Emperyalist zihnin asırlar içindeki dönüşümü, özüne sadık kalarak dış görünümünü zamana uyduran bir bukelamun gibidir. İçine döküldüğü kabın şeklini alıp, dışarıdan bakıldığında rengine de bürünen bir renksiz sıvı misali kendini de gizleyebilir. Özünden bir şey kaybetmemiştir ama. Sadece üzerine aldığı pelerinin koruması altındadır. İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan, vesaire vesaire vesaire bir dizi hırs sahibi ve fakat insanlıktan nasipsiz beyaz hıristiyanın zaman içinde dünyanın yüzde seksen beşi gibi büyük bir çoğunluğunu “esir” almış olması sinsice hazırlanmış bir algı yönetimi operasyonu ile farklı bir kanala çekmesi emperyal iradenin de kendisini yeniden yeniden bir daha üretebilmesine fırsat oluşturmuştur.

Önce müstemleke dediğimiz, bir miktar kendilerince ticari mecburiyetlerden bir miktar bilgi artırmak gibi çok boyutlu ve fakat felsefi temelli ihtiyaçların giderilmesi için çıkılmış yolun sonundaki durağa varmışlardı. Burada şunun altına çizelim. Gitmek görmek dedik, ille de gidip görerek değil, hiç gitmeden hiç görmeden de yazma çizme cür’etini de göstermişler. Ama burada ben daha çok, emperyalist dürtülerini gidermek için kullandıkları maskeye dikkat çekmek istiyorum. Meraklarının arkasına sakladıkları öğrenme isteğini öğrendiklerini fabrikasyon sonucu bilgi gibi sunmuş olmaları insanlığa yaptıkları en büyük ihanetlerden biriydi. Bu yöntemle toplumu, toplumları, siyaseti, siyasetleri, dünyayı manipüle etmeyi zaman geçse de, asırlar değişse de devam ettirdiler. Kimi zaman algı yönetimiyle bilgiyi eğip bükmelerine bile gerek kalmadı. Basitçe yalan söylediler.

11 Eylül saldırıları sonrası karambole getirip Irak’ı işgal etmek için Saddam Hüseyin’in nükleer silahları olduğuna dair söyledikleri yalan gibi... Bugün Fırat’ın doğusu Batısı, YPG, PYD, PDY ne hal ise hepsi konusunda gözümüzün içine baka baka, gözlerini kırpmadan yalan söyleyebildikleri gibi. O gün, Saraybosna’nın Sırp ateşi altında alev alev kavrulduğu o gün, NATO güçleri olarak müdahale etmekte hava şartlarını bahane etmekte kullandıkları yalan gibi... Bugün verdikleri bir sürü, bir dizi sözü tutmadıkları gibi...

Yalan. Basit, etkin, maliyetsiz. Söyleyenin yanına kâr kaldığı bir düzende en üretken araç. 

yeniakit