Duran Kalkan, PKK'yla Diyalog Kuran Başbakanları Açıkladı

Duran Kalkan, PKK'yla Diyalog Kuran Başbakanları Açıkladı

PKK'lı Duran Kalkan; Özal, Demirel, Erbakan, Ecevit ile diyalog kurulduğunu, 2005'ten bu yana da yeni bir diyalog sürecinin başladığını açıkladı.

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, Meclis'e sunulan yasayı, "Eğer bazı biçimsel değişiklikler, ifade düzeltmeleri yapılabilirse ve o temelde bu tasarı yasalaşırsa çok önemli, tarihi bir adımı ifade eder. İzleme komisyonu kurulmalı ve Önder Apo'nun koşulları değişmeli. Çünkü Önder Apo başmüzakerecimiz. Son noktayı Önder Apo koyacak. Üslubunda düzeltilmesi gereken şeyler var. İsminden başlamak üzere kullanılan dil çözüm dili değil. Yeni yasa ama hala üslup eski. Bu değişmeli" şeklinde değerlendirdi.

"OSLO'NUN BİLANÇOSU VERİLEBİLİR"

Özgür Gündem gazetesine açıklamalar yapan Kalkan, "93'ten beri Önder Apo'nun geliştirdiği bir diyaloğu var. 93 Martı'nda ateşkes ilan edildi, Cumhurbaşkanı Özal'dı, Başbakan Demirel'di. O zamanın yönetimi ile ciddi bir diyalog kuruldu ve bu Erbakan hükümeti ile sürdü. Daha sonra Ecevit hükümeti ile sürdürülen diyalog, tartışma süreci var. 2005'ten bu yana da hem İmralı'da hem dışarıda sürdürülmüş bir diyalog süreci var. İmralı'da kaç görüşme oldu bilmiyoruz, Oslo'da ne kadar görüşme oldu onların bilançosu verilebilir. Yani aslında diyalog süreci de kısa olmadı, çok uzun bir diyalog süreci oldu." dedi.

Kalkan'ın gazeteye yaptığı açıklamanın ilgili kısmı...

- Türkiye'de de birçok çevre bahsi geçen yasa tasarısını, Cumhurbaşkanlığı Seçimi öncesi AKP ile yapılmış bir pazarlığa bağlıyor. Tasarının bu süreçte olmasını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunlar görüştür. İnsanlar değerlendiriyor, onları hemen mahkum etmek, yanlıştır. Herkes düşünmeli, düşündüğünü ifade de etmeli, ama her düşünce gerçeği yansıtıyor, yeterlidir denmez, tartışmalı olur. Buna saygı duymak lazım, biz kesinlikle böyle yaklaşıyoruz. Fakat gerçekçi değerlendirirsek, seçim öncesi alelacele yapılan bir çalışma değil. Bu yasa geç kalmış bir çalışmadır. Gerçekten de Önder Apo da son görüşmede öyle tanımlamış. 10 yıl önce çıkmalıydı diyor. O zaman Türkiye bu kadar sorunları ve zorlukları yaşamazdı. Bölge de bu kadar vahşi çatışmalara sahne olmazdı. Türkiye, Kürt sorununu demokratik siyasetle çözseydi, Irak'taki değişim, Suriye'deki değişim, Tunus'tan Mısır'a kadar olan değişimler kesinlikle farklı olacaktı. Oralardaki mevcut yaşananlardan da Türkiye'deki demokratikleşmemenin payı var, sorumluluğu var. Bu bakımdan geç kalmış bir yasa. Onu söyleyenler şimdiye kadar olanı yok sayıyorlar. Oysa 93'ten beri Önder Apo'nun geliştirdiği bir diyaloğu var. 93 Martı'nda ateşkes ilan edildi, Cumhurbaşkanı Özal'dı, Başbakan Demirel'di. O zamanın yönetimi ile ciddi bir diyalog kuruldu ve bu Erbakan hükümeti ile sürdü. Daha sonra Ecevit hükümeti ile sürdürülen diyalog, tartışma süreci var. 2005'ten bu yana da hem İmralı'da hem dışarıda sürdürülmüş bir diyalog süreci var. İmralı'da kaç görüşme oldu bilmiyoruz, Oslo'da ne kadar görüşme oldu onların bilançosu verilebilir. Yani aslında diyalog süreci de kısa olmadı, çok uzun bir diyalog süreci oldu. Bu diyalog süreci birkaç kez müzakereye evrilme noktasına geldi.

"BİZZAT ÖNDER APO YAZILI HALE GETİRDİ"

En son kritik nokta 2011 baharıydı. 12 Haziran seçimlerinden önceydi. Gerçekten de bir müzakerenin önünü açacak bir çözüm programı, eylem programı o zaman da 3 Protokol halinde sunulmuştu. Bizzat Önder Apo yazılı hale getirmişti. Ama bunlar heba edildi. Şimdi bütün bunlar yok sayılıp, sanki bir anda çıkmış değil. Bu anlamda da bir geç kalma var. Yani genel demokratikleşme, sürece demokratik siyaset bakımından bir geç kalma var. Bir de mevcut yaşanan diyalog sürecinin ikinci adıma evrilme açısından da geç kalma var. Şimdi de gelinen nokta budur. Bu pratikleşiyor. Denebilir ki, Cumhurbaşkanlığı Seçimi bunda vesile oluyor. Yani siyaseten değerlendirilebilir. Bir görüştür, benim görüşüme göre ondan daha çok Ortadoğu'daki gelişmeler de vesile oluyor. Yani eğer Ortadoğu'daki bu son gelişmeler olmasaydı devlet, hükümet böyle bir yasaya karar kılar mıydı? bence burada soru işareti var. Bu zorladı, teşvik etti. Cumhurbaşkanlığı Seçimi değil de Ortadoğu'daki gelişmelere yanıt olmak açısından siyasi adım atmak hem Türkiye'nin demokratikleşmesi, sorunlarını bu temelde çözmesi açısından hem de Ortadoğu'da demokratik öncülüğü gerçekleştirme açısından çok daha büyük önem taşıyor.

"PKK SIKIŞMADI, ORTADOĞUDA'Kİ GELİŞMELER TÜRKİYE'Yİ SIKIŞTIRIYOR"

- Sayın Cemil Bayık iki gün önce bize, 'Eğer bu yasa tasarısı çıkarsa biz bunun böyle kalmasını değil müzakereye geçilmesini isteyeceğiz' dedi. Müzakereden kastınız ve ilk etapta atılabilecek birkaç adımı sıralayabilir misiniz?

Cemil Bayık, İnceleme Komisyonu, İzleme Komisyonu ve Öcalan'ın koşullarının değişmesini sıraladı. Bu bakımdan sadece bu yasayı çıkartmak önemli değil, gerekli değil onu devam ettirmek, yani müzakereyi başlatan onu bu temelde pratiğe geçiren adımların gelmesi gerekli. Çünkü süreç çok kritik. Bu konuda biz diyoruz; "zaman yok, artık sabredilemez." Diyorlar, "PKK sıkışmış, ondan dolayı böyle istiyor." Kesinlikle öyle bir şey yok, hiçbir sıkışmışlığımız yok. Ortadoğu sıkışmış. Ortadoğu'daki gelişmeler Kürtleri sıkıştırıyor, PKK'yi de sıkıştırıyor, ama daha fazla Türkiye'yi ve AKP'yi sıkıştırıyor. Kesinlikle bir zorlama değil. Mevcut gelişmelerin gereklerine göre adım atılmasını istiyoruz. Bir zorlama niyetimiz yok, doğruya gelinsin diye bir tavsiyemiz var. Ortak olmak istiyoruz. Ortadoğu'nun sıkışıklığı içerisinde hem Ortadoğu'nun sorunlarına hem de Türkiye'nin sorunlarına çözüm bulmada ortak olmak istiyoruz. Çünkü şuna inanıyoruz: çözüm Türkiye'den geçecek. Yani bir Ortadoğu yapılanacaksa bunda belirleyecek alanlardan bir tanesi, belki de birincisi Türkiye. Türkiye kendi içinde nasıl bir yapı kazanırsa Ortadoğu'nun yeniden yapılanışı ona göre olacak. Demokratik bir sisteme geçer kendi demokratikleşmesini gerçekleştirirse Ortadoğu demokratikleşecek. Geliştiremezse, mevcut durum sürerse Ortadoğu'da sınırlar değişse bile yeni despotizm kurulacak. Bu 20. yüzyılın başında da böyle oldu. Cumhuriyet kuruldu, bütün Ortadoğu'nun diğer yerleri devlet sistemini cumhuriyete doğru değiştirdiler. Şimdi cumhuriyet demokratikleşirse Türkiye Demokratik Cumhuriyeti gerçekleştirirse o zaman Ortadoğu'nun diğer alanları da böyle olacak.

"ÜÇÜNCÜ BİR GÖZ OLMALI"

Tabi müzakere geçilebilmesi için birkaç adımın atılması gerekiyor. Bir izleme komisyonu olmalı. Üçüncü bir göz önem taşıyor. Bu illa şu olsun, bu olsun diye değil, ama müzakerenin yürütülebilmesi açısından gerekli. İkincisi ve bizim için çok daha önemli olan Önder Apo'nun koşulları. Daha önce de ben belirttim. Biz bu konuda çok hassasız. Yani eğer bu süreç işleyecek, bu yasa pratikte anlam bulacaksa, dolayısıyla müzakereye geçilecek, sorunların demokratik siyasetle çözümü gerçekleşecekse bunun ön adımı olarak, bu tür çalışmaların yapılabilmesinin ön adımı olarak İmralı koşullarında kesinlikle değişiklik gerekli. Çünkü Önder Apo başmüzakerecimiz. Son noktayı koyan Önder Apo olacak. (Kaynak: Özgür Gündem)