"GÜL’E KARŞI OLANLAR, GÜL’ÜN ETEĞİNE YAPIŞMIŞ"

"GÜL’E KARŞI OLANLAR, GÜL’ÜN ETEĞİNE YAPIŞMIŞ"

Erken seçim kararıyla beraber CHP'nin kurmaya çalıştığı ittifakın adayı Abdullah Gül olacak iddiası kulislerde dolaşırken, seçmen Gül'e şimdiden tepkili..

Bu kadar yetkiye sahip değilken…

Bu kadar güçlü değilken…

Siyaseten nispeten “sembolik”ken… Anayasa değişmemiş, “cumhurbaşkanını halk seçer” hükmü kabul edilmemişken…

GÜL’E KARŞI OLANLAR, GÜL’ÜN ETEĞİNE YAPIŞMIŞ

Ak Parti Meclis’te bir cumhurbaşkanı seçmek istemişti de…

O seçimi 376 garabetiyle sabote etmişlerdi!

“Sakın ha” nidaları arasında parmak sallayarak tehditler savurmuşlardı.

Seçilecek cumhurbaşkanının eşinin başörtüsünü dillerine pelesenk etmişler, kalemlerine dolamışlardı.

O gün parmak sallayanlar, o gün tehdit edenler, o gün “silahla” tehdit edenler, bugün neyle meşgul görüyor musunuz?

2007’de seçilmemesi için 367 garabetini uyduranlar, muhtıraların arkasına sığınanlar, meclis kürsüsünden parmak sallayıp tehdit edenler, dün istemediklerini bugün cumhurbaşkanı adayı yapmak için kırk takla atıyor.

 

“Adayımız kardeşim Abdullah Gül” cümlesiyle cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin başladığı o günden hemen sonra neler olduğunu unutmuş olamayız.

CHP’nin ve CHP’nin Meclis dışındaki ortaklarının Gül’ün cumhurbaşkanlığına olan itirazlarını unutamayız.

En hafifinden Sayın Abdullah Gül’ün eşi Hayrunnisa Gül’ün başörtüsü yüzünden nelere maruz kaldığını unutamayız.

Hal böyleyken bugün Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istiyorlar; neden?

Çünkü, Erdoğan düşmanlığı vicdanlarını kör etmiş! Kendi başlarına Erdoğan’ı alaşağı edemeyeceklerini bilmiş haldeler.

SAYIN GÜL KİMİN ADAYI OLARAK MEYDANA ÇIKACAK?

Tamam, Erdoğan düşmanlığıyla maruf olanların Gül üzerinden onu tasfiye etme cihetine gitmelerini anlayabiliriz.

Zira düşman düşmanlığını yapacak, bu anlaşılabilir bir şey.

Ya Abdullah Gül hangi vicdan, hangi ölçüt ve hangi argüman ile aday olacak? Ya da olmayı düşünüyor?

2007’de Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturması için partisi, lideri ve milletin verdiği mücadeleyi unutarak mı aday olacak?

15 Temmuz darbe ve iç işgal girişimine karşı çıplak elleriyle direnen millete rağmen mi, o gece oluşan iradeye rağmen mi, aday olacak?

Meclis’i bombalayanların arkasındaki kurmay zekanın “2018’in 6’ncı ayından sonra Erdoğan yok, hazırlan” dediğine ilişkin duyumlar vardı henüz 2017 bitmeden önce.

Bu sütunda, ”Her şey 2018’de olup bitecek” dedikten sonra, “Bazı çevrelerde 2018’in 6’ncı ayından sonra Erdoğan olmayacak” türü tezviratlar yapıldığını yazmıştım daha önce.

Acaba, bütün bu tezviratlar varken, Sayın Gül, Erdoğan’ın tasfiyesi için kolları sıvayanlarla nasıl yan yana gelecek?

“GÜL AK PARTİ’NİN, AKŞENER MHP’NİN OYLARINI BÖLECEK” DİYENLER

Bugünlerde, muhalefetin hesabıyla ilgili şunlar konuşuluyor:

“Erdoğan’a karşı 1. turda Akşener ve yanında Gül yarışacak. Böylece Akşener ‘Cumhur ittifakı’nın MHP kanadının oylarını, Gül, Ak Parti oylarını bölecek.

Sonuçta yüzde 49.5; hatta yüzde 50 oy alsa bile Erdoğan ilk turda seçilemeyecek.

İlk turda 2’nci çıksa bile Akşener 2’nci tura girmeyecek, Gül muhalefetin adayı olarak Erdoğan’ın karşısına çıkacak ve Cumhurbaşkanı olacak. Erdoğan tasfiye edilecek.”

Sadece Ankara’da değil İstanbul’da da konuşulan senaryo bu.

Bu senaryoya bir de duyum ekleyelim:

İstanbul’daki bazı “operasyonel” sivil toplum kuruluşlarında “Erdoğan’ın karşısına Gül aday olarak çıkarsa hangisini destekleyelim?” sorusu üzerinden yapılan tartışmalarda, “Gül” ismi öne çıkmış. Hatta o sivil toplum kuruluşunun yönetiminde bu yüzden çatlak oluşmuş.

Peki, sadece “Erdoğan’ı tasfiye etmek” üzere geliştirilen bu senaryoya 11’inci Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül nasıl “evet” diyecek?

Dava adamlığı, kaderdaşlık, yol arkadaşlığı, vatanperverlik düşüncesi ile “Erdoğan’ın tasfiye edilmesi” düşüncesi nasıl yan yana gelecek?

16 Nisan referandumunda “hayır” demek ile, Erdoğan’ı tasfiye etme düşüncesi aynı şey asla değildir, olamaz.

O gün, “Parlamenter sistemin devamından yana” oy kullananların bugün, sırf Erdoğan tasfiye edilecek diye kurulan büyük tuzakta yer alması kabul edilebilecek bir şey değildir.

Biz Sayın Gül’ün CHP’nin, FETÖ’nün ve onların arkasındaki kurmay zekanın bir tuzağı olarak düşünülen formüllerde yerinin olmadığına inanıyoruz.

Bilgileri, Hasan Öztürk Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde paylaştı