Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Ergenekon ya da Şeytan!



Hayatımıza bakalım, bizim hayatımızda Meleklere, Cinlere, Şeytanlara yer vardı..

Hitler'in bizden farklı bir zamanda yaşadığını düşünüyoruz mesela.. Ebu Cehil'in Firavun'un, Nemrud'un.. Oysa onların varisleri hâlâ aramızda, onları saptıran Şeytan damarlarımızda dolaşıyor..
Tek sorun İsrail'de, Türkiye sınırlarının dışında bir yerde değil.. Tehlikenin kaynağı sadece ABD ve derin devlet değil.
Derin devletin de derininde Şeytan oturmuyor mu ve onun bütün sırlarını bilmiyor muyuz ve o bizi sadece telefon konuşmalarımızı değil, aklımızdan geçirdiklerimizi dinlemiyor mu ve bize gizli mesajlar vermiyor mu?
Dizilerin arasına sıkıştırılmış gizli reklamlardan söz etmiyorum. Onun da ötesi var.
Şeytan pasaport kullanmıyor.. Şeytanın vatanı yok..
Çetelerden, Mafiadan korunmaya çalıştığımız kadar Şeytandan korunmaya çalışsak ya da Şeytana lanet okuduğumuz kadar Peygambere salavat getirebilsek bu işler çok daha farklı olur..
Karanlık aydınlığın yokluğudur.
"Zalimlere yardım etmeyin ateş size de dokunur" denmedi mi bize?..
Tamam "La ilahe" demeden dine girmek mümkün değil, ama bir de bundan sonra gelen ve daha sonra söylenen sözün şartı olarak değer kazanan bir başka ifade var: "İllallah".. Sadece "La ilahe" der durursanız nefsinizi ilah edinmiş olursunuz.. "Benden başka ilah yok" demiş olursunuz bir bakıma.. Çünkü siz kural koymuş oluyorsunuz..
Peki, bir de şöyle düşünelim: Kadiri mutlak ve bir olan bir Allah var. Kadere, rızga, ecele hükmeden, gören, bilen, duyan, din gününün sahibi.. Bizim ellerimizle zalimleri cezalandırıp mazlumlara yardım etmek isteyen, bizi yeryüzünün varisi kılmak isteyen ve bizim huzurunda "yalnız Senden yardım diler, yalnız Sana sığınırız" dediğimiz bir ilah!
Peki derdimiz, korkumuz ne? Yardımı siz politikacılardan ve ölümlü başka insanlardan mı bekliyorsunuz yoksa!?. Haşa onlar Allah'ın yetmeyecek gücüne güç, yetmeyen parasına para, yetmeyen aklına akıl mı yetirecekler yoksa!
Hani yardımı yalnız Allah'tan dileyecektik?
Hani, Hasbunallahu veniğmel vekil ve niğmel mevla ve niğmel masiyr diyorduk?
Hani o zaman içinde zaman Yaratandı?!
Hani O, bize hayır gibi gelen şeyleri şerre, şer gibi gelen şeyleri hayra dönüştürebilirdi?
O zaman niye korkuyoruz ki!
Unutmayalım ki, herkes için ancak yaptığının karşılığı vardır ve Allah cahil ve zalim bir kavme hidayet nasib etmez.. Biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmedikçe Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir..
Çaresiz değilsiniz, çare SİZsiniz aslında!
Allah bizi mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle kimi zaman artırarak kimi zaman eksilterek imtihan edecektir..
Servet ve iktidar insanların arasında döndürülüp duracaktır.. Her zaman birileri zenginleşirken birileri fakirleşecektir. Birileri fakirleşirken birileri zenginleşecektir..
Her zaman sabredenler, dua edenler, malları, canları sevdikleri ile cihad edenler, korkaklar, hainler, cimriler olacaktır.. Ve tabii, iman edenler, iyi iş işleyenler, sabredenler, sabrı tavsiye edenler de.. Onlar dışında herkes hüsrandadır..
Ve unutmayın: İman etmeden cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmeden gerçekten iman etmiş olamazsınız!
Stratejiler, takdikler, operasyonlar, stratejik ortaklar, kurullar, uzmanlar, sonuçta hepsi imtihanın gereğini hakkı ile yerine getirmek için bir araçsa ne ala, yoksa..
Sonunda Allah'ın dediği olacak.. Her şey olacağına varacak..
Allah tuzak kurucuların en hayırlısıdır..
O, gerçek hüküm sahibidir.
Sakın gözünüze çeteleri, sıradan sebebleri, bahaneler gibi küçük gerçekleri çok fazla yaklaştırıp, arkasında bir ormanı kaybetmeyelim..
Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler..
Selâm ve dua ile..


Bu yazı toplam 1210 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar