Düşmanlarımızın dahî güvenebileceği bir basın olmalıyız

Bizim cenahtan bir gazete iftiharla sunar: Kıbrıs’ta kumar oynayan paralelciyi günah üstü yakaladık. İşte fotoğraflar! İnternet sitemizde videosu da var.
Bizim cenahtan başka bir gazete şehvetle sunar: Dağda teröristle kucaklaşan HDP’li, şimdi de plajda sevgilisini kucakladı. İşte plaj aşkının fotoğrafları!
28 Şubat’çıların, 17-25 Aralık’çıların pornografik mücadele anlayışından bir farkı var mı bunun?
28 Şubat’ı yargılayan ve Paralel Devlet Yapılanması’nın ahlâksızlıklarına dikkat çeken “Yeni Türkiye”ci gazeteler böyle bir anlayışı nasıl benimseyebilir?
Öyleyse ne anladık bunların 28 Şubat ve 17-25 Aralık karşıtlığından?
Ne anladık bunların “Yeni Türkiye”ciliğinden?
“Eski Türkiye’de pornografik mücadeleyi onlar bilir biz bilmezdik, Yeni Türkiye’de biz de biliyoruz”dan mı ibarettir bütün hikâye?
Başkalarına koydukları “Stockholm Sendromu” teşhisini kendilerine de koysun bu gazetelerin patronları, yöneticileri.
İşkencecilerine öyle hayran kaldılar ki kendilerini onlara benzettiler.
Röntgenciliği, günah avcılığını yakıştırır oldular kendilerine.
Ramazan günü plajda pusuya yatıp mayolu bir adamla mayolu bir kadının tensel temaslarını yakın takibe alma sapıklığını bile kendilerine yakıştırıyorlar.
Gazetecilik kılıfı altında sergilenen bu ahlaksızlık, sözkonusu gazeteler AK Parti ile beraber anıldığı için, mütedeyyin siyasetçilere ve onların taraftarlarına mal ediliyor.
Büyük rezillik.
Büyük utanç vesilesi.
Aslında bizim cenahın basını düşmana bile itimat telkin etmeli; “Bunlar belden aşağı vurmaz” dedirtmeli.
Kendimize asaleti yakıştırmalıyız.

 

Bu yazı toplam 1098 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar