Erdoğan'dan Referandum Sürecindeki Son Durum Açıklaması

Erdoğan'dan Referandum Sürecindeki Son Durum Açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde NTV ve Star TV ortak yayınında Oğuz Haksever’in gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde NTV ve Star TV ortak yayınında Oğuz Haksever’in gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
Oğuz Haksever: Fırat Kalkanı bitti yeni harekat notum vardı. Siz bugün Sincar’ı Kerkük’ü işaret ettiniz ve oyunlar oynandığını söylediniz. Ne gibi oyunlar oynanıyor ve Türkiye'nin çıtaları var mı? 
Recep Tayyip Erdoğan: Fırat Kalkanı Harekatı’yla alakalı bu işin aslında isim olarak birinci etap diye nitelendirdiğim kısım bitti. Bu yol haritasının adı konmayan 2. 3. etapları olacak. Olay sadece Suriye boyutunda giden bir harekat değil. Bu olayın Irak boyutu var. Bir Telafer olayı var Sincar olayı var, Musul’da aynı şekilde soydaşlarımız var. Orada şu anda üs olarak çalışmalarını yürüten askerimiz var. Musul’da DEAŞ’a çok ciddi darbeler indirdi onlara. Şu anda da bu üssümüzde Ninova muhafızları dediğimiz muhafızları yetiştirme görevi devam ediyor. Musul’un bundan önceki valisi şu anda Ninova muhafızlarının komutanı. Musul ağırlıklı Arap kardeşlerimizden oluşuyor. Bu üs bölgemiz buraya çok yakın mesafede ve 700’e yakın bir timimiz var. Onlar bu muhafızları yetiştirme çalışmalarını devam ettiriyor. Bu eğitimlerle zaman geldi peşmergelere de eğitimler yaptırıldı. Bu süreç için DEAŞ ciddi darbeler aldı.
Bu Haşdi Şabi meselesi üzerinde durmamız lazım. Bu terör örgütü Irak Meclisi'nden terör örgütü olmadığı şeklinde bir oylama ile geçti. Biz Haşdi Şabi’yi kullanırsanız sıkıntı olur dedik. Telafer’de bizim 400 bin Türkmen var. Sincar’ın durumu çok daha berbat. İkinci bir Kandil oluşturmanın gayreti var. Irak’ta aslında mezhebe dayalı Pers milliyetçiliğine yakın İran’a bir destek oluşturuluyor. Bir mezhep anlayışıyla bunu yayıyorlar. Bunu yayarken Pers milliyetçiliğine dayanıyorlar. İran’da bugün Azeriler de var ama Pers ağırlıkta. Uluslararası camiada bu işin çok daha farklı yerlere kaydığını göreceğiz. Onun için Suriye’de olayı yine mezhebi olarak ele aldığımızda mezhebi tutarlılığı olsa da olmasa da diyemeyiz. Zira bugün Suriye’nin başında bulunan kişi Şia değildir onun durumu çok daha farklı. Orada Şia olan Hizbullah var mesela. Bunlar Esed’le aynı değil. Bütün bu yapı içinde Suriye’de devam eden mücadelede DEAŞ sürekli zemin kaybediyor. Fakat merkezi yönetim kimin zemin kaybettiğine bakmıyor ben ne kazanıyorum buna bakıyor. Mesela Münbiç meselesinde DEAŞ diye bir şey kalmadı orada. Ama oraya bazı güçler zorla PYD ve YPG’yi sokmaya çalışıyor. Ama son dönemde insani yardım adıyla Rusya, Amerika ve Türkiye olarak biz de girdik. Bazı oradaki mahalleleri vesaire bizler de almış durumdayız. Ama derdimiz orada bayrak göstermek değil.
Münbiç’in gerçek sahipleri ağırlıklı yüzde 85 civarında Araplar. Biz oraya Münbiçli yerleşsin istiyoruz. Sayın Putin’e de bunu söyledik Amerikalı yetkililere de bunu söyledik. Şu anda müttefik diyebileceğimiz ülkelerden bu konuda hatırı sayılır görüntü çıkmıyor. Önce Münbiç sorununu halledelim sonra Rakka ile ne yapacağız kimlerle yapacağız bakalım. Eğer YPG ve PYD ile yapılacaksa biz böyle bir planın içinde olmayız. Türkiye’nin teröristle işi olmaz. Biz isteriz ki Amerika’nın da olmasın. DEAŞ’ı buralarda atmaya bizim gücümüz yetmiyor mu ki kalkacağız PYD’yi YPG’yi yanımıza alacağız. Bunlar hala genelkurmay başkanlarımız nezdinde konuşuluyor. Nihai bir karar henüz yok görüşmeler devam ediyor. Bugün sayın Putin’le görüşmem vardı bu konularda hem de taziyelerde bulunduk.
Oğuz Haksever: Mekanlar belli o zaman ama mesajınızın kapsamı oldukça geniş.

Recep Tayyip Erdoğan: Mekanlar ilk etapta Cerablus, Rai, Dabık, Bab buralar bitti. Ama buradan doğuya Münbiç’e doğru bir çalışmanın yapılıyor olması, Münbiç noktasında ortak harekat kararı verildiği anda zaten Münbiç’te ciddi manada DEAŞ potansiyeli yok orada PYD ve YPG var. Onların biz Fırat’ın doğusuna ötelenmesini istiyoruz buraya Araplar yerleşsin istiyoruz. Ondan sonra asıl hedef Rakka’dır. Rakka DEAŞ’ın şu anda en önemli merkezi. Burada da onların varsın 5 bin olsun örgütlü gücü olduğu söyleniyor. Bunu Amerika’sı, Rusya’sı, Türkiye’si koalisyon güçleri hep birlikte hallederiz.

Oğuz Haksever: Önce bayrak konusu çıktı ardından da Kent konseyi IKBY’ye ilhak kararı aldı. Sizlerde tepkinizi ortaya koydunuz. Orada Türkiye neye göre izliyor olan biteni? 

Recep Tayyip Erdoğan: Tarihi itibariyle baktığımız zaman biz biliriz ki bir Türkmen şehridir Kerkük. Daha sonra burada tabi çok ciddi bir değişiklikler oldu zorlamalar oldu ve nüfus değişikliklerine gidildi. Bütün bunlara rağmen bugün Kerkük’te Türkmen’iyle, Arap’ıyla ve Kürtler ciddi bir değişime gittiler. Şu anda yaptıkları iş bana göre bir işgal hareketidir çok çirkindir. Irak parlamentosunun aldığı kararı ben çok çok yerinde buluyorum. Aynı kararı bizler de paylaşıyoruz. Münasebetlerimizin bu kadar iyi olduğu bir dönemde bunun adı ateşle oynamaktır. Burası Irak’ın milli bayrağının dalgalandığı Meclis olarak çalışmasına devam etmelidir ve kardeşçe burada Arap, Türkmen, Kürt birlikte yaşamalısınız. Burası benimdir diye bir adım atarsanız bunun bedeli gelecekte farklı olur. 

Oğuz Haksever: Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurgulanmış darbe iddiası vardı. Dediğine göre hem iddianamelerdeki bazı ifadelerden hem de daha önce yaptığı konuşmalardan deşifre oldular yanıtını almış 9 buçukta darbe olur mu diyince. Bunun kontrollü bir darbe kanaatine kendisini sürüklediğini söyledi. 

Recep Tayyip Erdoğan: Çok iddialı çok gayriahlaki bir yaklaşımdır. Şehitlerimize çok ciddi bir saygısızlıktır. Benim Marmaris’ten hareket ettiğim andan önce yaptığım bir açıklama var. Kontrollü darbe girişiminin sinyalini kimden nasıl nerede aldığımı bütün bunları kendisinin ispat etmesi lazım. Fakat bu zat yalana maruf bir kişidir. Eğer ispat edemiyorsa bu gayriahlaki olmanın ötesinde benim edebimle ifade edemeyeceğim bir sıkıntıdır. 15 Temmuz’un şehidi de gazisi de bunu lanetleyecektir. Acaba kendisi ben mesela Marmaris’te kaldığım yerden ayrılıyorum helikopterle ve ayrılmadan önce kaldığım yerin ev sahibi bana tabi isterseniz elimizde başka imkanlarımız var sizi farklı yere götürebiliriz dediğinde hayır dedik. İşte o zat ortada. Ben şu anda ulaşabilirsem açıklamayacağım ya Ankara ya İstanbul’a ulaşacağım. Helikoptere binerken kaptanımla birkaç şey konuştuk ve hareket ettik. Ne zaman biz Dalaman’a indik meğer bizden önce oraya gelmişler ve Dalaman’daki uçaklarımızı da aramışlar. Bizim üç noktada uçağımız vardı. Hep havada nereye gideceğimizi belirliyoruz. Uçağımıza bindikten sonra pilot nereye gidiyoruz diye soruyor. “Sen dedim şimdi buradan Ankara İstanbul arası bir kertiz al ben mesafe yaklaştıkça son anda söyleyeceğim sana” dedim. Ben ekrandan takip ediyorum, “şu anda İstanbul’un durumu ne Ankara’nın durumu ne” diye sordum kaptana. “İstanbul’da pistler karartılmış vaziyette” dedi. “Peki sen bu haliyle inebilir misin?” “İnerim ama çok riskli, pistin üzerine bir şeyler koymuş olabilirler” dedi. “Sen dedim oraya bir yönel gerekirse bir alçak uçuşla geç pisti sonra bir iniş yap” dedim.
Biz piste gelmeden önce bu arada İstanbul Emniyet Müdürü’nü aradık durum için. Kule o anda işgal altındaydı. “Şu anda biz operasyon hazırlığındayız kule için” dedi. Kuleyi hemen hallettiler sağolsunlar, anında da pist aydınlatıldı. Biz haberi alınca piste indik. Piste inince alan herkes aprona çıkmış fakat uçaklar üstümüzde uçuyorlar. Ben tabi eşim, kızım, damadım, torunlar birlikte arabaya bindik ve apronda vatandaşlarımızın arasına karıştığımız anda milletimle iç içe oldum. İsterdim ki aynı anda orada başkaları da olsaydı. Biz içerde oturduk konuştuk dediler ki saat 23’te de buraya Kılıçdaroğlu indi. Bizden önce oraya inmiş. Nerede şimdi diye sordum bilmiyoruz dediler. Meğerse Bakırköy ilçe başkanı mı belediye başkanı mı ne evine gitmiş. Burada bütün millet varken sen neredesin? Eğer örtülü bir darbe girişimiyse bunu sana kim söyledi? Belediye başkanının evine niye gidiyorsun? Hani diyordun ya bir zamanlar bir darbe girişimi olsa tanka ilk ben çıkarım. Niye çıkamadın? Bu iş lafla olmuyor bu iş inanç işi. Şu anda da her zamanki yalanlarından birini daha söylüyor. Buradan bir kez daha söylüyorum dürüstsen, haysiyet sahibiysen örtülü darbe girişimiyle ilgili elinde hangi belge varsa bunu açıkla. Yargıya da yardımcı ol bize de yardımcı ol. Zerre kadar vatanseversen zerre kadar milliyetperversen yardımcı ol.
Oğuz Haksever: Kamuoyu anket çalışmaları neyi gösteriyor referanduma dair? 

Recep Tayyip Erdoğan: Her geçen gün evet tırmanıyor. Ömrüm meydanlarda geçti dilini biraz bilirim meydanların. Meydanlarda bunu gösteriyor. Ben inanıyorum ki bu hafta çok daha belirleyici olacak. Örneğin yarın Bursa’dayım, sonra Balıkesir’deyim, Cumartesi İstanbul var, Pazar günü İzmir var. Bu arada akşamları televizyon programları da devam edecek. Sayın Başbakanın aynı şekilde gerek meydan mitingleri, sayın Bahçeli’nin meydan mitingleri var öyle sanıyorum televizyon programları da olacak. Bu haftayı bu şekilde geçirdikten sonra önümüzdeki hafta aynı yoğunlukta bu süreci sürdüreceğiz. Son iki hafta inanıyorum ki evet tırmanışını yükseltecektir. Bakan arkadaşlarımız, milletvekili arkadaşlarımız arazideler. 16 Nisan inşallah bir milat olacaktır ve bu miladı milletimiz özellikle de en kısa zamanda görmeye başlayacaktır. Bir şey karıştırılmamalı 17 Nisan’dan itibaren Türkiye'de bir anayasa değişikliği tümüyle uygulamaya girmeyecek. Birkaç maddesi girecek ama asıl uygulama 2019 seçimiyle birlikte olacak. 

Oğuz Haksever: Neden 2019 beklensin gibi bir şeyler gazetelere yansıdı ama öyle bir şey bir düşünmüyorsunuz.

Recep Tayyip Erdoğan: Şu anda bu teklif özellikle iktidar partisi ile birlikte hareket eden Milliyetçi Hareket Partisi’nin müşterek kararlarıyla olur. Başbakanımız filanda söyledi biz erken seçim düşünmüyoruz dedi. Erken seçim düşünülmediğine göre böyle bir şey gündem de değildir. 

Oğuz Haksever:Tek adamlık kavramı sürekli gündeme getiriliyor. 

Recep Tayyip Erdoğan: Tabi tek adamlık kavramı burada çok çok çirkin ve bunlarda yaklaşımlarını yaparken çok çirkin yapıyorlar. Bir defa burada tek adamlık söz konusu değil. Burada yasama-yürütme-yargı bir defa bunların yanlış yaklaştıkları yer yasama organını kaldırıyorlar diyorlar. Soruyorum, yasam organı kalkıyor mu? Sayısı 550’den 600’e çıkıyor. Yasama organı şu ana kadar HSYK olarak ifade edilen kurula oradan bir aday atama yetkisi yokken şimdi Hakimler Savcılar Kuruluna 7 üyeyi Meclis atıyor. Hemen yürürlüğe girecek olanlardan birisi bu. Cumhurbaşkanı 4 tane atıyor. O diğer iki ise birisi Adalet Bakanı birisi müsteşar. Sen nasıl yasam organı ortanda kaldırılıyor diyorsun. Aynı şey Anayasa Mahkemesi ile alakalı. 2010 öncesi üye sayısı 11 asıldı. Cumhurbaşkanı 11 üyeyi atıyordu. 2010 sonrasında 17 asıl üyenin TBMM 3 tanesini 14 tanesini Cumhurbaşkanı atıyordu. Şimdi üye sayısı 15’e düşüyor. 3 tanesini yine meclis atıyor, cumhurbaşkanının atadığı sayı düşüyor 12’ye. Şimdi hala Meclis niye bu işin içinde yok diyorsunuz. Sadece bununla kalmıyor Meclis bir başka yetkisi de tüm yasaları yapma yetkisi parlamentoya ait. Sadece bütçe kanunu ile ilgili cumhurbaşkanının yetkisi vardır. Reddetmesi halinde de bir çıkış noktası konuldu. Bir önceki yılın bütçesi neyse onu TEFE, TÜFE veya başka bir ayarlama ile düzenlenecek ki bütçesiz kalmasın. Yasama organı nasıl yok dersin. Bir kere fesih diye bir olay olmaz. Mesela seçimlerin yenilenmesi gibi bir durum meydana geldi. Eğer cumhurbaşkanı böyle bir yola tevessül edecek olursa ki bu pekte akıl karı bir iş değil, olması halinde o zaman Meclis'te Cumhurbaşkanlığı seçimi aynı anda yapılıyor. Kendisi de seçime girecek yani. Dünyada da çok benzeri yok bunun. Denetim mekanizması itibariyle meclis çok daha farklı bir konuma geliyor. Şu anda biliyorsunuz devlete ihanetten ancak Cumhurbaşkanı yargılanabiliyor. Fakat yeni dönemde kişisel suçlar sebebiyle de Parlamento'daki belli çoğunluklarla Yüce Divan'a kadar götürülebilir. Sen tek adamı nasıl yargılarsın. Seçimin olduğu yerde tek adamlık olmaz. 

Oğuz Haksever: İki seçimin neden bir arada yapılması öngörüldü? 

Recep Tayyip Erdoğan: Bunun en önemli sebebi bir defa bizim çok seri bir üretim içinde olmamız lazım. Öyle yıllar oldu ki aynı yıl içinde parlamento, belediye ve cumhurbaşkanlığı seçimi olmuştur. Bunlar uzun aralıklarla da olsa aynı yıl içine tesadüf ettiği yıllar olmuştur. Bir defa iki seçim aynı zamanda olacak. Ülke kendisine hedefler belirleyecek biz 5 sene sonra Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimini yapacağız. Bizim iki sihirli kavramımız var. İstikrar ve güven. Bununla biz istikrar ve güveni yakalayacağız. İki sandık olacak sadece. Vatandaş gelecek iki sandıkta oyunu kullanacak. Aynı günün akşamı ikisini de görecek. Cumhurbaşkanı eğer yüzde 50 artı 1’i alamazsa o zaman 15 gün sonra sadece cumhurbaşkanı seçimi olacak. 

Oğuz Haksever: Bir eleştiri dile getiriliyor. Vatandaş cumhurbaşkanına tepkiliyse seçim kartı da elinde yoksa nasıl tepkisini dile getirecek diye bir eleştiri var. 

Recep Tayyip Erdoğan: Şimdi normal zamanda da cumhurbaşkanı için, başbakan için, hükümetler için aynı tepkiler konulabilir. Ama yeni bir seçime gitmenin şartları var. Burada da 5 seneyi bekleyeceksin. Veya parlamento böyle bir imkana sahipse böyle bir adımı Cumhurbaşkanı ile görüşerek belki atma yoluna gidebilir ama istikrar için şu anda böyle bir yol yok. İstikrarın en önemli şartı siz hedeflerinizi ona göre koyacaksınız. İşadamları hedeflerini buna göre koyacak. Şu anda böyle bir hedef koyabilme imkanı olabiliyor mu? Bizden önce olamıyordu. 16 ayda bir seçim olmuş. 16 ayda bir seçimin olduğu ülkede yatırımın istikrarı olur mu? Onun için biz gelene kadar özellikle yurtdışı Türkiye’ye gayrisafi hasılanın girişinin ortalaması 1 milyar dolardı yıllık. Biz geldik trafik yükselmeye başladı. Benim başbakanlığım döneminde mesela bir yıl 22 buçuk milyar dolara kadar çıktık. Bu dönemde de yine geçen yıl 12 buçuk milyar dolar gibi bir rakamı yakaladık. Güveniyor yurtdışından gelen sermaye. Seyahatlerimde soruyorlardı hep seçim var mı? Şimdi seçim 2019’un Kasım’ında. O zaman göre gelecek bütün planlamasını yapacak. Bizim 16 Nisan aslıdan Türkiye iş dünyasının kaderini ilgilendiren bir seçimdir. Yatırımı yapan sensin. Ben siyasetçi olarak senin önünü açmaya çalışıyorum. Sizlerin patronları da hep bize yurtdışındaki işadamlarını getirirler konuşuruz görüşürüz ve hep memnuniyetle ayrılırlar. Kavganın gürültünün olduğu yere işadamları yatırım yapmaz. Şimdi bizim niye Güneydoğu’da yatırım yapmıyorlar. Terörden dolayı. Son Diyarbakır seyahatimde bu havayı gördüm. Ben şimdi 15 sene önceki Diyarbakır’ı düşünüyorum nerede şimdi modern bir Diyarbakır var. PKK destekli birileri değil biz inşa ettik bunu. Şimdi yeni o bombalanan çukurların açıldığı yerlerde kentsel dönüşümle elden geçiyor şimdi. Oralarda bittiği andan itibaren çok daha farklı bir hale gelecek. 
(CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt'un açıklamaları) Ben CHP liderinin buna uyarı yaptığı kanaatinde değilim. Onun çünkü dili başka söyler, hafızası başkadır. Ödüllendirmiş de olabilir. Bir şeyi ortaya koymak lazım, biz 'evet' diyoruz. Birisi 'hayır' derse, 'hayır' diyeni de biz anlayışla karşılarız. Ama öyle ifadeyle giriyor ki işe 'biz Samsun'dan gireriz' diyor. Ya sen yola çıkacaksın Samsunlu seni Samsun'a sokmaz, Sivas'a, Amasya'ya, Ankara'ya bile sokmaz. Kimi denize döküyorsun sen? Sen kalkıp da bu ülkede 'evet' diyen bu ülkenin vatandaşlarını Yunanla nasıl eşdeğer hale getirirsin?"