Filistin'in birlik bayramı

Gazze ve Batı Şeria'nın "Hamasistan" ve "Fetihistan" olarak "yollarını ayırdığı" günlerde (Haziran 2007) şunları yazmıştık:

"Ne Gazze'de kontrolü ele geçiren Hamas 'Ben burada ayrı bir devlet kuruyorum' demekte, ne de Batı Şeria'yı kontrol eden El Fetih 'Bu topraklar bana yeter, Gazze'yi Filistin Özerk Yönetimi'nden atıyorum' demektedir. El Fetih, gururuna ve öfkesine yenik düşerek Gazze'den yükselen diyalog çağrılarına ŞİMDİLİK kulak tıkasa da, hatta Gazze'yle bütün bağlarını BUGÜN İÇİN koparsa da, Filistin'in bu parçasını gözden çıkarmış değildir...

"Kimsenin şüphesi olmasın ki Filistin'in 'bölünmüşlüğü' bir illüzyondan ibarettir ve bu illüzyon –paradoksal bir şekilde- Filistin'in yararınadır.

"Batı Şeria'daki Filistin otoritesinin Hamas'la ve 'Hamasistan'la bütün bağlarını kopararak yeni bir hükümet ihdas etmesi, İsrail'in de Batı Şeria'daki Filistin otoritesinin Hamas'la irtibatlandırılamayacağını kabul edip yeni hükümeti muteber bir muhatap olarak tanıması, bundan sonraki barış görüşmelerinin 'fundamentalist terör' bahanesiyle kesilmesini imkânsız kılıyor. Bu ne demek? Şu demek: İsraillilerin Filistinlilerle uzlaşmaya, anlaşmaya, barışmaya ne kadar hevesli oldukları (gerçekten hevesli olup olmadıkları) bütün çıplaklığıyla ortaya çıkacak.

"Buyursunlar, Hamas'sız bir ortamda karşılıklı dostluk ve anlayış havası içinde El Fetih'le müzakerelere başlasınlar bakalım! Ne yapacaklar? BM kararlarına ve uluslararası hukuka boyun eğerek Doğu Kudüs'ü Filistinlilere bırakmaya ve Batı Şeria'daki yüzbinlerce Yahudi yerleşimciyi geri çekmeye razı olacaklar mı? Olmazlarsa, BM kararlarına ve uluslararası hukuka itaatsizliklerini nasıl izah edecekler? Hamas, 'İşte görüyorsunuz! Ben aradan çekildiğim halde İsrail anlaşmaya yanaşmıyor. Hiçbir mazereti kalmadığı halde illegal işgalini ısrarla sürdürüyor' dediği zaman, kendilerini nasıl savunacaklar? Batı Şeria ahalisi 'Hani barışın önünde Hamas'tan başka engel yoktu? Hamas baypas edildiği halde niçin anlaşma sağlanamadı, niçin barışa ulaşılamadı?' diye sorduğu zaman, ne diyecekler?...

"Bir yalan imparatorluğunun çökmesinden ve Filistin'de hakikatin önünün alabildiğine açılmasından söz ediyoruz!

"Meşru veya gayri meşru, hiçbir Filistin hükümeti Kudüs davasından vazgeçemez... Siyonist rejim geri adım atmazsa, El Fetih çırılçıplak kalakalır...

" 'Eyvah, Filistin bölündü, düşman sevindi' diye ağlayıp sızlanmak yok! Filistin'in aleyhineymiş gibi görünen mevcut durum aslında İsrail'in aleyhinedir ve Filistin bu durumdan kazançlı çıkacaktır inşaallah.

" 'Bölünme'ye fazla takılmayalım; günü geldiğinde aşılır." (Yeni Şafak, 27 Haziran 2007)


* * *
Emperyalistler, Filistin saflarındaki işbirlikçilerinin yardımlarıyla, HAMAS'ı Filistin siyasetinden silmek için ellerinden geleni yaptılar. HAMAS'lı meclis başkanını ve birçok milletvekilini zindana attılar, El-Fetih'e bağlı silahlı kuvvetleri HAMAS'ın üstüne saldılar, koalisyon hükümetinin HAMAS kanadına karşı askeri darbe teşebbüsünde bulundular, bu teşebbüsü boşa çıkararak Gazze'de kontrolü sağlayan HAMAS'ı bozguncu ilan edip koalisyon hükümetini dağıttılar, ahaliyi HAMAS sevdasından vazgeçirmek için Gazze'yi adeta yerle bir ettiler... ama nafile. HAMAS bütün bu badireleri atlatarak Filistin siyasetine kök saldı.

Beri tarafta, demokratik seçimlerde halkın çoğunluğu tarafından tercih edilen HAMAS'ı emperyalistlerin direktifleri doğrultusunda hükümetten dışlayan Filistin Devlet Başkanı ve El-Fetih lideri Mahmud Abbas, "fundamentalist terör" (!) yükünü sırtından attığı halde, İsrail'le bir anlaşmaya varamadı.

Mevcut şartlarda palyatif bir çözümün bile mümkün olmadığı kesin olarak anlaşılınca, El-Fetih ister istemez siyaset değiştirdi ve HAMAS'la uzlaşma yönünde adımlar atmaya başladı. HAMAS da, tıkanan Filistin siyasetinin yeni bir boyuta taşınarak açılabilmesi ve İsrail'e karşı mevzi kazanabilmesi için bu adımlara layıkıyla mukabele etti. Neticede anlaştılar, barıştılar, safları sıklaştırdılar. Galiba bu sefer gerçekten safları sıklaştırdılar.

El-Fetih lideri Mahmud Abbas ve HAMAS lideri Halid Meşal arasında Kahire'de imzalanan ittifak anlaşması, daha evvel Doha ve Mekke'de 'kerhen' imzalanan anlaşmalar gibi kırılgan görünmüyor. İki taraf da Filistin'deki bölünmüşlüğün kesin olarak aşıldığını ve bu anlaşmadan geriye dönüşün imkânsız olduğunu vurgulayarak, ittifakı candan sahiplendikleri ve ne pahasına olursa olsun korumaya ahdettikleri mesajını veriyorlar.

Anlaşmaya göre partiler üstü bir milli birlik hükümeti kurulacak; bu hükümet bağımsız Filistin devletinin tanınmasına yönelik girişimlerde bulunacak ve hem parlamento seçimlerinin hem de devlet başkanlığı seçiminin alt yapısını oluşturacak.

El-Fetih yöneticilerinin "HAMAS'a 'İsrail devletini tanıyacaksın' diye baskı yapmak ahlaki değildir" gibi demeçler vermelerinden ve HAMAS'ın da "Milli birlik hükümeti İsrail'le hiçbir şekilde müzakerede bulunamaz" diye bir şart ileri sürmemesinden anlaşılacağı üzere, taraflar artık 'temel ayrılık noktalarında' bile birbirini mazur görerek iç çatışma ihtimalini tümüyle ortadan kaldırmaya azimliler. 2007'de "Filistinlileri böldük" diye kına yakan İsrail, şimdi, o bölünme sayesinde gerçekleşebilen kenetlenmeye bakıp, kafasını duvarlara vursun!

Kahire Anlaşması İsrail için yeni bir kâbus döneminin başlangıcı. Sırada, 1988 Cezayir Konferansı'nda kuruluşu ilan edilen bağımsız Filistin Devleti'ni Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda tescil ettirmeye matuf bir diplomatik taarruz var...

Bu önemli konuyu nasipse başka bir yazıda ele alacağız.


* * *
Şerleri hayırlara döndüren Rabbimize şükürler olsun. Kahire Anlaşması Filistin'e ve bütün İslam âlemine hayırlı olsun. Bu anlaşmada emeği geçen herkesten Allah razı olsun.

 

yenişafak

Bu yazı toplam 1539 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar