Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Faşistlikte yarış

Önce Almanya’da sonra Hollanda’da yaşanan kriz Avrupa’nın biz ve öteki diye ayırdığı dünya ve o dünyaya dair bütün görüşlerini, değerlerini, duruşunu ortaya seriyor. İki AB üyesi de kendi iç seçimlerine Türkiye ile ilişkilerini alet ettiler. Bu konuda aslında ikisi de başı çekmiyor. Bundan bir süre önce şahit olduğumuz Brexit tartışmalarında da hatırlayınız, bir anda konu Türkiye üzerinden konuşulmaya başlamıştı. Daha biz bu konunun bizimle Türkiye ile ne alakası var ki demeye kalmadan, Brexitçiler 80 milyonluk Müslüman Türkiye Avrupa Birliğine girerse eğer, diye başlayan cümleler kuruyorlardı. Hatırlayınız… Dönelim şimdiki konumuz Almanya ve Hollanda’ya. İkisi de kendi alanlarında İslamofobi ile muzdaripler. İslam düşmanlığını kendileri körüklüyor, körükledikçe oluşturdukları canavardan korkuyorlar. Bizdeki kemalistler gibi. 80’li 90’lı yıllarda irtica hortlağından az korkmamışlardı hatırlayalım. Ona teşbih Almanya ve Hollanda’da da İslami yaşamayı bir sorun olarak gören faşist zihniyet bugünlerde revaçta. Hollanda da yarın, Almanya’da daha sonra seçimler var, bunun körükleyicisi olarak da araçsallaştırılıyor İslamofobi. Bunun ötesinde, Almanya FETÖ ile sıcak ilişkiler içinde malumunuz. Hal böyleyken Hollanda’daki FETÖ yoğunluğu şimdilik Geertz Wilders’in İslam düşmanlığının arkasına saklanabilecek lükste. Bu şu demektir, FETÖ Almanya’da olduğu gibi açıktan ve önde çalışmak zorunda değildir Hollanda’da. Bu Hollanda’da olmadıkları veya zayıf oldukları anlamına gelmiyor. Bilakis Avrupa’nın her yerinde çörekleniyorlar. Öyle ki, Türkiye’de tescilli FETÖ’cü olup; kaçıp Belçika’ya yerleşen dini bütün adamın dini bütün karısı, Türkiye’de başörtü ve pardösü ile dolaşırken şimdi başı açık ve öyle az buz değil son derece İslam’dan uzak kıyafetlerle Belçika sokaklarında salınıyor. Kıyafeti değişse de FETÖ’cülüğü değişmiyor. Avrupa Türkiye düşmanlarının beşiği haline geliyor Almanya’daki Diyanet krizini onlardan bağımsız düşünmek mümkün olabilir mi veya MİT TIR’ları jurnalcisinden…

Geçen hafta itibariyle başlayan krizde ise bu iki ülkenin görevi bu türden taşeronlara tevdi etmesi de gerekmedi. Zira kendi bünyelerinde barındırıyorlardı gerekli hainliği. Önce imam krizi, arkasından PKK’lı ajan krizi. Pek severler malum PKK’lıları… Hem Almanlar hem de Hollandalılar… Bir tek Müslümanları sevmezler; Müslüman Türkiye halkını. Laikleriyle bir problemleri yoktur ikisinin de mesela. Öyle ya, Deniz Baykal da Kemal Kılıçdaroğlu da “hoşgeldiniz”le karşılanır onlarca. Bakmayın Kılıçdaroğlu’nun kulağına fısıldanan bir akılla Almanya programlarını iptal ettiğine. Biz onun değil, Almanya’nın programlarını iptal edip etmediğine bakarız. Etti mi Almanya? Etmedi. Çavuşoğlu, Zeybekci ve Sayan Kaya’nınkileri iptal ederken neden Kılıçdaroğlu ve Baykal’ınkini etmez Almanya? PKK’lılarınkini, DHKP-C’lilerinkini kucaklar Almanya? Halkımız iki artı iki dört ederi bildiği kadar bilir bunun cevabını! Hayır’a çalışan bir Avrupa Evet’e engel olmak için Hayırcıların yolunu açarken, Evet’e köstek olur. Bunu da atla yapar, copla yapar, köpekle yapar, ısırıkla yapar. Mecliste ısır, Avrupa’da ısır…

Evet’e evet, hayır’sa da evet dedirtir…

yeniakit

Bu yazı toplam 776 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar