Enis Nakkaş röportajı: Tek çözüm bölgesel-konfederal birlik

Enis Nakkaş röportajı: Tek çözüm bölgesel-konfederal birlik

"Neden bölgesel-konfederal bir proje önermeye çalışmıyoruz? Dolayısıyla alternatif proje var aslında. Bunu küçük kapılarda önermek yerine yüksek sesle dillendirmek gerek. Silahlı çatışmalardan endişe duymuyorum. Bu anlamda bütün bölgede elimizi değil, par

Spiker: Lübnan'dan Suriye'ye, Irak'tan Yemen'e, IŞİD'in yayılmasından endişe eden Körfez'e kadar bölgede bir dizi gelişme var. Terörle mücadelede uluslararası ittifaklar, Ukrayna meselesi, Rusya'nın pozisyonu...
 
Tüm bu dosyaları konuğum Strateji ve Güvenlik Kurumu Koordinatörü Sayın Enis Nakkaş ile konuşacağız. Hoş geldiniz.
 
Enis Nakkaş: Ehlen ve sehlen.
 
Hangi dosyadan başlayacağımı bilemiyorum. Irak'tan mı, Suriye'den mi, Ukrayna'dan mı yoksa Lübnan ve terör tehlikesinden mi başlayalım? Hepsi birbiri ile bağlantılı gibi duruyor. Dünya terörle mücadele etmeye karar verdi gibi. İnşa edilecek bu ittifak hakkında ne düşünüyorsunuz?
 
Enis Nakkaş: Terörle mücadele etme kararı verildi ifadesi çok doğru bir ifade değil.
 
Spiker: 40'tan fazla devlet ''terörle mücadele'' diyor sayın Nakkaş?
 
Enis Nakkaş: Mühim olan bu değil. 11 Eylül'den sonra terörle mücadele kararı verildikten sonra uluslararası işbirliği şimdikinden çok daha büyüktü. Ben gerçek bir terörle mücadele kararının, terörün kaynaklarını ortadan kaldırmayı ciddi bir şekilde tartışmaya başladığımız zaman verilebileceğini düşünüyorum. Teröre yardım nereden geliyor? İmkanlarını nasıl sağlıyor? Öncelikle terör kaynaklarını kurutmak gerek. Fakat aşırılığa davet çıkaran siyasetlere devam edildikçe terörü ortadan kaldıramazsınız. Amerika Birleşik Devletleri'nin yaptığı gibi ''terörü destekleyen ve büyüten bazı ülkeleri, bize yakın olduklarından dolayı görmezden gelelim'' derseniz terörü ortadan kaldıramazsınız. Özellikle ki bu ülkelerin medyası terörü desteklemeye devam ederken. Bunlardan bazıları Irak'taki IŞİD olgusunu ''yerel taleplerden doğmuş yerel devrim'' olarak vermeye devam ediyor.
 
Askeri faktörün iki yüzü var. Biri terör örgütlerinin karargahlarını vuran bir görüntü çizecekken bir diğer gerçek yüzünde ise gördüğüm kadarıyla Amerika'nın bölgedeki müttefikleri ile ittifaklarını yeniden inşa edeceğidir. Çünkü bu müttefikler dağıldı, aralarında rekabet var, yeni denklemler var. Bu güçleri bir araya getirip, bölgedeki müttefiklerini bir arada tutmak istiyor. Böylece bu bölge, kontrolleri dışına çıkamayacak. Bu müttefikler kendi aralarında rekabet ediyor, ne Irak'ta, ne Suriye'de ne de Lübnan'da herhangi bir başarı elde edebiliyor. Bölge  kontrollerinden çıkacak. Dolayısıyla müttefiklerini yeniden bir araya getirip yeni bir ittifak inşa etmek zorunda. Bunu yaparken de ''terörle mücadele'' şiarını kullanıyor. Başarılı olur mu olmaz mı birazdan açarız.
 
Spiker: Yani şimdi IŞİD'e karşı Irak'ta, Suriye'de veya Körfez'e uzanması halinde Körfez'de savaşacak güçlü uluslararası bir ittifaktan çok yeni bir dönem mi söz konusu?
 
Enis Nakkaş: Lavrov'un açıklamasından önce haberleri takip eden herhangi bir insan Suriye'nin bu işin dışında tutulduğunu gördü. Teröre karşı savaş veren Suriye ordusu, Suriye devleti bu işin dışında tutuluyor. Sen sahada teröre karşı savaşan gücü bu işin dışında tutacaksan, burada farklı gayelerin olduğunu hemen söyleyebiliriz. Sen, bölgedeki rolünü ve gücünü itiraf ettiğin ve tanıdığın İran'ı da bu işin dışında tutuyorsun. Yani öyle gözüküyor ki bilinen, klasik müttefiklerinle iş yapacaksın. Bu müttefiklerin de az önce söylediğimiz gibi birbirleri ile mücadele ediyorlar. Bugün Türkiye ve Katar ekseninin, Arabistan ve kısmen Mısır'ın olduğu eksenle mücadele ettiğini biliyoruz. Sır değil. Bütün bu ülkeler de, ABD'nin çeşitli seviyelerdeki müttefikleri. Türkiye NATO üyesi ve bölgede NATO çıkarına siyasetler güdüyor. Katar ise tabiri caizse ikili oynuyor. Gazze, Mukavemet ve Filistin'e yakın olduğu gibi bütün bölgeye operasyon yapabilen en büyük askeri üsse sahip. İsrail de mühimmata ihtiyaç duyduğunda bu askeri üsteki depolardan mühimmat sağladı.
 
Spiker: İsrail mi?
 
Enis Nakkaş: Evet. Savaş sırasında İsrail'e buradan füzeler ve uçak parçaları gönderildi.
 
Spiker: Biraz adaletsiz değil mi bu? Halid Meşal Doha'da, müzakereler var...
 
Enis Nakkaş: Hayır, hayır. Ben Sheraton Otelinin 5. katında Halid Meşal'e de söyledim bunu. Halid kardeş, bugün bu otelin 5. katında biz oturuyoruz ama Mossad'ın ofisinin de 2. katta olduğunu bilmen lazım, dedim.
 
Spiker: Yeni mi oldu bu?
 
Enis Nakkaş: Bu olay eski ama Mossad'ın iletişim ve ilişkiler ofisi aynı yerde mevcut. En büyük hava üssünün Katar'da olduğu sır değil. Bu üssün de tam özgürlükle hareket ettiği de sır değil. Mazlumdur diyemeyiz. Adaletsizce de diyemeyiz. Protokoller, bilmesine izin vermiyor diyemeyiz. Protokoller, Katar'ın üsten çıkan uçakları ve nereye gittiklerini bilmesine izin veriyor. İsrail'e mühimmat götüren uçakları engelleyemez ama nereye gittiklerini bilir. Bu farklı bir mevzu. Önemli olan ABD'nin, bölgedeki müttefiklerinin birbirleri ile mücadele ediyor olmasıdır. Aralarında ciddi sorunlar var. ABD müttefiklerinin her birinin Suriye ve Irak'ta, kendi gündemlerine göre hareket eden silahlı grupları var.
 
Müttefikleri bu şekilde devam edemezdi. İsrail de Gazze savaşında, halk dilinde söylendiği gibi rezil oldu. Yani bazıları Temmuz savaşının İsrail için istisna olduğunu düşünüyordu. Hayır alakası yok. Artık bir kaide bu. İsrail hedeflerini gerçekleştiremiyor. Kaçıncı oluyor bu başarısızlık? İstisna değil artık. Amerika'nın bölgedeki öncelikli müttefiki. Ürdün ise korkuyor. Birçok işe bulaştı. Militanların giriş çıkış yaptığı bir sınır bölgesine sahip. Aynı zamanda Ürdün'ün içinde IŞİD var diyebiliriz. Güney Ürdün'de IŞİD'in ciddi bir tabanı var. Dolayısıyla çok rahat bir pozisyonda değil. Türkiye ise Amerika'ya ''bölgenin haritalarını yeniden çizebilirim , çıkarlarını garanti altına alabilirim'' mesajı vermişti ama her konuda başarısız oldu. Arabistan ve diğerleri ve ilaahiri. Dolayısıyla IŞİD'in varlığını kullanarak, IŞİD ile mücadele bayrağı altında, Amerikalılar müttefiklerini bir araya getirmek, safları sıklaştırmak, bölgede hedeflerini belirlemek ve düşman olarak gördüklerini bu işin dışında tutarak kontrolü sağlamak istiyor.  Mantıkları şöyle işliyor: ''Rusya, İran ve Suriye bu işin dışında olmalı''. Bunu diyemeyen Amerika eski Amerika olamaz zaten.
 
Spiker: Amerika yıllardır ''terörle mücadele'' ediyor. Müttefiklerini toplamak istemesi, bu kadar tafsilat istemez sayın Nakkaş. Bazı Amerikalı yetkililer de Obama yönetimi süresince IŞİD'e karşı zafer gerçekleşmeyecek diyorlar.
 
Enis Nakkaş: Evet bu doğru bir bakış açısı. Niye? Afganistan'daki deneyimleri bunu kanıtlar nitelikte. Afganistan'da, bugün hazırladıkları senaryonun aynısı vardı. Biz yere inmeyiz dediler. Biz uçaklarla destek veririz Afgan güçleri ve aşiretleri de karadan ilerler Taliban'ı kovar demişlerdi. Taliban'ı Kabil'den atıp yönetimi ele aldıklarında müttefik olabilecek bir rejim inşa etmek amacıyla güçlerini yere indirdiler. Hatalı oldukları görüldü. Kaide ve Taliban hala oradalar ve savaşlarına devam ediyorlar. 2001 yılından 2014'e kadar. 13 yıl oldu. Kaide ve Taliban ile savaşıyorsun ve bitmediler.
 
Buna benzer bir savaş sahasına giriyorsun. Kuzey ve doğu Suriye ile Irak kuzeyinin ve batısının büyük bir bölümünü kapsayan bir saha. IŞİD'in de bölgede hareket halinde olduğunu unutmadan tabi. Ürdün'de, Kuzey Afrika'da, Lübnan'da, Körfezde ve başka bölgelerde hareket halindeler. Dolayısıyla tüm bu bölgenin özel bir sürece ihtiyacı var. Her kim bir iki ay veya bir kaç sene içinde bu meseleyi askeri çözüm ile halledebilirim diyorsa yanılgı içindedir. Mantıklı da değildir. Kamuoyunu da uzun sürecek bu meseleye hazırlıyorlar. Yerel güçleri kullanma konusuna gelince de Afganistan'da denendi yerel güçler. Şimdi ise bölge ülkeleri denenmek istiyor. Hangi bölge ülkesi böyle bir savaşa direkt girebilir?
 
Spiker: Yardım ederler. Körfez destekler. Türkler de yardım eder.
 
Enis Nakkaş: Desteklerler evet ama mesela Türklerin askeri olarak müdahil olacağını hiç sanmıyorum.
 
Spiker: Niye olmasın? Tehlike altındalar.
 
Enis Nakkaş: Türk ordusunun ve siyasi isimlerinin birden fazla deneyimi bunun delilidir. Irak işgalinden bu yana müttefiklerine sınırları açmayı reddettiler. Türklerin müdahil olduğu tek bölge Irak kuzeyindeki Kürtlerin bölgesiydi. Saddam Hüseyin döneminden kalan ve Türklere ''terörle mücadele'' başlığı altında 40 km içeri girme izni veren bir ittifak var. Suriye'deki operasyonlara ve topçu desteği verdikleri Keseb operasyonuna rağmen belirleyici olacakları askeri bir müdahale yapamadılar. NATO'nun Libya'da yaptığı gibi ''devrimcileri ve halkı koruma'' sloganı vardı Türkiye'nin ama müdahil olmadılar. Lazkiye sahilinde hareketlenen ilk uçağı da düşürüldü. Ürdün ise herhangi bir ittifaka dahil olmayacağını ve bu savaşa iştirak etmeyeceğini ilan etti.
 
