Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Ene, abd-i aciz ya da narsizm

Ben” demek utanılacak bir hadise idi.. “Biz” demek daha büyük bir “ben” aslında, “küçük ben”lerin toplamıdır çünkü. Biraz da “seçilmiş”, “seçkinci” bir topluluk.. Aslolan “Hak”dır. Biz ise “kul”uz! Aşağılık kompleksine sahip birileri, abartılmış tüzel kişilikleri yücelterek, kendisini bu yapının içinde belirleyici, önemli bir kişilik olarak göstererek ve tüzel kişiliği yücelterek kendine bir makam tayin ediyor.

Bunlar kendine âşık, narsist, megaloman tiplerdir. Egosantrik / ben merkezci tiplerdir. Başarıya odaklanmışlardır. Kendilerinden menkul kerametleri vardır. Kibirlidirler. Lider olmak isterler. Ya da bir liderin adına hareket eder gibi davranırlar. Lideri yüceltir gibi gözükürken, orada asıl bu işleri yapan en önemli kişi kendiymiş gibi davranırlar. Liderlere atfettikleri meziyetlerin birçoğu kendileri ile ilişkilidir. Şöhret budalasıdırlar. Övülmek, fark edilmek isterler. Başkalarını aşağılama, küçümseme eğilimindedirler. Aslında bu bir kişilik bozukluğudur ve bu tipler, siyaset, iş, sivil toplum, media, sanat çevrelerinde bol miktarda vardır.

Uzmanlar bunların empati yoksunu, ötekilerin duygu, düşünce, acılarını anlayamayan, kendi kurguladıkları bir dünyada yaşayan, kendilerini dış dünyadan soyutlayan insanlar olduklarını söyler. Tanrı kırallar, Firavun, Nemrut, Karun, Belam gibi karakterler bu grubta yer alır. Şeytan da kendini insandan üstün görürken aslında aynı yanlışa sürükleniyordu. Birçok devlet, “Milliyetçilik” ya da “Ulusal çıkar” perdesi arkasında narsistik bir tutum sergiler. Tarihte birçok dini/mezhebi, ideolojik, politik liderlerde de benzer tutumlar görülebilir. Din büyüklerinin İlahlık ve Rablik iddiası da aynı kökten beslenir.

Bu tipler, kendileri için önemli olan bir şey, başkalarının zararına da olsa bunu kabul edebilirler ve planları tutmaz, başarı beklerken zarara uğrarsa öfkeli tepkiler verebilir. Başarısızlığından başkaları sorumlu tutabilir. Saldırganlaşabilir, psikolojik olarak çökebilir, hatta intihara yönelebilir. Hitler buna önemli bir örnektir aslında. Bir yandan kibirli, güçlü görünmelerine rağmen, intihar eğilimi bunların kırılgan yanını göstermektedir.

Aslında “özgüven” dediğiniz şey, marazi seviyeye ulaşmamış narsist bir temeli olan tutumu ifade ediyor olabilir. İzzet-i nefs de böyle bir şey. Belli bir seviyede bunun olması gerekir, ama belli bir çizginin ötesinde hastalık ya da ahlaki bir zaaf olarak değerlendirilmesi gerekir.

Bu kadıncı, erkekçi eğilimler, benzer özellikler taşırlar. Bana kalırsa toplumda narsistik eğilimler giderek artıyor. Bu tip egosantrik kişiler, kendilerini, çıkarlarını, kendilerine ait olan şeyleri giderek daha fazla önemserken, başkalarını da o seviyede aşağılamış olurlar aslında. Ve kibir dediğimiz ahlaki zaaf da bu kaynaktan beslenir. Bu tipler mükemmeliyetçilikte marazi bir noktaya ulaştıkça daha fazla başarı, güç, saygı, itibar, zekâ, güzellik ve övgü ile birlikte fantastik ilgiye ihtiyaç duyarlar. Empati yapamaz hale geldiklerinde, korkaktırlar ama bu duyguyu bastırmak için aşırı cesur gözükürler, aynı zamanda aşırı güvenlik tedbirlerine ihtiyaç duyarlar. Bu durum onlar için çok önemli bir kişilik olduğu ile ilgili dışa dönük bir güç gösterisi ve karşıtlarına karşı caydırıcı bir baskı oluşturacaktır. Kaba ve kibirli kişiliği gizlemek için aşırı saygı ve hayranlık beklentisi ile hayırsever ve cömert, yerine göre halkçı, dindar, milliyetçi refleksler de gösterebilirler.

