"Emine Ülker Tarhan Evde Oturup Dolma Sarıyor"

"Emine Ülker Tarhan Evde Oturup Dolma Sarıyor"

"Emine Ülker Tarhan bile evinin kadını oldu, oturdu dolma sarıyor, Meral Hanım ortalıkta dolaşmayı sürdürüyor."

Sabah Gazetesi yazarı Engin Ardıç'ın "Meral Abla ve Ölüm Tehlikesi" başlıklı yazısını takipçilerimizle paylaşıyoruz:

Son umutları Recep Tayyip Erdoğan'a "emr-i Hak" vaki olması...
Çünkü "emr-i Fetullah" uygulanamadı!
Ameliyat masasında öldürüp "yattı kalkamadı" yapacaklardı...
Bir yandan da ortalığa "Erdoğan kanser olmuş, gidiciymiş" söylentisini yaymaya çalışıyorlardı.
Hatta bizim şu "Sevr tutkunu" profesör, kimden "tüyo" aldıysa artık, gözümün içine baka baka "bu herif ölecek" diyordu.
O zaman buna bir anlam verememiş, kullandığı kelimeye bozulmakla birlikte gülüp geçmiştim.
Emr-i Fetullah, daha sonra, 15 Temmuz gecesi "otelde basıp temizleyin" şeklinde tecelli etti.
Gene beceremediler. Tabanları yağlayıp dağlara kaçtılar.
Şimdi işi doğaya bıraktılar, "bir şey olur" diye bekliyorlar.
Yalnız Fetöcüler değil, muhalif köşe yazarları da.
İçlerinden birisi bir kitap yazmış, bu kitapta "Azrail'in elinden kaçmaya çalışan bir padişah" anlatılıyormuş. Padişah ölümden kurtulamıyormuş tabii. Ünlü "Semerkand kıssasının" çarpıtılmış bir çeşitlemesi. Veziri padişah yapmışlar.
Bu öykünün "hazmedilmesi, düşünülmesi" gerekiyormuş. Kitabı "evinizin vazgeçilmezleri" arasına koyacakmışsınız.
Ne mana?
Yoksa çaktırmadan Kılıçdaroğlu'na da mı laf dokunduruyorlar: "Doğru dürüst bir muhalefet liderine başka türlü kavuşamayacak mıyız yahu?" Öylesi de çirkindir böylesi de. Bunu bilsinler.
Bir yandan da referandumda evet oyu vereceklere korku salmaya çalışıyorlar:
Siz bu Erdoğan'ı devlet başkanı yapacaksınız ama, sonrasını düşündünüz mü? Ya ölürse?
Erdoğan bir fanidir. O da ölecek biz de öleceğiz.
Ona bir şey olursa yerine başkası bulunur.
Ama bunun "sizin partiden" olacağını hiç sanmam kardeşlikler.
Derken, Meral Akşener konuya bambaşka bir boyut getirdi...
Evet, Emine Ülker Tarhan bile evinin kadını oldu, oturdu dolma sarıyor, Meral Hanım ortalıkta dolaşmayı sürdürüyor.
MHP'yi ele geçirmeye çalıştı, başaramadı.
Şimdi "Fetöcülükten içeri girme tehlikesi" de başının üstünde Damokles'in kılıcı gibi sallanıyor...
Konuşuyor. Konuşmaya devam ediyor.
Konuşması kimsenin umurunda değil de ne hikmetse Aydın Doğan'ın haber ajansının ve de gazetesinin umurunda!
Meral Hanım, geçenlerde "15 Temmuz'un bir darbe girişimi olduğunu" söyleyerek aziz Türk milletini aydınlatmış, konuyla açıklık kazandırmıştı... 15 Temmuz'un ne olduğunu hep birlikte çok merak ediyorduk... Meral Hanım söylemeseydi bilemeyecektik...
Şimdi de bakın ne demiş: "Oraya seçilen kişiyi öldürmeye mi niyetlisiniz kardeşim? Bu kadar işi bir kişi nasıl yapacak?" Öyle ya, cumhurbaşkanı dediğin ya "Tanzanya Büyükelçisi'ni kabul edip bir süre görüşür" ya da deniz kenarındaki askeri kampın kumu üzerinde "tetkiklerde bulunur"... Fazlası zarar.
Çaresizliğin ve zavallılığın dibi, düştükleri bu noktadır.
Ama onlar çukur da kazarlar, "eksiye" de inerler.

Sabah
16 Ocak 2017