Spiker: John Keryy onları ikna etmeye gitti ama.
 
Enis Nakkaş: Fikirlerini değiştirebilirler tabi ama ilan etmezler. Ürdün'ün ''IŞİD'e karşı mücadele ittifakında biz de varız, güçlerimiz de IŞİD'e karşı savaşacak'' diyebileceğini sanmıyorum. Aksi takdirde güney Ürdün patlayacaktır.
 
Spiker: Maan mı?
 
Enis Nakkaş: Maan'da kısa bir süre önce silahlı, RPG'li gösteriler oldu. Ürdün, gidişatı askeri güçleriyle değil hapishanedeki bazı tutukluları gizli bir antlaşma ile serbest bırakarak kontrol altına alabildi. Ürdün kendini biliyor. Bugün IŞİD'e karşı Ürdün ordusu ile savaşa dahil olursa, ama alenen dahil olursa Ürdün'ün güneyi infilak eder. Dolayısıyla Kerry'ye ''biz de güçlerimizle birlikte bu ittifaka dahil olacağız'' diyemeyecekler.
 
Spiker: O halde Ürdün dahil olmazsa, Türkiye istemiyorsa, Körfezin gücü yoksa Amerikalılara kim iştirak edecek?
 
Enis Nakkaş: Amerikan merkezlerindeki akıllar bölgedeki kendi deyimleri ile ''Sünni aşiretler, bölgedeki Sünni devletlerin siyasi ve maddi desteği ile IŞİD'e karşı savaşırken biz de uçaklarla onlara yardım ederiz'' diyor. Lakin Türk, Suudi veya Katarlı güçlerin savaşa aleni katılacağını sanmıyorum. Az önce dediğim gibi bir şeyler gizli kalır. Bugün Libya'da da aynısı yaşanıyor. Birileri havadan saldırıyor ama kimin saldırdığını kimse bilmiyor. Uçaklar bombalıyor ama kimin uçakları? Bilinmiyor.
 
Spiker: Emirlikler katıldı deniliyor.
 
Enis Nakkaş: Çok şey söyleniyor. Resmi söylemlerden ve itiraflardan uzak durmak gizlilik ile ilgili. Büyük devletler kaçınılmaz olarak bu hava saldırılarını kimin yaptığını bilir. Siyasi ve güvenlik sebeplerinden dolayı da açıklanmaz. Bazen açıklanır ve açıklama geri çekilir. Amerika'nın yaptığı gibi. Bu uçaklar Emirlik ve Mısır uçakları demişti. Daha sonra Mısır'ın sert tepkisinden dolayı emin değiliz açıklaması yaptılar. Amerika mı emin olamayacak? Amerika bugün Libya'yı vuran uçakların kimin olduğunu bilmiyorsa, gelişmiş uydularını ve bölgedeki radarlarını toplasın gitsin.
 
Spiker: Esas noktaya gelelim. ABD tüm ihtilaflara ve denklemlere rağmen müttefiklerini nasıl toparlayacak? Amerika ne yapabilecek bu müttefikler toparlamak için? Hangi esasa göre? Mısır Rusya'yı ziyaret etmişken, İhvan farklı bir konumdayken vs. müttefikleri bir araya getirecek faktör nedir?
 
Enis Nakkaş: Amerika veya batılılar bir şeye giriştikleri zaman mutlaka başarılı olacaklar diye bir şey de yok. Başarılı olamayacaksa niye öyle yapıyor diyoruz. Başarılı olamayacak. Bize göre hesapları hatalı. Müttefikleri kendi aralarında sıkıntılı. Tamam Nusra'yı, İslam Ordusu'nu ve Zehran Alluş'u bir tarafa bırakalım. Hatta Zehran Alluş'a yardım edelim ama IŞİD'e karşı beraber hareket edelim diyor. Aramızda bir koordinasyon olsun en azından diyor. Bu şekilde bu durum bize İran, Rusya ve diğer güçlere karşı mücadele izni verir. Amerika'nın özet olarak hayali budur. Bunu nasıl hayata geçirebilecek? İşte Kerry'nin ve Hagel'in ziyaretlerini izliyoruz.
 
Spiker: İngiltere ve Amerikalılar bir taraftan ve Körfez bir taraftan olmak üzere destekler gelecek.
 
Enis Nakkaş: İşin içinde para olduğu sürece Körfez'den ödeme yapması istenir.
 
Spiker: Cidde'de Türkiye, ABD  ve Körfez bir araya gelecek.
 
Enis Nakkaş: Mühim olan bir başka nokta da Kerry'nin Nebil Arabi'ye telefonu. Bu  telefonla Arap Birliğinin vereceği beyanda duracağı noktayı bildirdi. Daha sonra Nebil Arabi çıkıp ''Bütün Arap devletleri IŞİD'e karşı mücadele edecektir'' dedi. Genel bakış bu. Uygulamaya geçtiğimiz zaman neler olacak? Terörden kastınız nedir? Nusra Cephesi bunun içinde mi? İslam Ordusu, diğer silahlı gruplar ve Irak'ta da hükümet karşıtı olan silahlı gruplar var. IŞİD' ten önce birçok grup vardı bombalı araç saldırısı yapan, intihar eylemleri gerçekleştiren. Onlar ne olacak? Bunlara ne dersiniz? Ne isim verirsiniz? Bunlar da terör. Peki bunları da kapsayacak mı mücadeleniz? Tam aksine yardım ediyor, finanse ediyor ve medya yoluyla bu grupları destekliyorlar. Bence uğraşlarını bir noktada ittifak kurmak üzere verecekler, o da sadece IŞİD'in hedef olması.
 
Spiker: Amerika karaya inmeyecek. Müttefikleri de söylediğiniz gibi müdahil olmayacak. Sadece havadan mı vuracaklar?
 
Enis Nakkaş: Yabancı güçler sadece havadan vuracak. Bu karada güçleri yok anlamına gelmez. Bugün İngiliz SAS özel birlikleri var.
 
Spiker: Nerede Irak'ta mı?
 
Enis Nakkaş: Yani bugün Irak'a gönderdikleri 130 uzmandan bahsediyorlar. Nedir bu uzmanlar mühimmat ve silahları mı sayıyorlar?
 
Spiker: Danışmanlar. 350 Amerikan danışmanı var.
 
Enis Nakkaş: Onlar uçaklara talimat veriyor, Peşmerge'ye eğitim veriyor, planlamada yer alıyor, özel savaşlarda yer alıyor, destek gönderiyor... Bu bir savaş. Her parçasında yer alıyor. Irak'ta İngiliz SAS özel birlikleri var. Yarın ilan edilmeden Fransız özel birlikleri de sahada yerini alabilir. Bunlar resmi olarak ilan edilen işler değil. Özel ve gizli. Her zaman savaş sahasındadırlar. İlan edilmezler.
 
Spiker: Sayın Nakkaş Ruslar ne yapacak?? İzleyecekler mi her şeyi?
 
Enis Nakkaş: Lavrov, başarısız olacaklar dedi. Kimse bir şey için hele ki Rusya boşu boşuna ''başarısız olacaklar'' demez. Demek ki başarısızlığa uğratacak bir şeyler olacak, başarısız kılacak bir program hazırlanacak. ''Rusya seyirci mi kalacak?'' sorusuna dönelim. Seyirci kalacak mı? Hayır. Sebep? Musul işgalinden sonra Irak'a askeri destek veren Rusya oldu. Amerika'dan 500 milyon dolara silah satın aldılar ama ABD şu ana kadar Irak ordusuna bir şey göndermiş değil. Açıklamalarında bazı şartları öne sürdüler. ''Herkesin iştirak ettiği merkezi hükümetten sonra bu silahı size nasıl temin edeceğimizi düşünürüz'' diyorlar. İsrail bu satışa veto koydu. F-16'lar, Apachi helikopterler... İsrail bunları kendisi için bir tehlike olarak görüyor. Veto veriyor. Fakat bu dönemde, merkezi hükümet oluşturulmazdan  önce Ruslar ne yaptı? Uçaklar gönderdi, beraberinde uzmanları gönderdi, helikopterler gönderdi... Gördüğüm bazı uçaklarda hala Rus ordusunun amblemi var. Dolayısıyla Irak güçlerine destek olarak doğrudan savaşa girdiler. Seyirci kalmadılar. Bugün, müttefikleri ile hareketliliği arttıran Amerika'ya karşı Rusların da harekete geçeceğini göreceğiz. Sadece Irak'ta değil, Suriye'de de eşlik edecek şekilde. İki gün önce bir Suriye kanalındaydım. Orada da söyledim. Suriye'nin elindeki yeni uçakları görüyor musunuz? Yeni roketleri ve hava kuvvetlerinin silkinişini. Neden 3 yıl boyunca görmediğimiz bu sahneyi şimdi görüyoruz? Bu yeni faktörlerin, yeni hesapların varlığına işaret.
 
Spiker: Yani bugün B planındayız o zaman. Sayın Nakkaş ama bugün bazıları Rusların Suriye'ye ve Irak'a yeterli desteği veremeyeceği görüşünde. Yani bir adım veya 3 çeyrek adımları varmış gibi, fazla değil.
 
Enis Nakkaş: Yok bu şekilde okuyamayız. Siyasi alanda dünyaya karşı Suriye'nin yanında durup veto vermesi başlı başına önemli bir şey. Cenevre'deki tüm toplantı ve organizasyonlardaki diplomatik süreçlerde oynadığı rol, kimyasal silah sorununda getirdiği çözüm ve diğer meseleler, en önemli siyasi-diplomatik kalkan oldu. Tabi buna Çin-Rus ittifakı da diyebiliriz. Bunu da unutmamamız lazım çünkü koordinasyon hep Çin ve Rusya arasında gerçekleşti. Şimdiye kadar Suriye'nin sahada, kentlerde verdiği savaşlarda ihtiyacı olan her şey Rusya'dan sağlandı. En son Jobar'da tünelleri imha etmede kullanılan özel roketler de Rusya'dan sağlandı. Irak'ta durum daha açık. Helikopterler ile birlikte 300 teknik uzman göndereceğiz dediler. Ne demek 300 teknik uzman? Benzin mi dolduracak bu teknik uzmanlar? Hayır. Yani, tüm araçlar ve imkanlarla yardım ediyorlar. Öte yandan Irak ordusunun IŞİD mevzilerini vurduğu uçaklara da dikkat edin. Bana göre Rusya Irak'ta yeterli şekilde harekete geçti. Dozu da daha artırabilir tabi.
 
Spiker: Ukrayna'daki çatışmanın bölgedeki denklemlere etkisi ne olacak? Yemen mevzusu bir kenarda duruyor. Ne oldu da Yemen yeniden ateşlendi? Bölgede hesaplar yeniden mi gözden geçiriliyor? Aradan sonra devam edeceğiz.
 
(aradan sonra)
 
Spiker: Sayın Nakkaş az önce dediğimiz gibi harita geniş. Görünüşe göre daha da genişleyecek. Maliki'nin istifası veya yerinden edilmesi, her nasıl tanımlıyorsanız, Irak'ta olumlu gelişmelerin olduğuna dair işaretler verdi. Arabistan'ın memnuniyetle karşıladığı işaretler. Sanki İran ve Arabistan arasında bir yakınlaşma oldu. Irak sahasında da İran ile batı arasında bir ittifak görüntüsü var. Siz bu gelişmeleri veya çelişkileri tabiri caizse nasıl okuyorsunuz?
 
Enis Nakkaş: Suudilerin Irak'taki değişimlere yönelik tepkileri şişiriliyor. Arabistan bazı gelişmeleri memnuniyetle karşıladı çünkü Maliki'yi şeytan el-racim olarak görüyordu. Meseleyi kişisel gördü. Şimdi yeni seçilen bakanlar kimler? Bu denkleme bakalım. İçişleri ve savunma bakanlıkları, Maliki'nin partisinden ve çizgisinde olan başbakanın elinde. Üslupları ve ilişkileri farklı olabilir. Siyasi olarak aralarında bir fark yok. Peki Suudi Krallığı ne kazanmış olabilir? Maliki'nin gidişinden sonra Irak'taki güç dengelerinde çok ciddi değişimlerin yaşanacağını beklemiş olabilirler. Bazen, karşıdaki seçimlerde kazansa ve görevine devam etse bile bazı güçler o kişiyi istemez. Bir düğüm halini alır. Siyasi düğüm. Şimdi Amerika Birleşik Devletlerinin, Cumhurbaşkanı Beşşar Esad ile arasındaki bir düğüm gibi. Şimdi ''Bize göre gitmesi lazım meşruiyeti yok demiştik. Terörle mücadelenin kralı olsa da geri dönüş yapamayız'' pozisyonundalar. Bunun ahlak ile alakası yok tabi. Farklı bir mesele. Dolayısıyla Suudiler ve Irak  meselesi şişirildi ve beklentiler büyük tutuldu. Ben Irak'ın bölgesel pozisyonunu ve siyasetini değiştirmeyeceğini, Irak'taki iç dengelerin de değişmeyeceğini düşünüyorum. Görünüşte ve birkaç isimde değişiklik oldu ama ileriki zamanlarda aynı çizgide ilerlediğini göreceğiz. Bunun yanında şunu söylemek gerek ki Suudilerin ilk hatası değil bu. Bir kaç adım attıktan sonra hatalı olduklarını ve istediklerini elde edemediklerini anladıkları birçok tecrübe yaşadılar. Lübnan örneği de açık. Birçok yerde girişimde bulundu ama sahneyi tek başına ele almayacağını fark ettiğinde geri adım attı. Yarın öbür gün Suudi Krallığı, Irak'taki gelişmeleri anlayıp hatalarını fark edecek.
 
Lakin Arabistan'ın, en azından davranışlarını açıktan değiştirmesine neden olan baskılara uğradığını unutmamak gerek.
 
Spiker: Nerede?
 
Enis Nakkaş: Kendilerine özel manevralarına rağmen Suudiler, batı ekseni ve ABD'nin tam kontrol sağlayamadığı sınırlarından dolayı çok hassas durumda. Son haftalar ve  aylarda yazılan makaleler ve yapılan çalışmaları hatırlatalım. Selefi-Vahhabi fikriyatının arkasında olanın ve bu terör olgusuna yol açanın Suudiler olduğuna dair birçok makale yazıldı, çalışmalar yapıldı. Eskiden olduğu gibi 11 Eylül olayında 15 Suudi var hatırlatmalarına başlandı, Irak ve Suriye'de savaşanların en çok Arabistan'dan geldiğine vs. Bunların hepsi okunuyor. Artık ''Teröristlerden çok bizi anarak, biz Abdülaziz ve Suud ailesi olarak bize sorumluluk yüklüyorlar'' diye düşünmeye başladılar. Medya ve siyasi baskılar, onları doğrudan fetva verip ve açıklama yapmaya itti.
 
Spiker: Bugün onlar için de bir tehlike yok mu sayın Nakkaş? IŞİD'in kendisi ve IŞİD'liler Mekke'ye gireceğiz diyerek tehdit ediyordu?
 
Enis Nakkaş: Hepsinden önce. Bunlardan da önce. IŞİD, Musul'a girmeden ve Musul'u işgal etmeden çok önce verdiler bu fetvaları. Açıklamalara ve tarihlere bakalım bütün bu tehditlerden önce başladılar. Zamanlama evet çok önemli. Batının medya üzerinden ve araştırma merkezlerinden başlattığı hücumdan iki hafta sonra açıklamalar gelmeye başladı. Fetvalar verildi. IŞİD ve diğerleri hatta Müslüman Kardeşler dahil, hepsi terör örgütüdür denildi. Musul düşmemişti, IŞİD bölgeyi tehdit edecek konumda değildi. Halifelik ilan edilmemişti. Irak ve Bilad-ı Şam'daki İslam Devleti örgütüydü sadece. Halifeliği ilan etmemişti. Bugün halifelik ilanı, bölgenin tüm sınırlarına yönelik savaş ilandır. IŞİD örgütü ile halifelik ilanı arasında fark vardır dikkat ediniz.
 
IŞİD neden halifeliği ilan etti? Kendilerinden okuduğumuz kadarıyla, Irak ve Suriye'de dışarıdan kışkırtıp doldurduğumuz militanlarla verdiğimiz savaşlar tamamlandı. Halk dilinde denildiği gibi bardağı doldurduk. Bundan sonra yapacağımız şey ile kamuoyunu etkilemeliyiz. Cezbedici olan halifeliği ilan etmekten başka da elimizde bir şey kalmadı dediler. Halifelik ilanı tüm sınırlar için bir tehdittir. Irak-Şam İslam Devleti ismi ile Irak ile Şam arasındaki Sykes Picot'u hedef almıştın ama halifelik ilanı ile Mekke ve Medine'ye, Ürdün'e, Lübnan ve diğer bölgelere gözünü dikmiş oluyorsun. Haritalarını da gördük sonradan. Bu noktadan sonra Arabistan'ın hassas davranması gerekti. Lübnanlı bir Selefi'yi IŞİD'e katılıma ikna edebilmen için saatler, günler ve aylara ihtiyacın var.  Fakat Arabistan'daki herhangi bir Vahhabi'yi ikna için beş dakika yeterli olacaktır. Çünkü küçüklüğünden beri aynı tekfirci fikirlerle büyütülmüş.
 
Spiker: Orada hazır bir çevrenin olduğunu mu düşünüyorsunuz?
 
Enis Nakkaş: Evet fikren de hazırlar. Seyyid Hasan da bir ara buna değinip ''maalesef fikren hazırsınız'' demişti. Ürdün'ün Maan bölgesinde de fikren hazırlar. Lübnan'da öyle değil. Mezhepçi ve mutaassıp olanlar bile IŞİD mantığına, herkesi tekfir eden mantığına hemen teslim olamaz.
 
Spiker: IŞİD'i kabul etmeye hazır değiller mi?
 
Enis Nakkaş: IŞİD'in intihar saldırıların, sistemine ve istisnasız herkesi tekfir eden yapısına hazır değiller.  Ama Suudi Krallığında eğitim sistemi IŞİD'in ideolojisine çok yakın.
 
Spiker: Bu fikre savaş açmadılar mı ama? Müftünün çıkıp ''IŞİD'e karşı savaşmak vaciptir'' demesi ve ayrıca açıklamalarla birlikte fetvalar da var.
 
Enis Nakkaş: Dikkat edin, IŞİD'in yaptıklarını kınadı ama çıkıp ''IŞİD'in falan mezhebe veya falan dine mensup olanları kafir ilan etmesi doğru değildir'' demediler. Demiş olsalardı hakiki fetva bu olurdu. Yoksa televizyonlarda "insanların kafalarını kestiler, kadınları sattılar ve çarmıha gerdiler, hepsi yanlıştır'' açıklaması yeterli mi? Bunlar araç ve yöntemler. Bunları kınadı Suudiler. Bu fetvaları verenler çıkıp tekfirci fikirlere ve Vahhabiliğin zemininde yer düşüncelere hatalıdır, yanlıştır diyebilecekler mi? Şia'yı kafir ilan etmek yanlıştır, Hıristiyan'ı kafir ilan edip katletmek yanlıştır diyebiliyorlar mı? Bizimle ittifak yapmayan Sünnilerin kafir il 
Kaynak: Medyaşafak