Bunun kadını-erkeği, yaşlısı-genci, doğulusu-batılısı yok. Amerika’da da Kore’de de Çin’de de Rusya’da da AB ülkelerinde,   Mısır’da, Suudi Arabistan’da, Türkiye’de her partiden, her cemaatten, her gelir ve etnisiteye sahip insanlarda görülebilen bir durum. Bazan kişi ilmi ile ya da dini statüsü ile kibre kapılabilir. Birileri din büyüklerini İlah ve Rab edinebilir, birileri de kendileri gibi düşünmeyenleri tekfir edebilir. Bu yanlışlar, aynı temelden kaynaklanır. Bazıları kendi üstünlüğünü, yücelttiği bir değere, kişiye, kuruma, gruba kendini isnat ederek isbatlama gayretine  de girebilirler. Narsistlik bir çeşit âşk hastalığıdır ve burada kişi kendine âşıktır. Çocuklarınızı aşırı şekilde başarıya, zenginliğe ve güce şartlandırırsanız, onları öyle bir cehenneme sürüklersiniz ki, birçok ideolojik, politik yapı, işletmelerde liderlik, sporda, koçluk, cemaat yapıları, okullar insanları buraya yönlendiriyorlar. Empati yoksunluğu, duygusal körlük ve sağırlık, kibir, hased, kıskançlık ile birlikte gelişiyorsa işiniz zor demektir.

Büyüklenmeci olsun, kırılgan olsun, çevrelerinde beklentilerine karşılık bulamazlarsa, bariz hatalar sonucu küçük düşmekten korkarlarsa tehlikeli olabilir. Bırakın çocuklarınız ufak tefek hatalar yapabilsinler. Yapamadıkları şeyler olsun, yanlış yaptıklarını anladıklarında özür dileyebilsinler. Mükemmelliyetçilikten, çocuklarımızın bütün derslerinin pekiyi olması beklentisinden vazgeçelim. Bu liderlik ve başarı psikolojisi anomaliye dönüşürse bu kişiler hem kendi başlarına bela olurlar, hem de çevreleri için, aileleri için zarar verici ve tehlikeli olabilirler.

Çocuklarınızı bazı konularda başarıya şartlandırmak yerine, onlara merhamet, şefkat, tevazu, özür dilemenin bir erdem olduğunu, inadın ahlaki bir zaaf olduğunu onlara anlatmamız gerekiyor. Yoksa bunlar ekonomi, siyaset, bürokrasi, toplum hayatlarında kendileri mutlu olmadıkları gibi, çevrelerine de huzursuzluk verirler. Bu yanlışlar bazan aile ve çevre şartları, okul üzerinden tevarüs edebilir.

“Ben”; bir kibir ifadesi olarak Şeytanı yoldan çıkaran ilk günahtır. İlk haram “Ene” yani “Ben” ile başlar. En büyük narsist Şeytandır. Biz sonuçta “aciz bir kul”uz. Kula kulluk etmeyecek kadar başımız diktir, ama başkalarına İlahlık ve Rablik taslamamamız için Allah’ın huzurunda başımızı yere koyarız. Zalimler karşısında ise başımız diktir. Ancak dikbaşlı değiliz!

Herkesin birini kahraman birini hain ilan ettiği ortamda narsist eğilimi salgın haline gelir. Narsist kişiler, kendi hempalarını, tabilerini örgütleyerek onlar üzerinden bir tatmin sağlarlar. Ve bugün boşanma, intihar ve cinayetlerin patlamasında bu eğilimin rolü büyük!

Narsizm toplumda giderek yükselen bir hastalık olarak her yıl daha fazla kendini gösteriyor. Aileler dağılıyor, gençler daha mutsuz hale geliyorlar. Bencillikten Allah’a sığınalım. Aman dikkat! Selâm ve dua ile. 

Bu yazı toplam 744 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar