“Ey rüzgar, ne yandan esersen es…”

 

 

Irak'ın ABD işgaline uğradığı Mart 2003'te Yeni Harman dergisine bir mülakat vermiştim. Sorulardan biri, "Amerikan emperyalizmine muhalefette birleşen İslamcılarla Kemalistler arasında bir ittifak mı doğuyor?" mealindeydi. O soruya verdiğim cevabı geçenlerde yeniden okurken, Türkiye'nin bugünkü 'ideolojik' ve 'bölgesel' gündemine 'cuk' oturduğunu fark ettim.

Bir taşla birçok kuş vurmak için, bugün, köşemi, Yeni Harman'daki mülakatın o bölümüne ayırıyorum..

***

"(Kemalistlerle) Amerikan emperyalizmine muhalefette buluştuk. Bu güzel bir şey, ama yeterli değil. Ortak düşmanlarımızın olması yetmez, ortak hedeflerimiz de olmalı. İşgalden kurtulmanın, Türkiye'yi bağımsız kılmanın ötesinde hedeflerimiz de olmalı. 'Kuva-yı Milliye Cephesi oluştu' filan diyorlar. Ben bu muhabbetten uzak duruyorum. Ne Kuva-yı Milliye'si? Ne Milli Mücadele'si? Ne Kurtuluş Savaşı? Canımızı kurtarmaktan başka bir şey düşünemez hale gelecek kadar aciz mi düştük? Savunmayı bırakıp hücuma geçmemiz lazım. İki, üç, daha fazla Çırağan toplantısı (Çırağan Sarayı'nda düzenlenen Irak'a Komşu Ülkelerin Dışişleri Bakanları Toplantısı) düzenlememiz lazım. Ortadoğu ile birleşerek büyümemiz lazım. Ortadoğu üzerinden Asya ve Afrika'ya uzanmamız lazım. Karabağ'da taviz karşılığında Nahçıvan'dan Azerbaycan'a koridor açıp Türkî cumhuriyetlerle bütünleşmemiz lazım. Gürcistan'la, Ermenistan'la da bütünleşmemiz lazım. Balkanlar'da Boşnaklarla, Arnavutlarla, Türklerle, Pomaklarla, Torbeşlerle, Müslüman Çingenelerle can-ciğer kuzu sarması olmamız lazım. Çin ve Rusya ile de ittifak kurulabilir tabii. Ama bu ittifaklar kurulurken Doğu Türkistan ve Çeçenistan'daki zulmü de bir şekilde gündeme getirmek lazım. Pekin'i, Moskova'yı insafa davet etmek lazım. Belki Uygurları ve Çeçenleri bazı tavizler karşılığında bağımsızlıktan vazgeçmeye ikna etmek de lazım. Aynı şey Gürcistan-Abhazya sorunu için de geçerli. Bunları bir an evvel konuşmaya başlamalıyız. Sadece Türkiye'de değil, bütün Asya ve Afrika ülkelerinde birlik davası konuşulmalı. Gündemin birinci maddesi bu olmalı. Konuşmaya şimdi başlarsak, davanın hakkını vererek konuşursak, beş sene sonra, on sene sonra yepyeni bir dünyaya uyanabiliriz. Emperyalizmin çanına ot tıkayabiliriz. Fitneyi bertaraf edebiliriz. Çırağan toplantısı beş sene önce yapılsaydı, belki bugün Ortadoğu'ya yönelik bir Amerikan saldırısı olmayacaktı. Geç kalışımız bize ders olmalı. Bu saldırıyı durduramayışımız bize ders olmalı. Bir daha asla böyle bir duruma düşmemek için ne gerekiyorsa yapmaya azmetmeliyiz. Araplar bizi yalnız bıraktı, Türkiye'nin liderliğini çekemediler, Çırağan sürecini sabote ettiler gibi laflar ediliyor. Ayıptır! 100 yıllık husumetler, 100 yıllık şüpheler, 100 yıllık rekabetler, 100 yıllık korkular bir anda yok olur mu? Uzun ve elbette sancılı bir sürece hazırlıklı olmalıyız. Ama şunu da söyleyeyim; 100 yılda olmaz dediğimiz bazı şeyler bir anda da olabilir. İşte Türkiye-Suriye yakınlaşması. Dört yıl önce düşman komşulardık, şimdi aramızdan su sızmıyor. Fırat suyu bile sızmıyor. Fransa-Almanya gibi olduk Suriye ile. Çekirdek Ortadoğu. Bunun altını kalın çizgilerle çiziyorum. Diyorum ki: Misak-ı Milli'yi aşalım, Suriye ile hemhal olalım, Çekirdek Ortadoğu'yu kuralım, bu çekirdek Ortadoğu bir cazibe merkezi olsun, bütün Ortadoğu tedrici olarak birleşsin. Biz buna öncülük edelim. 80 yıldır istiklalimizi kutluyor, ama aynı zamanda istiklalimizi kaybetme korkusuyla yaşıyoruz. İşgal kâbusu, irtica kâbusu, bölünme kâbusu... Nedir kardeşim bu? Böyle hayat mı olur? Atalım korkularımızı, kıralım zincirlerimizi. Uzak denizlere açılalım. Eski Türk denizcileri gibi, 'Ey rüzgâr, ne yandan esersen es, her yer bizimdir' diyelim. Cesur olalım. İyimser olalım. Ufuk sahibi olalım. Ufukların efendisi olalım. Kemalizm'i aşalım artık... Konjonktür değişti kardeşim. Mondros mütarekesi geride kaldı. Hele Fransız İhtilâli iyice geride kaldı. Milliyetçiliği aşalım, ulus devletçiliği aşalım. Başörtülü bir İmam-Hatip'li kızın yerlerde süründürülmesinden haz duymayı gerektiren 'militan demokratlığı', gaddar laikliği de aşalım. Bunlar Cenab-ı Allah'ın gazabını çekiyor. Bunlar bereketi kesiyor. Bunlar Türkiye'nin ayak bağları. Türkiye'nin başını alıp gitmesi lazım"

 

Hakan Albayrak/yenişafak

Bu yazı toplam 2150 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar