Elveda Şule Abla

Spartaküs komutasındaki isyancı köleler Roma ordusuyla çetin bir harbe tutuşmuş ve mağlup olup esir düşmüşlerdir.

“Spartaküs hanginiz?” diye sorar Romalıların komutanı; “Ortaya çıkmazsa hepinizi çarmıha gereriz.”

Dava arkadaşlarını korumak isteyen Spartaküs hemen öne atılır:

“Spartaküs benim!”

Yanıbaşındaki köle de Spartaküs’ü korumak için öne atılır:

“Spartaküs benim!”

 

Sonra bir köle daha, bir köle daha, bir köle daha:

“Spartaküs benim!”

“Spartaküs benim!”

“Spartaküs benim!”

Hepsi Spartaküs’tür...

Kirk Douglas’n başrolde oynadığı o müthiş filmin en can alıcı sahnesiydi bu.

Tüylerim diken diken olmuştu seyrederken.

***

Başörtüsünün köylü ninelere mahsus bir şey olarak görüldüğü ve kentli hanımlara hiç yakıştırılmadığı (!) yıllar...

Şule Yüksel Şenler isminde bir hanım -genç, kentli bir hanım- 1960’lı yılların ikinci yarısında özgün tesettür tarzıyla ortaya çıkıp bu algıyı değiştirmek, tesettür farizasının tatbikini yaymak ve genel olarak da dindarlığı ihya etmek için destansı bir mücadeleye girişir…

Yazdığı makaleler ve kitaplar milyonlara ulaşır, şehir şehir dolaşarak verdiği konferanslarda iğne atsan yere düşmez; Şule Yüksek Şenler’in güçlü kalemi ve muazzam hitabet gücü sayesinde binlerce mini etekli ve Belgin Doruk saçlı hanım ‘çarmıha gerilmek’ dahil her şeyi göze alarak tesettüre girer...

Basın ayağa kalkar, “Şule baş”ın yaygınlaşmasına isyan eder, irtica yaygarası koparır ve başta Şule Yüksel Şenler olmak üzere tesettürlü hanımlara karşı linç kampanyası başlatır...

Bu kampanya kâr etmez; Şule Yüksel Şenler hiç korkmadan ve yılmadan yoluna devam eder; “Şule baş” yayıldıkça yayılır...

Şer güçler, çıban başını etkisiz hale getirmeye karar verirler...

Şule Yüksel Şenler tutuklanacaktır...

Karar, Şenler’in bir konferansından hemen sonra uygulanacaktır...

Polis, konferans salonuna girer...

Salon, tutuklama haberiyle çalkalanır...

“Şule baş”lılardan biri gidip Şenler’in yanına dikilir...

Sonra biri daha, biri daha, biri daha...

5, 10, 20 kişi olurlar…

Tevkif için gelen polislerin kafası karışır...

“Hangisi Şule Yüksel Şenler?” diye sorar biri...

“Hepsi!” der öteki...

Spartaküs filmindeki o sahne gibi bir sahne.

***

Yazar Demet Tezcan’ın dediği gibi “bit çığır öyküsü”dür Şule Yüksel Şenler’in hikâyesi.

Şule Yüksel Hanım evvelki gün vefat etti, ama hikâyesi devam ediyor.

Benim evimde de devam ediyor.

İki kızım var, ikisi de “Şule baş”.

***

Allah ganî ganî rahmet eylesin güzel ablamıza.

Mekânı cennet olsun.

Bu yazı toplam 1024 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar