormanın tam vaktidir: Türkiye Cumhuriyeti en üst düzeyde, “Ya Fetullah, ya biz” diye rest çektiği halde, ABD neden kulağının üstüne yatıyor hâlâ?
Fetullah'ı, Türkiye'den daha vazgeçilmez kılan ne?
Başka bir ifadeyle, Fetullah ile Türkiye'de daha ne yapmayı planlıyorlar?
Deşifre olmuş bir örgüt olarak FETÖ'nün son kullanma tarihi bitmedi mi yoksa?
Demek ki, bitmedi.
Baksanıza; Türkiye ve Fetullah arasında tercih yapmak zorunda hissetmiyorlar kendilerini.
Bunun gerçekçi bir nedeni olmalı değil mi?
Fakire soracak olursanız, FETÖ varlığını sürdürdüğü sürece Türkiye'yi kaybetmeyeceklerini düşünüyorlar.
Yoksa, 2- 3 günlük ilaç verirler, Fetullah'ı paket yapıp gönderirlerdi.
Buraya geldiğinde de ilk sorgusunda “eleman” ölürdü; “Türkiye Gülen'i işkenceyle öldürdü” diye de yaygarayı basarlardı. Yani, ölüsünden de istifade ederlerdi.
Hiçbirini yapmadıklarına göre son kullanım tarihi bitmedi demek ki.
O halde her zamankinden daha çok dikkatli olmak zorundayız.
Bu sefer sonuç alıcı “darbeyi” vurmaya çalışacaklardır.
Tüm tartışmaları askıya almak zorundayız. Ve, direniş hatlarını daha da tahkim etmeliyiz.
Gördünüz işte; 2013'ten beri polis atılıyor hala temizlenemedi. Dün itibariyle, aralarında emniyet müdürü ve amirlerin de bulunduğu 95 polis daha İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden uzaklaştırıldı.
Esas yuvalandıkları TSK ne olacak peki?
Malumunuz, 15 Temmuz'dan sonra tasfiye yapılmaya başlandı; emniyetteki temizlikten yaklaşık 3 yıl sonra.
Üstelik, ifadeler kafa karıştırıcı.
Emekli Albay Hasan Atilla Uğur'un dediği gibi çok da iyi takıyye yapıyorlar; rakı dersen rakı, Atatürk desen Atatürk; her kamuflajı yapıyorlar.
FETÖ'nün darbe girişiminin ardından Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan astsubay okulları öğrencileri dün, “Jandarma Marşı” eşliğinde Anıtkabir'e yürüdü. Bilmiyorum artık ne anlama geliyor veya neyin startı bu?
İsrail de Türkiye Rusya yakınlaşmasından felaket rahatsız.
Meşhur Debkafiles haber sitesi, Suriye'nin kuzeyinde “İsrail koridoru” açılmaması konusunda Rusya, İran ve Türkiye'nin uzlaştığını ihsas ediyor.
Suriye Hava Kuvvetleri'ne ait SU-24 savaş uçaklarının PYD'ye yönelik hava taarruzunun Rusya, Türkiye ve İran arasında gelişen ittifakın temel taşı olduğu söylenmeye başlandı.
İndependent gazetesinin Ortadoğu uzmanı Robert Fisk de “Erdoğan, Esad ile barışmaya hazırlanıyor” yazısında tevekkeli tehditler de savurmuyor.
Demek ki doğru yoldayız.

Salih Tuna Yeni Şafak